" Tyrion Lannister yaklaşıp hayvanı okşamak istediğinde Hayalet bir adım geri çekilmiş, ağzını açarak dişlerini göstermiş ve hafif kızgın sesler çıkarmaya başlamıştı."
A Game Of Thrones'
Jon'64_
18| blue side ♡
Taehyung-
"Sikeyim, bir bok yoktu sabah. Lanet olsun!"
Yoongi hyung koridorda duvara derin bir yumruk geçirdiğinde hızla gidip bileğinden tuttum. Dağılmış ifadesi stresimi ve gerginliğimi daha da yükseltirken gözlerine bakarak konuştum. "Hyung, sakin ol. Seni anlıyorum ama kendine bunu yaparak bir şeyleri düzeltemezsin. Lütfen sakin ol biraz, hm?" Gözlerini sıkıca yumup ellerini saçlarından geçirdi. Duvara yaslanıp bakışlarımı sandalyede kızarmış gözlerle yeri izleyen Jeongguk'a yönelttim. Onun bu hali nefesimi daraltırken içeride uyutulmuş ve pansuman yapılan arkadaşım benim de ellerimi saçlarıma geçirmeme sebep oldu. Gözümün önünde kanlar için ağlayan minicik hali gitmiyordu gözlerimin önünden. Ben bile bu haldeysem Yoongi hyungun mahvolmuş hali beni şaşırtmıyordu bile. Seokjin hyung odadan çıktığında hızla ona döndük hepimiz. Jeongguk ayağa kalkarak hemen önüne geçip "Hyung, iyi değil mi Jimin hyung? Bir şey olmayacak değil mi ona?"diyerek sorularını sıraladığında bizim aksimize gülümseyip cevapladı Seokjin hyung. "Telaşlanmanıza gerek yok çocuklar. Akşama kalmadan uyanır zaten yaralara da pansuman yaptık. Fazla derin olmasa da çiziklerin geçmesi uzun sürer gibi. Nabzı çok yüksek atıyordu başta, şimdi normale döndü. Siz de kendinize gelin uyandığında size ihtiyacı olacak. Krizi tamamen atlatmasını bilmemiz gerekiyor. Yoongi, yanından ayrılma tamam mı? Şu an için onun iyi olması sana bağlı"
Yoongi hyung sözleri biten Seokjin hyunga kafa sallayıp hızla odaya girerken derin bir nefes alıp dolu gözlerle bakan Jeongguk'a baktım. Şuan aklından ne kadar kötü senaryolar geçirmişti kim bilir. Seokjin hyung merdivenlere yönelirken bebeğimin yanına gittim. Bana bakıp burnunu çektiğinde dayanamayıp belinden tutup çektim kendime. Anında boynuma doladığı minik kollarıyla gülümserken hıçkırığını duymak şakaklarımda sızı uyandırmıştı. Sanki olabilirmiş gibi daha çok kendime çektiğimde açıkta kalan boynuna koydum dudaklarımı. Derin nefesler alırken bir elimle de saçlarını okşuyordum. "Bebeğim, Jimin iyi olacak. Ağlama artık lütfen." Fısıltımla daha çok boynuma sokulurken "A-ama çok korktum hyung. K-kötü şeyler g-geldi aklıma." dedi kırılmış sesiyle. Geriye çekilip kızarmış ve büyük gözlerine baktım. Kalbimde bir sızı daha belirirken usulca kapanan gözlerini öptüm. Kollarımın altında tir tir titreyen beden delirmem için her şeyi yaparken ellerimi güzel yüzüne koyarak bana bakmasını sağladım. O kadar masumdu ki bazen yanında nefes almayı bile unutuyordum. "Odama gidelim mi güzelim? İkimizin de dinlenmeye ihtiyacı var. Yoongi hyung Jimin ile ilgilenir, hm?" Kafasını sallayıp tekrar boynuma sokulduğunda hiç düşünmeden kucağıma aldım. Narin bedeninin daha fazla yorulmasını istemiyordum. Sıkıca boynuma tutunurken yavaş adımlarla indim merdivenlerden.
Saatler önce hıçkırıklar duyup odadan çıktığımda merdivenlerde oturmuş ağlayarak kendini kanatan Jimin ve tam önünde dikilip onu izleyen takım elbiseli orta yaşlı bir adam vardı. O kadar korkmuştum ki Jimin'i o halde gördüğümde, Yoongi hyung koşarak merdivenlerden inerken kendime gelip adamı ittim. Hoseok hyung da gelince bir süre kanlar içinde hıçkırarak ağlayan Jimin'i izledi şok içinde. Hemen onu sakinleştirmek için sarılan Yoongi hyung'un yanına gittim. Bağırarak Jimin'i kendine getirmeye çalışıyordu. Sesleri duyan bir kaç kişi odalarından çıkarken Tanrı'ya Jeongguk'un uyumuş olduğu için şükür ettim. Jimin hıçkırarak çocuk gibi ağlarken onu bu halde gördüğüm için bende ağladım. Kalbim acıttı güzel arkadaşımı, kardeşimi bu halde görmem. "NAMJOON SAKİNLEŞTİRİCİ GETİR HEMEN!" diye bağıran Yoongi hyungu duyan Namjoon hyung, koşarak dediğini yapmaya gitti. Seokjin hyung, Hoseok hyung ve Yugyeom da benim gibi ağlıyorlardı. O sırada yalvararak Jimin'i kendine getirmeye çalışan ve uzun süreden sonra ilk kez ağlayarak mahvolmuş Yoongi hyungu görmem daha da berbat hissettirmişti. Hoseok hyung gözyaşları içinde güvenliklere seslenip takım elbiseli adamı dışarı attırdı. Tekrar Yoongi hyunga odaklandım. Jimin sanki acı çekiyormuş gibi kıvranırken, içi çıkarcasına ağlarken ve yüzünden kanlar süzülürken duvara yaslanıp kendimi yere bıraktım. Namjoon hyung geldiğinde boynuna yaptıkları iğne sayesinde Jimin çırpınmayı bıraktı ve gözleri yavaş yavaş kapandı. Seokjin hyung küfrederek ağlamaya devam ederken Yoongi hyung sürekli saçlarını öptüğü arkadaşımı kucaklayarak muaynehaneye götürdü. Namjoon ve Seokjin hyung da onlarla giderken Hoseok hyung ağlayan Yugyeom'a sarılmış onu sakinleştirmeye çalışıyordu. O sırada tavşanlı pijamalarıyla kapıdan çıkan Jeongguk beni daha çok afallattı. Yerde duvara yaslanarak ağladığımı görünce koşarak yanıma geldi. "T-taehyung ne oldu sana, hyung siz neden ağlıyorsunuz. Ne- Tanrım! Bu kan da ne böyle?" Minik elleri yüzümde dolaşırken kendime çekip sıkıca sarıldım. "Jimin krize girmiş güzelim, kendine zarar vermiş ama şimdi hemen müdahale ettiler." Bir süre ağlayarak oturduk orada. Sonra kalkıp muaynehanenin önüne geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychologist || yoonmin
FanfictionBenim yolum nerede? Zemin titremeye devam ediyor. Kendi başıma çöküyorum.. Sessiz bombalardan daha sesli. Evet sana söylemek istiyorum karanlığı, Karanlık her yerde. Bundan korkma. Gece beni yutsa bile pes etmeyeceğim. Senin için savaşıyorum, parla...