Yüzleşmem gereken gerçek göz ardı edilirse...
Çalan alarm sesiyle yataktan zıpladım. Baş ucundaki telefonu elime alıp saate baktığım anda gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Cidden okula sadece 20 dakika kalmış olamaz değil mi?!
Cidden çok şanslı bir insanım. Keşke şimdi bu gün cumartesiydi diyip geri yatağıma yatsam ama malesef unuttuğum gün cumartesi değil aksine pazartesiydi.
Koşarak banyoya girip ışık hızına ulaşmak için çabalarcasına üzerimi giyinip saçımı sadece tarayarak odadan çıktım.
Pardon uçtum.
Anneme ayakkabılarımı giyinirken çok yönlü bir insan olduğum için ki bu sırada gözlerimi zihnimden kendime devirip seslendim "anne ben çıkıyorum geç kaldım. Ayrıca niye beni uyandırmıyorsun?"
Annem mutfaktan çıkıp karşımda durdu "yarım akıllı kızım ben seni defalarca uyandırdım hatta yanlız ben değil" gözleriyle cebimdeki telefonu işaret etti "bu işte doktora yapmaya karar veren telefon alarmın da aynısını yaptı ama... sonuç?"
Gözlerimi devirip çantamı tek koluma atarak kapıdan çıktım.
Kenardaki asansörün üzerindeki katı görünce balkanlardan gelen ikinci şok dalgası da tüm bedenimi sardı.
Hayır ne var bu saatte dışarda, otursanıza evinizde kardeşim su mu çıkıyor altınızdan? Sinirle arkamı dönerken birine çarpıp tam düşmek üzereyken kolumdan tutan el buna engel oldu.
Gerçekten şimdi merdivenlerin ortasında oturup ağlayacağım. Nedir benim bu pazartesinden çektiğim? Bu güne özgü evren benim için aksiyon filmi falan hazırlamış diye düşünmeden edemiyorum.
Aklımı kaçıracağım şimdi ya. Bir aksilik çıkmadan okuluma gitmek istiyorum ya tek istediğim bu gerçekten. Allah'ım ne olur yarabbim bir aksiliğe katlanamam bu gün valla oturup ağlayacağım.
Kafamı kaldırıp beni tutan kişiyi gördüğüm anda duamın kabul olmadığını çok net anladım.
Hayır asıl garip olan bir insan neden karşısındakini görüp afalladıktan sonra yere yapışır.
Yere yapıştığım anda acıdan yüzümü buruşturdum. Ağlamak konusunda ciddiyim gerçekten şaka yapmıyordum ve gözlerim dolmaya başladı bile.
Duyduğum kahkaha sesiyle kafamı kaldırıp bana 5. Kattan bakıyormuş gibi duran Eren'e baktım. "Ne?" Daha da güldükçe sinirlerim bozuldu. "Ne gülüyorsun ya hiç mi hayatında düşen insan görmedin?"
Kafasını salladı "inanır mısın çok gördüm ama böylesini ilk defa görüyorum." Burun kıvırıp ayağa kalkmak için ellerimle yere tutunarak kalkmaya çalıştım. Bu sırada bana uzatılan eli de tutmadan.
Ayağa kalkıp karşısında durdum "iyi şimdi gördün mutlu musun?"
Yüzün etrafına parmağıyla bir tur atarak sırıttı "sence?" Gözlerimi kısıp bir kiralık aşk Koray edasıyla "hııııı pisss" diyip el mahkum acıyan bedenimle merdivenleri indim.
Eren de benim arkamdan gelip yanımda ben seke seke yürürken o da bana ayak uydurmak amacıyla yavaş yavaş ilerledi. Hala daha acıyordu zalım ya. Çantamı bir kolumdan destek alarak diğerine attım ve merdivenleri inmeye devam ederken kafamı hafif eğip yanımda benimle yürüyen Eren'e baktım "Sen nereye?!"
"İzin verirsen gitmem gereken bir okulum var."
"E git" dedim saf saf.
Ciddi olamazsın Afra. Gerçekten gitsin mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğruluk Cesaret (Texting)✔
Short Story- bunu yaptığıma inanamıyorum ama bir yola girdik bir kere -sen kimsin? -seni seven biri... Not: öylesine yazılmıştır. Bol miktarda klişe içerir