-21-

1.2K 133 91
                                    

                                     ~•~"İlk ve son aşkım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~•~
"İlk ve son aşkım. Ölümü senin kollarında tatmak cennetten bile daha cennet."
~~

Kucağımdaki hareketsiz bedenle arabanın arka koltuğunda hastaneye gidiyorduk. Şehrin epey dışında saçma sapan terkedilmiş bir binada bulmuştuk onları ve yaklaşık 20 dakikadır yolda olmamıza rağmen hastaneye ulaşamamıştık.

Nefesi boynuma değecek şekilde kafasını göğsüme yaslamıştım. Bir elimse bileğinde sürekli olarak nabzını kontrol ediyordum. Oldukça yavaş olsa da parmaklarımın ucunda hissedebiliyordum. Bu yeterdi. Boynuma çarpan nefesi şu an için benim de nefesimdi.

Bilincini kaybetmeden önce sözlediği sözler tüm beynimde yankılanıyordu. Bir an için bile susmamıştı."İlk ve son aşkım" İlk aşkı olduğumu bilmiyordum.

Gerçi son aşkı olduğunu da bilmiyordun ya Taehyung. Neyse.

Bunu yeni öğrenmişken beni bırakmasına izin veremezdim. Soluk teni buz gibiydi. Gözlerini açıp bana tehditler savurması bile çok cazip geliyordu şu an bu kapalı hallerinden.

Titreyen elimde bir kaç saniyeliğine bileğini bırakıp yüzüne dökülmüş siyah saçlarını geriye çekmiştim nazikçe. Benim bakmaya kıyamadığım yüzü kan içerisindeydi. Ağladığımı gözümden düşen damla yüzüyle buluşuncaya kadar fark etmemiştim. Ağlamak rahatlatmıyordu. Çünkü bağıra bağıra ağlamaya ihtiyacım vardı. Bunu ona yapanı mezara sokmaya ihtiyacım vardı. Diri diri hemde.

Hastanenin önünde durduğumuzda Jongin hızla ön koltuktan inip kapımı açmıştı. Kucağımdaki bedenine nazik davranmaya çalışarak arabadan indim. Jongin bağırındığı için çoktan getirdikleri sedyeye bedenini bıraktım. Sedyenin peşinden giderken doktorların aralarında konuşmaları uğultu gibi geliyordu. Ameliyathanenin önüne ulaştığımızda içeriye girmeme izin vermemişlerdi.

Jennie ağlamaklı bir biçimde bana sarıldığında ne ara geldiğini anlamasam da onu kollarımın arasına almış gözlerimi kapamıştım.

Ne kadar süredir burada çıkmasını bekliyorduk bilmiyordum ama sanki kapının önünden bir an bile ayrılırsam ona bir şey olacak gibi hissediyordum. Duvara sırtımı yaslamış öylece dikilirken yan tarafımda koridordaki koltukta oturmuş bekleyen Haruto'ya değmişti gözüm.
Hafifçe mırıldandığımda başıyla onaylamıştı.

"İnatçının teki ablan. İyi olacak biliyorsun."

Aklıma yeniden o piç geldiğinde beklemek için hiç sabrım yoktu. Adamlarım onu yakalamışlardı ve şu an elimde olduğunu bilmek beni burada yerimde zor tutuyordu. Ama Lalisa'nın gözlerini açtığını görmeden burdan bir yere gitmeyeceğim bir gerçekti.

Doktor dışarıya çıktığında hızla yaslandığım duvardan doğruldum. Ne söyleyeceğini dinlemek için dikkat kesilmiştim.

"Kendisini normal odaya aldık. Kaburgasında 7 adet farklı kırık bulunuyor. İyileşmesi zaman alıcak. Aynı zamanda kafatasında hafif bir çatlak oluşumu var. Sol elmacık kemiğinde ise ezilme var. El ve ayak bileklerinde de doku zedelenmeleri mevcut. İç kanamasını durdurmak zor olsa da şu anda önledik. Yaşıyor olması bile mucize. Lakin ne zaman uyanacağı konusundan bir şey söyleyemem. Çok ağır ağrı kesiciler ve ilaçlar verileceği için bu süreç uzayadabilir. Kendinizi umutsuzluğa kaptırmanızı istemem ama uyanmayacağı ihtimali de göz önünde bulundurmalısınız. Geçmiş olsun."

Snow Flower||Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin