[5]

2.4K 225 238
                                    

sabah büyük bir gürültüyle uyanmak, isteyeceğiniz son şeydir. ve o gürültünün sahibi iki kardeş ise, içinden çıkılmaz bir durumun ortaya atılmasına sebebiyet verir.

"kaç kere dedim sana" evet, megumi salonda yatmayı tercih etti, sukuna yatağını paylaşmayı teklif etti fakat bunu tabiki de kabul etmemişti.

yuuji ise rahatına düşkündür ve sonucunda salona gönderilen kişi megumi olmuştur.

sırt üstü yatmakta olduğu, üzerine çarşaf serili koltukta beyaz tavanı izliyor ve büyük ihtimalle şu an neden burada olduğunu, nasıl burada olduğunu sorguluyordu.

gürültü. iki kardeş.

sıkıntılı bir nefes verdi ve ikizleri kontrol etmek adına oturur pozisyona geçti ve koltuktan kalktı. yaklaştıkça sesler netleşiyordu.

"cidden bunun için tartışacak mıyız, sukuna" diye bağırıverdi yuuji. megumi kapının girişine yaslanmış, birbirlerini yiyen ikizleri izliyordu.

"tartışma yaratan sensin, aptal, sana eşyalarımı ve kıyafetlerimi izinsiz kullanma dediğimi hatırlıyorum" sesini yükseltmemişti sukuna, ama öfkesi ses tonuna yansımıştı gencin.

"sakin olun" dedi odaya adımlarken megumi. ikizler ona dikkat kesildi.

"tanrı aşkına, siz ikiniz her gün böyle misiniz" söylendi siyah saçlı, arkadaşından ödünç aldığı pijama ona tam olmuştu.

"sen karışma, bu onunla benim aramda" sukuna'nın göğsünden hafifçe ittirmesiyle gözlerini devirdi ve elini tuttu.

ardından megumi bir şey farketti, sukuna'nın suratında ki bir farklılığı.

adı gibi emindi, sukuna'nın yüzünde dövmeleri vardı fakat şu an yüzündeki dövmeleri yoktu. pembeli gencin bileğini kavradı ve tişörtünü yukarı kıvırdı.

burada ki dövmesi duruyordu, demek ki suratında ki işaretler dövme değildi.

"yüzü garip duruyor, değil mi fushiguro" yuuji sırıtarak arkadaşına baktı, ikizi ile uğraşmayı sevmediğini söyleseydi, büyük bir yalan söylemiş olurdu.

"yüzünde ki şeyler, "

"dövme değil miydi, sukuna" diye merakla sordu işaret parmağıyla suratında daire çizerken.

"hayır" dedi gözlerini kaçırırken. "yuuji suratıma çizmişti"

megumi tekrar gözlerini devirdi. yuuji'nin bu kadar rekabet dolu, çocuksu bir insan olduğunu unutuyor olması üzücüydü çünkü etrafındaki örnekleri sayamıyordu.

"dün siz gelmeden önce çıkarmak için yollar aradım, ah, tabi yuuji sizi getirdi ve kendime vakit ayıramadım"

"sanki kendisi ağırladı" mızmızlandı.

pekala, diye düşündü, megumi. eğer bu konuyu daha fazla konuşacak olursak, ikinci bir kavgaya davetiye çıkaracağımız kesin.

en iyisi ortamı yumuşatmak.

"ben acıktım aslında, kahvaltıyı hazırlasak iyi olur" esnedi mavi küreli.

"oh, o zaman mutfağa geçelim" dedi yuuji, önden mutfağa giderken. megumi'de arkasında gidiyordu ki, bileği aracılığıyla hafifçe arkaya çekildi.

"noldu, sukuna" gözlerinin içine bakarken sakince sordu. sukuna hiçbir şey demeden, pür dikkat mavi küreleri süzüyordu.

megumi bileğini kurtardı ve sukuna'ya doğru döndü, yaklaştı.

"hm, noldu" pembelinin beyaz tenli suratı süzüyordu. hafif belirgin kirpikleri, yuuji'den biraz daha farklı olan, yoğun kehribar irisleri.

kızarık dudakları, kavisli burnu, ince kaşları. her detayını gözleriyle yalayıp geçti megumi.

sukuna kıkırdadığı vakit, kalp atışını kafasının içinde hissetti genç. kan kulaklarına hücum eder oldu bir an.

"çok güzelsin, fushiguro" dedi gülümsemeye devam ederken. megumi, elini pembe tutamlara uzattı, ardından aşağı indirdi ve sukuna'nın yanağına sürttü.

"sende," sesi kısık çıkmıştı. tekrar etti ve cümleyi tamamladı.

"sende güzelsin, sukuna"

sukuna'nın gülümsemesi genişlediği sırada, suratını gencin suratına yaklaştırıyor ve aralarında ki az buçuk mesafeyi kapatıyordu her saniye.

"ikinizden birinin markete gitmesi gerek" mutfaktan bağıran yuuji ile ikiside irkilmiş ve birbirlerinden uzaklaşmışlardı.

megumi öksürdü ve mutfağa adımladı, sukuna ise odasının kapısının eşiğine yaslandı.

çok az kalmıştı, dedi iç sesi. derinliklerde utanmışlık hissi vardı fakat daha sığ kısımlar neşeliydi ve sukuna iyi hissetti.

fushiguro megumi'yi sevmişti. ilk gördüğü andan beri, yaptığı her hareketi izlemesi, her mimiğini dikkatle kontrol etmesi...

etkilenmişti ve bunu reddedecek hali yoktu. sukuna bu konularda fazla açık ve girişkendi, birinden hoşlandığını, etkilendiğini rahatça dile getirebilirdi.

fakat bu bekleyebilirdi, oğlan ile eğlenmek istiyordu.

megumi'nin mutfağa gitmesinin üzerinden 4-5 dakika geçmişti, bunun üzerine sukuna onların yanına gitmeye karar verdi.

geniş kapıdan içeri girdiğinde bir sandalyeye oturdu ve ikiliyi izledi.

"geldin mi sukuna" kesme tahtasının üzerinde bir şeyler doğrarken gözleri sukuna'ya kaydı yuuji'nin.

"hm hm" tarzı bir ses çıkardı onaylar türden, avucunu çenesine yasladı.

"nobara ile maki'yi çağırdım"

"sukuna buna da sorun çıkarmazsın herhalde," "ayrıca maki ile anlaşabileceğini düşünüyorum"

sukuna'nın pek ilgisini çekmemişti, parmaklarına bakarken tekrar onayladı.

"siz ikiniz, iyi anlaşıyor gibisiniz, yanlış mıyım" yuuji doğramayı bıraktı, bir ikizi ile bir arkadaşı ile göz göze geldi.

ikili gözlerini kaçırdığında, megumi konuşan taraf olmuştu. "ikizin çok gıcık biri, biliyorsundur"

-ayrhee

it's me, your idiot ♤ fushisuku ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin