"Ned, insan çıldıracak gibi oluyor. Yarısı bana doğruyu söylemiyor diğer yarısı ise doğrunun ne olduğunu bile bilmiyor..."
A Game Of Thrones
Eddard' 53_
14| summertime sadness ♡
"Tanrım! Tae biraz daha hızlı olamaz mısın?! Yapamıyorum tek başıma!"
"Elimden geleni yapıyorum Kook ama olmuyor ki. Sorun sende sanırım."
Kahkaha atmaktan gözlerim yaşarırken Felix'de aynı şekilde yere oturmuş gülüyordu. Yan tarafta çimlerde bizi izleyen diğer arkadaşlarımız ise -Namjin,Yugseok, Chanbaek çiftleri ve Jackson hyung- birbirinin üzerine çıkacak gibilerdi. Ah, tabi bu arada Tae ve Kook tartışmaya devam ediyordu.
Neler oluyor diyeceksiniz sanırım?
Sabahın ilk ışıklarında odama dalan Tae ve Kook ikilisi ben daha ne olduğunu anlamadan pata küte giyinmem için kıyafet seçmiş, saçlarıma şekil vermiş ve aşağıda Felix ile birlikte voleybol oynayacağımızı, Yoongi'nin bunu göreceğini ve onların deyimi ile kıskanacağını söyleyip değişik değişik danslar yapmışlardı. Tanrım! Hatırlamak bile istemiyorum.
Üzerime beyaz bol bir thsirt, bej renginde ve dizlerimin biraz üzerinde biten şort, yine beyaz NBA bilekten biten sporları giydim. Saçlarımın bir kısmı alnıma dökülüyordu. Tae bu şekline bayıldığını söyleyip böyle bırakmamı isteyince mecbur dediğini yapmıştım. Yoongi'nin beni kıskanacağını geçtim, dönüp bakmaya bile yeltenmeyeceğini biliyordum. Yine de büyük bir hevesle bunları yapan arkadaşlarımın yüzündeki çocuksu heyecanı ve gülümsemelerini silmek istemiyordum. Benim her ne kadar hevesim olmasada onlar için bunu yapıyordum.
Şimdi ise bahçede toplanmış ikili takım olmuş ve ağaçlara çektiğimiz file ile voleybol oynamaya başlamıştık. Felix tüm bu olanları biliyor ama oldukça da doğal davranıyordu. Değinmek istediğim diğer bir nokta ise gerçekten hârika biriydi. Ses tonu biraz ürkütücü olsa bile kahkaha attığında istemsiz ben de gülüyordum. Tae ve Kook ise topu birbirlerine pas atmakta bir türlü başarılı olamayıp birbirlerine sataşıyorlardı. Tüm bunlar olurken ise beklediğim gibi Yoongi ortalarda yoktu.
"Jimin, dalıp gittin. Ne düşünüyorsun?"
Felix omzuma dokununca kafamı ona çevirip gözlerine baktım. "Hiç, öylesine dalmışım."
"Yalan söylediğini görmezden geliyorum. Hadi bir sayı daha yapalım." dedi kıkırdayarak. Kafamı sallayarak onayladım.
Bir süre daha bol bol kahkaha atıp Tae ve Kook'u izledik. Hâla bir düzen yakalayamamışlardı.
" Yemin ediyorum kanser olacağım artık."
"Sanki sen çok iyisin kurabiye suratlı"
"Götüm."
Kaçan topu almak için arkaya giderken bir yandan da kahkahama engel olamadığımdan, eh, gözlerimde kapandığı için önümü pek göremiyordum. Karnıma artık gülmekten ağrımaya başlayınca bir elimi karnıma attım.
"Tanrım, k-kesin şunu. D-dayanamıyorum artık."
Topu zar zor bulup tekrar sahaya adımlarken Kook Tae'nin kıçına tekme atınca daha da artan kahkahamla bu defa dengemi kaybettim. Tam yalpalanıp yere düşecekken belime dolanan kollarla bundan kurtuldum. Arkamdaki omuza kafamı koyup sakinleşme çalışırken karnımda birleşen eller daha çok sıklaştı. Kim olduğunu merak etmeye henüz vakit bulabildiğimde arkama dönmeme gerek kalmadan kulağıma derin sesini fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychologist || yoonmin
FanfictionBenim yolum nerede? Zemin titremeye devam ediyor. Kendi başıma çöküyorum.. Sessiz bombalardan daha sesli. Evet sana söylemek istiyorum karanlığı, Karanlık her yerde. Bundan korkma. Gece beni yutsa bile pes etmeyeceğim. Senin için savaşıyorum, parla...