-17-(+18)

2.1K 129 93
                                    

(olay kaiden bağımsız ama aşkım ne kadar minnoş öyle değil mi ama🥺) (Bu arada şarkıyı çok severim, Lisa ile Taehyung için aşırı uyuyor aynı zamanda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(olay kaiden bağımsız ama aşkım ne kadar minnoş öyle değil mi ama🥺) (Bu arada şarkıyı çok severim, Lisa ile Taehyung için aşırı uyuyor aynı zamanda. Dinlerseniz anlayacaksınız.)
                                      ~•~
Boynumu hafifçe kütlettikten sonra salonun ortasında duran piyanoya ilerledim. Tabureye oturup kapağını kaldırarak ellerimi tuşların üzerine yerleştirip gözlerimi kapattım. Değişen düşüncelerimle birlikte ritmi dengesiz bir biçimde hızlanıp yavaşlayan öylesine bir şeyler çalıyordum.

Uyduruyordum tamam.

Kapalı gözlerimin ardındaki karanlığı aydınlatan gözler belirdi önümde. Kahve derin bakışlar. Daha sonrasında bu gözlerin koyulaştığını görmüştüm. Arkama bakıyordu. Arkamdaki beden öne geldiğinde kim olduğunu göremiyordum. Bu 'w' idi.

Çalmayı rahatsız edici bir vuruşla bitirip gözlerimi açtım. Az kalmıştı. O piçi yakalamama şu kadarcık kalmamıştı bile.
Telefonum çaldığında ayağa kalkıp koltuğun üstünden telefonumu aldım. Ekranda yazan Min Yoongi yazısı içimde bir şeylerin hareketlenmesine sebep oldu.

"Alo Taehyung. Buldum. Kim olduğunu buldum. Duyunca aklını kaçıracaksın."
~~

"Lisa! Seninle aynı üniversitede olacağımızı duydum. Çok heyecanlandım doğrusu." beklediğim kahve sırasında arkamdan diyalog kurma çabasındaki Sehun'a baktım kısaca.

"Tüm kurucular Rheme'de devam edecek zaten Sehun neden ilk kez duymuşsun gibi davranıyorsun?" bozulsa da belli etmeden genişçe gülümsedi.

"Olsun. Seninle alakalı şeyler kaç defa duyarsam duyayım etkisini kaybetmiyor."

Baristanın uzattığı buzlu kahvemi alıp çıkışa yürüdüm. Son sözlerini duymazdan geldiğim için olsa gerek üzgünce dikiliyordu. Onu boş vererek kafeyi terk ettim. Arabamın kilidini açıp sürücü koltuğuna yerleştim ve kahvemi bardak koyma yerine koymaya üşendiğim için yan koltuğa bıraktım.

Bugün uzun zaman sonra tek başıma zaman geçirmeye vakit bulmuştum. Haruto'dan şikayetçi değildim tabiki ama yalnız kalmaya alışık olduğumdan yanımda sürekli birilerinin olması beni huzursuz kılıyordu. Erkek kardeş olayında hala oturmayan yerler varken üstelik sürekli birlikte olmamız beni mental olarak çökertmişti.

Telefonumu araca bağlayıp 'The Neighbourhood- Daddy Issues' açtım. Camı açıp bir elimi çıkartırken sahil yolunda sürüyordum. Şarkı listem kendiliğinden devam ederken gözüme güzel gözüken sakin bir koyda kenara çektim.

Aşağıya indiğimde bagajdan sepetimi, çizim çantamı alıp bir şey serme ihtiyacı duymadan kuma oturdum. Güneş batmak üzereydi ve gökyüzü pembe, sarı, mavi tonlarının karışımıydı. Sepetten şarap şişesini ve kadehi çıkarttım. Tıpayı dişlerimle açtıktan sonra kadehimi doldurma fikri üşendirici geldiğinden  şişeden yudumlamayı seçtim.

Snow Flower||Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin