~•~
"Kimin gözleri bunlar?" kafasını kaldırıp
gözlerimin içine baktığında omuz silkecektim ki tüm vücudum kaskatı kesildi. Defterde açık olan ilk çizdiğim göz resmine baktım hızla. Gözlerim yeniden gözlerine çıktığında hareket yetim yok olmuş gibiydi."Senin.."
...Senin mi demiştim aptal gibi? Onun olup olmadığını bile bilmiyorsun Lalisa. Bravo. Bir kaç dakikadır sessiz bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu. Anlam yüklenebilecek bakışları vardı ama bunu reddettim.
Aptal gibi davranıyordum neyim vardı böyle?
"Senin dediysem yani dalga geçiyordum öylesine bir çizim sadece.." mırıldanarak sessizliği böldüğümde gözlerini gözlerimden çekip defterimi inceledi. Tekrar tekrar aynı şeyi çizdiğim sayfaları geçtikten sonra kahvelerini yeniden çıkarttı gözlerime. Koyulaşan gözleri içime akıyordu resmen.
"Öylesine bir çizimi sayfalarca yeniden ve yeniden çizdin demek.. anlıyorum." sinirle kaşlarımı çattığımda bu tepkime gülmüştü. Defterin kapağını kapatıp sakince bana uzattığında elinden aldım. Ona hesap vermek zorunda değildim. Bunun farkında olduğu için daha fazla sorgulamayacak gibi gözüküyordu.
"Ne işin var burada?"
"O orospu çocuğuyla ne işin vardı?"
Aynı anda konuştuğumuzda etrafımıza yeniden bir sessizlik çökmüştü. 2 haftadır ilk kez görüşüyorduk ama merak ettiği tek şey bu muydu?
"Önce sen soruma cevap ver Kim Taehyung, sonra da ben seni yok sayıp evime gireceğim çünkü sana hesap verme gibi bir zorunluluğum bulunmuyor." alayla güldüğünde ciddi ifademi bozmadan suratına baktım.
"Aile yemeği varmış bu akşam. Jisoo ile Seokjin'in düğünü şerefine 4 aile için bir gece düzenlendi. Seni almaya geldim." Neden her şeyden en son benim haberim oluyordu? Bıkkınlıkla iç çektim. Jackson ile eskisi gibi olmadığımız için bana hiç bir şey söylemiyordu. Babamla ayrı yaşıyorduk ve konuşmuyorduk. Jisoo'yu ve Jennie'yi haftalardır görmemiştim. Roseanne de Jungkook ile barıştığı için sürekli onunlaydı.
Neden en son duyduğumu anlamıştım sanırım.
"Konumu yollarsan kendim gelirim. Hazırlanmam gerek, burda çok bekletmiş olurum seni." hafifçe gülümsediğinde suratını inceledim. Ne sık gülümsüyordu böyle.
"Beklerim ama tabii içeri almayacaksan başka" ellerini cebine koyup alayla konuştuğunda başımı onaylamazca iki yana sallayarak eve yürüdüm. Kapıyı açtığımda çoktan yanıma gelmişti. İçeri geçip kapıyı kapattım ve defteri portmantodaki aynanın önüne bir yere bıraktıktan sonra merdivenlere yöneldim.
"Açsan mutfakta yiyecek bir şeyler vardır. Salonda film ve video oyunlar var. Kitaplık ve plak dolabı da. Çok bekletmem." ne söyleyeceğini merak etmediğim için onu arkamda bırakıp odama çıktım. Kıyafet odamdan kendime bir kombin hazırlayıp odama geri geçtim ve yatağın üzerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snow Flower||Taelice
Fanfiction[tamamlandı] Gösterdikleri ve sahip oldukları karakterleri tamamen farklı olan iki insan. 4 düşman aile, sayısız sır, kast sistemi ile işleyen bir okul... Ve birbirleri ile ölüm oyunu oynayan ikili. Kim Taehyung ve Lalisa Manoban. Bu oyunun bir ka...