" Ned karısının gözündeki yaşları daha yanaklarına süzülmeden öptü. 'Teşekkür ederim leydim,' diye fısıldadı. 'Bütün bunlar çok zor, biliyorum.'"
A Game Of Thrones'
73'Catelyn_
19| home
"Aç mısın Jimin-ah?"
Yatakta biraz daha gerneşip banyodan çıkan Yoongi'ye baktım. Siyah tişört giymiş, altına yine siyah bir eşofman çekmişti. Omzundaki havlusunun bir ucuyla saçlarını kuruluyordu. Ben ise yatakta yatmış sargılarımla bakışıyordum.
"Canım bir şeyler istemiyor." dedim doğrulmaya çalışarak. Aslında pek bir şey de yediğim söylenemezdi. Fakat iştahımın yok olmasından olsa gerek, yemek yiyesim gelmiyordu. Aç hissetmiyordum.
"Zayıflıyorsun, fazla yemek de yemiyorsun zaten. Yarın besin değeri yüksek olan yemekler yapılmasını rica edeceğim. Öğünlerini atlamaman gerekiyor Jimin."Bir yandan masadaki dosyaları düzenliyor bir yandan da benimle konuşuyordu. Gülümseyerek onu izliyordum bende. "Tamam" dedim sadece.
Biraz benimle ilgilenmesini istemem bencillik olur muydu?
Sanki aklımdan geçeni duymuş gibi bana adımlamaya başladığında hâla gülümsemem yüzümdeydi. Ki o da bana gülümsüyordu tatlı bir şekilde. Gülümsediğinde kediye benzemesi onunla ilgili olan tüm 'sert adam' tabularımı yıkıyordu. Yatağa geldiğinde bir elini başımın yanına koydu. Gülümsemesi yüzünü bırakmazken üzerime eğildiğinde ufak bir karıncalanma oldu karnımda. Ferah kokusu burnuma dolarken uzun ve ıslak saçları gözlerine değiyordu. Sert suratına tezat mayhoş bakışları sanırım onda en çok sevdiğim özelliklerden birisiyidi. Kimseye bana baktığı gibi bakmıyor, kimseye bana davrandığı gibi davranmıyordu.
"İlaçlarını düzenli olarak alıyorsun değil mi?" Suratımın dibinde konuştuğundan dolayı nefesi yüzüme çarpıyordu. Büyümüş gözlerimle hızla kafamı salladım. "İyileşmek için can atıyorum, elbette ilaçlarımı içiyorum. Hem Namjoon hyung her ilacımı getirdiğinde kontrol ediyor." dedim kıkırdayarak. Namjoon hyung gerçekten çok komik birisiydi. Odama ilaçlarımı getirdiğinde illa bir şeyleri deviriyor, bir şeyler kırıyor ya da bir yerlere çarpıyordu. Bende gülmemi engelleyemiyordum. Tıpkı şu anda olduğu gibi.
"Aferin küçüğüm." dedi burnumun ucunu öperken. Bu hareketi yatağa daha çok gömülmemi sağlamıştı. Tekrar kıkırdadığımda Yoongi "Bebek gibisin." dedi benim gibi gülerek. "Tam kucağa alınıp saatlerce sevilecek bir bebek gibisin Park Jimin. Beni delirtiyorsun."
"Yoonie~" diye mırıldandım elimle yüzümü kapatıp. "Beni utandırmayı keser misin?!" Sahte sinirle söylendiğimde tatlı kıkırtılarım da eşlik ediyordu bana. O kadar ufak hissediyordum ki bakışları altında, saatlerce benimle ilgilensin beni sevsin istiyordum. Bu isteğim bir miktar mümkün olsa bile bunu dile getirebileceğimi sanmıyordum. Utancımdan tek kelime bile edemezdim çünkü. "Yoonie.." diye tekrar etti beni, elleri yüzümü bulduğunda. Canımı acıtmamaya çalışırken yumuşak dokunuşarı sol tarafımı uyuşturuyordu. Sanki kırılacakmışım gibi davranıyordu bana. Ben bile kendime bu değeri vermeyip, bedenimi acımadan parçalarken o bana bakmaya bile kıyamıyor gibi hissettiriyordu.
"Kızdın mı?" diye sordum bakışlarımı gözlerine dikip. "Sana... Yoonie dediğim için."
"Kızmadım." diye fısıldadı dahada yaklaşırken. "Çok sevdim." Dudaklarımızın arasında ufacık bir mesafe vardı artık. Siyah irisleri tüm detaylarımı turlarken elimin altındaki çarşafı, sıktığım yumruklarımın arasına aldım. Heyecandan gözümü bile kırpamıyordum lâkin o çok sakindi. İçim patlayacak gibi oluyordu. Sanki küçük aslerler minik kılıçlarını sokuyorlardı kalbime. Yoongi ise gayet sakin ve otoriterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychologist || yoonmin
FanfictionBenim yolum nerede? Zemin titremeye devam ediyor. Kendi başıma çöküyorum.. Sessiz bombalardan daha sesli. Evet sana söylemek istiyorum karanlığı, Karanlık her yerde. Bundan korkma. Gece beni yutsa bile pes etmeyeceğim. Senin için savaşıyorum, parla...