[6]

2.3K 211 218
                                    

"pst, fushiguro" gözlüklü kadın gencin kulağına fısıldadı, mavili irkildi.

"maki san" diye sorguya çekti sırıtarak arkasında beliren kadını. çekici biriydi, fakat megumi'nin gözünde bir abladan fazlası değildi, olamazdı.

"itadori'nin ikizi, sana bakıyor" oturdukları dörtgen, ahşap masanın diğer ucunda ki pembeliye kaydı ikisininde gözleri.

orta boylu kadın megumi'nin yanında ki bir sandalyeye yerleştiğinde daha çok dibine girmiş ve nefes verir bir şekilde gülümsemişti.

"onun ilgisini çekiyor olmalısın, ne dersin" gözlüklerini düzeltirken tekrar fısıldadı.

megumi, sukuna ile göz göze geldiğinde sertçe yutkundu. ne demesi gerektiğini bilmiyordu, maki'nin farkına varmış olmasını garipsememişti, zekiydi ve insanların davranışlarını iyi gözlemlerdi.

fakat bu sukuna ve megumi ikilisini kapsayan bir şeydi, eğer maki bunu öğrendiyse... diğerleri de bunu farketmiş olabilir miydi? megumi ister istemez kuşkuya düştü.

"merak etme, diğerleri farketmedi" megumi'nin içine su serpmişti bu cümle, rahat bir nefes verdi.

"ilgisini çekiyor muyum dersin" sorunun cevabını kendisi de biliyordu fakat sorma, emin olma gereği duydu mavi küreli.

yanında hareketlenme hissettiğinde kafasını çevirdi. at kuyruklu kadın, genci kapüşonlusundan tuttu ve ayağa kaldırdı.

"git konuş, nobara ile yuuji'yi bana bırak" dedi megumi'yi ileri attırırken. siyah, dik saçlı olan, tökezledi ve düşmemek için çabaladı, kendini toparlayarak diklendiğinde gözleri maki'yi aramıştı fakat çoktan diğer ikisiyle ortadan kaybolmuş olduğunu farketti.

cidden, ne diyecekti?

sen, ben... yok olmadı. düşündü. şey, ilgini mi çekiyorum acaba? he aynen oldu... zahmet olmazsa direkt olarak beni seviyor musun diye sorayım.

"düşünceli görünüyorsun" histeriklik hakimdi megumi'nin kulağına melodi misali süzülen seste.

"ah, yok ben... şey, yok bir şey" yalan söylediğini gereğinden fazla belli ederek kendini ele vermişti. sukuna gülümsedi ve eli ile yanında ki yeri patpatladı.

"otursana," gözleri ile uzun genci baştan aşağı süzdü. "konuşuruz" megumi'nin yanına oturuşunu seyretti, ardından yan tarafına biraz daha kaydı.

dip dibeydiler ve megumi her geçen dakika biraz heyecanlanıyordu.

"bak, şey, bu sabah ki olay... uhm" dudağını dişledi ve doğru kelimeleri aradı.

"gıcık olduğumu söylemen ile alakalı olan mı, önemli değil, bunu ilk defa duymuyorum"

"yok, şey aslında... o değil" söylemeli miydi? hadi ama tanrı aşkına, sukuna bahsedecek olduğu şeyin farkına bile varmamış olmalıydı!

"lafı ağzında gevelemesen, sinir bozucu oluyor da" genç, kollarını göğsünde kenetledi.

"sukuna, farkında mısın bilmiyorum ama, bu sabah beni öpecektin" sonunda söylebilmiş olduğuna kendisi bile sevinmişti.

"ilkin, değil mi" sukuna kıkırdadı. "bir hayli kafana takıldığına göre kimseyle bu kadar yakınlaşmamış olmalısın" oğlanı küçümsüyordu.

"a-aslında, evet" doğruyu söyleyip söylememek arasında kaldığından, kekeledi.

sukuna, megumi'nin kolunu, kolları ile sardı.

bir dakika, n'apıyorum ben? kendimde miyim gerçekten? bulunduğu durum o kadar yabancıydı ki, kendisini sorguya çektiğinin yeni farkına varıyordu.

"fushiguro" sukuna kulağına fısıldadığında içi ürperdi. sukuna dudaklarını, kanın hücum etmekte olduğu yanaklara sürttüğünde gencin nefesi kesildi.

sukuna ise megumi'nin olağan deneyimsizliğinden faydalanıyordu, gencin bu yönü hoşuna bile gitmişti.

"hey," diye fısıldadı tekrar. megumi gözlerini yummuştu, sukuna gözleriyle suratını süzdü. "öpsene beni"

megumi'nin göz kapakları aralandı, göz ucuyla kendi kapüşonlusuna tezat düşen beyaz renk, bol tişörtlü gence baktı.

siyah, dik saçlıdan bir hareket gelmeyeceğini anlayan sukuna, bir hışımla yakasından çekip dudaklarına yapıştı. o sırada megumi kaşlarını çattı.

öpüşmek, neydi? tanrı aşkına, resmen rezillikti... öpüşmeyi bilmiyordu, ve şu an sukuna'nın buna güldüğüne de adı gibi emindi.

ağzı aralandığında, sukuna'nın dili sıcaklığıyla beraber içeri girdi. pembeli, megumi'nin alt dudağını emdiği sırada ikilinin dilleri ağızlarında dans ediyordu.

nefes almak için geri çekildiklerinde, sukuna, megumi'yi sırt üstü koltuğa yatırdı ve gencin kalçasının üzerine yerleşti.

megumi kıpkırmızı kesilmişti, sukuna, şu an tam olarak nabız gibi atan aletinin üzerindeydi.

utanç vericiydi. delilikti.

o sırada megumi'nin nefesi kesildi, sukuna'yı belinden tuttu ve kendisinden uzaklaştırdı.

dövmeli olan karşısında oturmaya devam ediyor ve anlamamış gibi ona bakıyordu, ki bunu dile de getirdi.

"n'oldu" şişmiş olan dudaklarını oynattı.

cevap vermeden arkasına döndüğü sırada adımladı ve odadan çıktı. doğruca banyoya koşmuştu ve kapıyı çarparak kilitlemişti.

siktir, bu beni aşıyor.

-ayrhee

it's me, your idiot ♤ fushisuku ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin