Jimin jungkook yanından ayrıldıktan sonra biraz etrafına bakınmıştı. İçi içine sığmıyordu. Jungkook ile sevgili olmuşlardı. Bu da demek oluyordu ki jungkook'u istediği kadar öpebilecek , koklayacak , elini tutacak ve en önemlisi ona sevgisini gösterecekti.
Yüzünde asla silemediği yarı sırıtmayla tekrar yatağa uzandı. Uykusu vardı ancak uyumak istemiyordu. Jungkook ile uyuduğunda gördüğü anısı yüzünden korkuyordu. Bir anı daha görürse ve kriz geçirirse ne yapacaktı? Jungkook evine gitmişti. Yalnızdı.
Önceden alışkanlık olarak yaptığı için yataktan kalkarak masasına ilerlemişti. Defterin diğer sayfasını açarak gördüğü anıyı yazmaya başlamıştı.
Jimin her satırında boğazını yırtan yumruyu geri yutuyordu. Ağlamak istemiyordu. Jungkook ona ağlamamasını söylemişti. Satırlara anısını yazarken annesinin nasıl birisi olduğunu da yazmayı unutmamıştı. Dip boyası gelen ancak gene de güzel duran sarı uzun saçları , minik yüzüne rağmen dolgun dudakları ve babasından (!) aşırı kısa olan boyu sayesinde minyon tipli olduğunu yazmıştı.
Beyaz renkli sayfadaki satırlara annesini yazarken kalbindeki özlemi unutmuştu. Kağıda damlayan bir kaç ıslağı gördüğünde ağladığını fark etmişti. Elleri ile yüzünü hızla silerken gözleri saniyeler içinde kızarmıştı. Görünüşü bulanıklaşıyor, akan burnunu sürekli çekiyordu.
Ne kadar aklına getirmemeye çalışsa dahi beynine babasının (!) annesini dövdüğü, annesinin bir fikrini söylediğinde onu küçümsediğini ve annesi dışında başka kadınlarla da konuştuğunu hatırlıyordu. Hıçkırırken elleri ile başını tutmuştu. Annesine üzülmüyordu artık. Annesinin hatası o adamı eve sokmak ve tek çocuğunu küçükken terk etmesiydi. Zaten geçmişe artık üzülmemeyi seçmişti jimin.
Sinir krizi geçirmesine ramak kalmışken bu sefer beyni ona oyun oynuyor, ağır anksiyetesi kendini gösteriyordu. Jungkook acaba ona öyle davranır mıydı? Ya da onu aldatır mıydı? Şuan jimin'e hepsi mantıklı geliyordu. Sonuçta jimin hasta, jungkook iyi bir doktordu. Dört duvara tıkılı kalan birisine aşık olacak değildi.
Jimin'in bu sefer istemsizce boğazı daha da yırtılıyordu. Hıçkırıkları atlatmış, artık çığlıklar atarak ağlarken sinirden masaya yumruğunu vuruyor, dudaklarını sertçe ısırıyordu. Elinin üstü kanlanmaya başladığında bile şuanki stresinden hissetmiyordu. Kendinde değildi tek darbesinde koskoca aynayı yere indirirken bile hissetmemişti. Bir elini bazen ısırıyor, daha sonra yere, masanın köşesine veya duvara vuruyordu. Saçlarını yolarak yatağının yanındaki komodine yaslandı.
Aklı yavaş yavaş kendine gelirken canının yandığını yeni hissetmişti. Yerdeki kırık aynalı parçasından dudaklarının kanadığını, elinin üstünün bile tamamen berbat halde olduğunu görmüştü. Zaten kanlanmış gözleri ve dağınık saçları, ağlamaktan kızarmış teni dışarıdan bakanı kaçırtacak cinstendi.
Aklına tekrar annesi ile olan ve jungkook'un ondan ayrılacağının görüntüleri yerleşirken derince bir çığlık daha kopartmıştı. İlk kez birinin gelmesini istiyordu jimin. Hatta iğrendiği hemşireler bile olabilirdi. Biraz daha devam ederse tekrar ağır bir krize girebilirdi. Kolunu uzatabildiği kadar uzatarak komodinde ki diyafonun tuşuna dokunmuştu.
"H-hyung..." Ağlamaktan konuşamıyordu bile jimin.
"Jimin? İyi misin?" Danışman masasındaki Hoseok duyduğu titrek sesle kaşlarını çatmıştı.
"H-hyung....gel..." Tekrar bir şeyleri kırıp dökme dürtüsü içini kapladığında artık krize girdiğini fark etmişti jimin.
Parmağını tuştan çekmişti. Yerde duran ayna kırığını aldığında elinin üstüne arada çizik atıyor arada etrafına tekme savuruyordu. Etrafa sıçrayan ve üstüne tamamen dağılan kana bir süre bakarak tekrar duvara yıkılarak yaslandı jimin. Ağlamaya hala devam ediyordu. Şişen gözlerinden etrafı kısık görse de eşyaları seçebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He is a Psychopat ❦ Jikook ✅
FanficHenüz acemi ve çaylak olan piskoloji uzmanı Jeon jungkook , ilk iş gününde herkese zorluk çıkartan ve doktorları bezdiren hastaya , park jimin'in doktoru olarak gönderilir. seme ; jungkook uke ; jimin