-25-

1.1K 118 101
                                    

                                      ~•~Okulun bahçesinde kendimi çimenlere bırakmış öylece uzanıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                      ~•~
Okulun bahçesinde kendimi çimenlere bırakmış öylece uzanıyordum. Sırtımı yasladığım ıhlamur ağacının çiçekleri etrafa hoş bir koku yayıyordu. Elimdeki kitaptan problemleri okurken çimenlere bıraktığım bilgisayarımdan da verileri giriyordum.

Uykusuzluğum hat safhadaydı. Bilgisayarı bile doğru düzgün göremiyor sık sık elime alıp ekrana yakından bakmak bu da işe yaramadığında gözlerimi kısmak zorunda kalıyordum.

Dedem dönmüş şirkette rüzgarlar estirmişti. Kendisi ile ettiğimiz uzun metrajlı kavgadan sonra şirketi tam anlamıyla bana bıraktığını söyleyip cehennemin dibine gidebileceğimi belirtmişti.

Her şey çok hızlı, çok karmaşık ilerliyordu ve ben hiç istemediğim bu bölümde okurken oturmuş bahçede ders çalışıyorum. Normalde okulda ders çalışmazdım ama son zamanlarda sanki günler kısalmış gibi bana pek yetmiyordu.

Uyuyamadığım hâlde 24 saat yetersiz kalabiliyordu. Okulda ders çalışıp çıkışta şirkete gidiyordum. Gece 2-3 e kadar şirkette kalıp okulda olduğum süre zarfında biriken işlerimi bitirip eve geçiyordum. Bu sefer de körelmemek adına çizim yapmak için oturuyordum ve kalan zamanda şirket meseleleri ile meşguldüm.

Haruto'yu çok etkileceğini düşünmemiştim ama babamın ölümü onu etkilemiş gibiydi. Son zamamlarda oldukça sessiz ve sakin halleri vardı. Neyi olduğunu sorduğunuzda size büyüdüğünü söylüyordu.

Sen daha ergensin be çocuk ne büyümesi.

Babamın bana bıraktığı defteri okumayı bitirememiştim. Taehyung ise bitirmememi söylemişti. Çünkü sayfa ilerledikçe inanılmaz bir suçluluğun içerisine kapılıyordum. Kendisini sık sık ziyaret ediyordum. Sadece onu ziyafete gittiğimde annemi orada görmek sinirlerimi bozuyordu. Elimden gelse mezarından çıkartıp yeniden öldürecektim kendisini ama ne yazık ki mümkün değildi.

Notlarımı almayı tamamladığımda bilgisayarı kapayıp defterlerle birlikte çantama koydum. Ayağa kalkıp üzerimi silkeledikten sonra çantamı alıp çıkışa yöneldim. Hava fena değildi, eylül ortalarındaydık ve sonbaharın tatlı rüzgarları ağaçlardan düşen yaprakları sürüklüyordu.

Jisoo ve Seokjin birlikte tatile gitmişlerdi. İkisinin de okulu yoktu ve yapacak daha iyi işleri olmadığı için sürekli geziyorlardı. Jisoo'yu görebilmek artık lütuf sayılırdı.

Roseanne ile Jungkook bi iyi bir kötü geçinip gidiyorlardı. Hem benim hem de Taehyung'un arası kötü olduğu için Haruto'da Jungkook ile yakınlaşamamıştı ve bu yüzden de neredeyse aylardır suratını görmemiştim. Roseanne ile de eskisi gibi sık sık görüşmüyorduk.

Jennie..

Jennie ile Haruto çok sıkı kankalardı ve her gün hemen hemen birlikte oluyorlardı. Kiraz çiçeklerini görme buluşması, ilk yağmur buluşması, ilk kar partisi falan filan. Dolayısıyla kendisini diğer kızlardan çok görüyordum.

Snow Flower||Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin