16. bölüm

3.9K 370 134
                                    

"Gel bebeğim biraz dolaşalım." Jungkook odasında keyifsizce oturan jimin'in elini tutmuştu.

Aradan neredeyse 1 hafta geçmişti. Jimin uyandığında herkesi reddetmişti. Çevredeki insanlara bağırmış ve defalarca krize girmişti. Kapısını sürekli kapatıp bonyaya kitliyordu kendini. Bu sayede kriz geçirirken kendinden geçtiği zamanlarda jungkook ona anca ulaşabilmişti. Diğer günler ise iyice durgunlaşmıştı. Bazen kimikizumi'nin öldüğü an ki görüntüsü gözlerinin önüme geliyordu. Sonrasında ise sabahlara kadar bekliyordu. Taki yorgunluktan bayılana kadar. Taehyung bile birkaç gün hastanede beklemişti jimin için. Jimin onu da içeri almamıştı. Ve neredeyse 1 haftanın sonunda depresyona girmişti.

"Peki." Zayıfça jungkook'un elinden tutarak ilerlmeye başlamışlardı.

Jimin'in üzerinde kimikizumi'nin eski bir kazağı vardı. Fazla faydası olmasa dahi gene de içini rahatlatıyordu. Yaz ayları olduğu için kısa siyah bir şort giymişti. Jungkook ise standart bir şekilde buz mavisi gömlek , dar kot pantolon , kemer ve doktor önlüğü ile geziyordu.

İkili dışarı çıktığında jungkook arabaya doğru ilerledi. Miniğine gerçekten üzülüyordu. Sonra 1 haftada düzgünce yemek dahi yememişti. Üstelik normalde neden arabaya bindiklerini,  nereye gideceklerini her şeyi sorgulamaya başlamıştı.  Ancak bir ara derince nefes almış zayıfça kafasını sallamıştı. Fazla sorgulamadan arabayı çalıştırdı.

***

Sessiz geçen bir saatlik yolculuk ardından gelmişlerdi. Jimin yol boyunca uyumuştu. Jungkook ise günlerdir uykusuz olan sevgilisinin uyuması için uzun yolları seçmişti.

İkili arabadan yavaşça inerken jimin'in kaşlarını çattığını görmüştü jungkook. Sonunda tepki veriyordu.

"Burası neresi jungkook?" Jimin ona gülümseyen çocuğa kaşlarını çatarak bakıyordu. Göz altları uykusuzluktan kararmış , tombul yanakları bir haftada sönmüştü.

"Göreceksin." Jungkook yavaşça ilerleyip jimin'in elini tekrar tuttu. Ağaçlık olan toprak yolda ilerlerken ikisi de konuşmuyorlardı. Gri mermerler çoğalmaya başladığı sırada biraz daha kaşları çatılı jimin'in. Mezarlıkta ne işleri vardı?

"Neden buraya geldik?" Jimin ne kadar ısrarlasada jungkook onu cevaplamamıştı.

Biraz daha ilerlediklerinde düzlük bir yola girmişlerdi. Kuşlar cıvıldıyor , kelebekler yeni çiğ düşen uzun çimlere konuyordu. Yer yer mezarlarda çiçekler vardı.

Biraz daha ilerlediklerinde tanıdık bir isimle dona kaldı jimin. Göz pınarları şimdiden dolmaya başlamıştı. Önce yanına tarafa dönüp ona gülümseyen jungkook'a bakmış sonra hızla kollarını boynuna dolamıştı.

"Jungkook! Teşekkür ederim!" Jimin ağlamaya başlamıştı bile.

"Sorun değil. Kimsesizler mezarlığına nakledilmesini istemiyordum. Hem böylesi daha iyi hem de sevineceğini düşündüm." Jungkook sevgilisinin sırtını okşarken daha da sıkı sarıldı.

Jimin bir süre mezarın başında göz yaşı dökmüş ardından onun için iyi dileklerini sunarak ayağa kalkmıştı. Hala ağlıyordu ve bu onu daha da üzüyordu. Arkadaşının kanlı bir şekilde olan görüntüsü hala gözlerinin önünden gitmiyordu.

"Tatlım seninle biraz konuşabilir miyiz?" Jungkook ağlayan çocuğun gözlerini parmak uçları ile silmişti. Jimin onu başıyla onayladığında ise yavaşça mezardan uzaklaştırmıştı.

Tekrar yıla doğru ilerlerken ikisi de sakindi. Jimin'in vurun ve iç çekişlerini dışında başka ses yoktu etrafta.

"Bak Miniğim kimikizumi'nin neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ancak onun ne yaşadığını bilemeyiz. Bize az gelen ufak bir olay onun canını sıkabilir. Demek ki ölümü böyle olacakmış. Her seferinde ağlayarak , yemek yemeyerek ve uyumayarak geri gelmeyecek. Evet şu sıralar bunlar seni fazlasıyla üzüecek ama emin ol kimikizumi seni böyle görmek istemezdi. Ölen yakınlarımız için yapabileceğimiz bir şey yok. Artık yapabileceğimiz tek şey hayatımıza devam etmek ve ona dua etmek. Bu süreçte yanında olacağım ama artık öğünlerini atlatmak , sabahlamak ve kriz anlarında kapının kilitlemek yok. Ayrıca sana bir şey vereceğim." Jungkook yavaşça yavaş yürürlerken lafa başlamıştı.

He is a Psychopat ❦ Jikook ✅ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin