18

882 72 377
                                    

"Kenmaaa, ceketimi bulamıyorum."

"Dolabına bakmayı denedin mi acaba?"

"Ya baktım orda yo- ahh, burdaymış."

Söylenerek ütülediğim gömleği yatağın üzerine koydum. Kuroo efendi annesinin kazandığı ihaleyi kutlama amacıyla verdiği partiyi daha yeni söylemişti, biz de davetliydik elbette. Apar topar kalkıp takım elbiselerimizi ütülemeye girişmiştim. Kendi gömleğimi ve pantolonumu da ütülemeyi bitirip fişi çektim.

Kuroo kravatıyla boğuşurken önce gömleğimi sonra pantolonumu giydim. Düğmeleri iliklerken söylene söylene Kuroo'nun yanına gittim.

"Çekil şurdan, beceriksiz."

"Yaa aşkım, bu burdan geçmiyo."

Nasıl becerdiyse kördüğüm yaptığı kravatı alıp düzelttim. Kuroo'nun boynuna takıp sıkılığını ayarladığımda artık tamamen hazırdı.

"Heh oldu, git ceketini giy."

Kuroo ceketini giyerken kendi kravatımı da düzeltip saçlarımı tarayıp şeffaf lastik bir tokayla toparladım. Yanlardan sarkan tutamları kulağımın arkasına sıkıştırırken dolaptan çıkardığım ceketimi giydim. Son bir kez boy aynasında kendime bakarken belime sarılan ellerle gülümsedim.

"Mmnh, çok seksi görünüyosun bebeğim."

"Eh, sen de fena sayılmazsın."

Kuroo'nun melodik kahkahası kulağımın dibinde yankılanırken sırıttım, nefes kesici görünüyordu cidden. Bedenimi saran kollardan ayrılıp masanın üzerinde duran telefonumu aldım.

"Hadi gidelim artık, geç kalıcaz."

"Tamam kediciğim."

Evi son kez kolaçan edip dışarı çıktık, kapıyı kilitlerken ayakkabılarını giyen Kuroo'ya döndüm.

"Çok uzak mı buraya?"

Kuroo bağcığını bağladıktan sonra doğrularak bana baktı.

"Yani, sayılır. Birkaç saat falan galiba"

Oflayarak ayakkabılarımı giydim, uzun yolculuklardan hiç hoşlanmıyordum.

Umarım yine midem tutmaz.

Yavaşça merdivenlerden inip binadan çıktık, Kuroo cebini karıştırıp arabanın anahtarlarını çıkardı. İlerleyip elini kaputa koydu.

"Balkızım, babacığı özledin mi bakim?"

Kendimi tutamayıp kahkaha patlatırken Kuroo şaşkınca bana baktı.

"Noldu kediciğim?"

Gülmekten gözlerim yaşarmıştı cidden.

"Sen manyaksın harbiden, arabanla mı konuştun az önce?"

Kuroo somurtarak kollarını göğsünde bağladı.

"N-Ne var yani, konuşamaz mıyım?"

Yanına gidip yanaklarını sıktım, anında somurttuğu yüzü aydınlandı.

"Tamam ağlama, hadi geç kalıcaz."

Sonunda arabaya binip yola koyulduğumuzda saat beşi geçiyordu. Sürücü koltuğunun hemen yanına oturup koluma astığım ceketimi arka tarafa fırlattım. Telefonumu çıkarıp gruba gelen mesajlara baktım.

Hinata ve Bebekleri

hinatasun : aga hayır dedim işte

çocukluk arkadaşım // kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin