"Kapalı kapılar ardından gelen ışık"
Sırada otururken yanıma geçip oturan Eren'e bakıp gülümsedim "günaydın" aynı tebessümü yüzüne yerleştirerek "günaydın" dedi.
Bu gün daha farklı görünüyordu sanki istediği bir şey olmuş gibi. "Sen iyi misin?" Kaşlarını çattı "evet, neden?" Güldüm "bu gün daha farklı duruyorsun ondan dedim" kafasını eğip sesli şekilde güldü
"garip bir şey oldu. Dün o şey tekrardan oldu ve bu beni sebepsiz yere mutlu ediyor" anlamayan bir ifadeyle kafamı salladım
"anlamadım"
Gülümsemesi yüzüne daha çok yayıldı
"Hiç sana saçma gelen bir şey seni mutlu etti mi?"
Bir an durup düşündüm. Aslında tuhaftı ama o çocukla konuşmam saçma bile olsa beni bir şekilde bir yandan da mutlu ediyordu.
Kafamı salladım "bir şey..." beni onayladı "benimki de öyle bir şey işte" dudak büktüm "sanırım biraz daha anladım" dedim tekrar gülerek o da bana karşılık verdiğinde aklıma gelen şey tuhaf hissettirdi.
Gerçekten gülmek ona çok yakışıyordu.
-------------------
Sınıfta geçmek bilmeyen bir kırk dakikanın ardından zil çalınca kantin gidip kendime yiyecek bir şeyler almak istedim çünkü bu gün evden çıkarken kahvaltı etmedim ve oldukça açım.
Kantinde oluşan uzun kuyruğa bakıp gözlerimi devirdim. Neden her gün bu kadar kalabalık olur ki? Yine de sıraya girip bana gelmesini bekledim.
Sadece beni rahatsız eden o salak çocuk durmadan arkadan ittirmeseydi.
Ne yapıyor bu? Gerizekalı sıranın ne kadar kalabalık olduğunu gördüğü halde araya kaynak yapmaya mı çalışıyor... ah! Tek bir günüm normalde geçsin lütfen!
Ama çok geçmeden hareketlilik durup arkamda uzun bir beden belirdi. Arakamı döndüğümde ise onu gördüm.
Eren.
Benim arkama geçmiş çocuğu da kendi arkasına almıştı.
Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırdığımda büyümüş irisleriyle beni izliyordu.
"Kendini savun Afra böylelerine sesini çıkar ki bir daha cesaret edemesin"
Kaşlarımı kaldırdım sorarcasına. "zaten öyle yapacaktım sadece sen erken davrandın." Gerçekten de öyleydi. O gelmeseydi ben zaten ona hak ettiği cevabı verecektim.
"Peki o zaman sen yer tut ben de bir şeyler alayım." Bir an afalladım
"Gerek yok ben alırım. Zaten burda oturmayacaktım sınıfta yerim"
Yine yüzüne yakışan o tebessümü yerleştirdi "hadi sıra arkadaşım git yer tut da daha fazla ayakta kalma ihtimalimiz artmasın" ben tam itiraz edecekken elimden tutup beni kenara çekti.
Elimi tuttuğu anda tekleyen kalbimi umursamadan hafif bir ses tonuyla direttim "ne yapıyorsun ya"
Kaşıyla bana arkaları işaret etti "daha fazla durursan benim sucuklu tostumun kokusunun sınıfa yayılmasına neden olacaksın"
Dediğine kızmak istesem bile sadece gülerek kafamı salladım.
Ben onu arkamda bırakırken bana öldürücü bakışlar atan bir kaç kıza aynı şekilde karşılık verdim. Cidden bu gün dertleri neydi bunların?
Arkalarda duvara yaslı olan masaya oturup Eren'i bekledim.
Onu beklerken telefonumu çıkarıp whatsaba girdim. Dün akşamdan beri yazmamıştım. İlk başta amacım farklı olsa da onunla laf dalaşlarımıza rağmen iyi anlaşıyorduk.
Yüzüme anlamsızca yerleşen tebessüm Eren'in sesiyle yerini sadece dudağımın kenarında küçük bir kıvrıma bıraktı yerini. "Neye gülüyorsun?" Dedi gerçekten merak ettiğini belli eden ses tonuyla
Kafamı salladım "aklıma bir şey geldi" önüme peynirli tostu ve vişneli meyve suyunu bırakınca ona baktım
"Sen benim vişneli meyve suyu içeceğimi nerden anladın?"
"Anlamadım" dedi tek düze bir sesle elindeki tostu kağıdını kıvırıyordu sonra bana baktı "bir kaç kere sen kantinde otururken gözüme çarpmıştı"
Gercekten de buna dikkat etmiş miydi yani? Şaşkınlığımı ne kadar gizlemek istesem de elimde değildi.
"Buna dikkat ettiğini hiç düşünmezdim"
Güldü "sende çok belirgin bazı şeyler var ve bence bu bir çok kişinin gözüne çarpmıştır" merakla sordum
"Ne gibi?.." tostun kağıdıyla oynarken bana bakmıyordu, ben ise sadece ona bakmakla yetiniyordum
"Mesela sıkıldığında sırada yerinde duramıyorsun. Bu beni bazen rahatsız ediyor çünkü dikkatimi dağıtıyor" sonra yine devam etti
"Sabah erken gelirsen kesin ders içinde kafanı sıraya gömersin, sanırım derste uyumak hobin" bu dediğine gülmeden edemedim zaten o da bana eşlik etmekten geri kalmadı
"Arkadaşların yoksa sıradan asla kalkıyorsun, onlar olunca da sanki bir tek onlar varmış gibi yaşıyorsun. Bu bir yandan güzel biliyor musun benim için?"
"Neden?"
"Sevdiklerinden başkasını görmemen benim için iyi bir şey. Ben insanlarda bir yönden bu özelliği ararım"
"Bana da cok kötü bir şey gibi geliyor biliyor musun? Sanki bir tek onlara muhtaçmışım gibi davranıyorum bence"
Kafasını olumsuz anlamda salladı "bu onlara verdiğin değeri gösteriyor bence ki ben buna bayılıyorum"
Gercekten bende bunları fark etmişti.
"Ben benim adımı bildiğine bile şüpeliyken senin şimdi söylediklerin..." kafamı eğip masanın üzerinde duran tosta baktım.
Tosttan bir ısırık alıp hızla çiğnedi ve yuttu. O kadar zarif bir şekilde yapmıştı ki şu an bu kantinde bulunan bütün kızların ona bakmaması imkansızdı.
"Bazıları fark ettirmez kendini, fark edilir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğruluk Cesaret (Texting)✔
Short Story- bunu yaptığıma inanamıyorum ama bir yola girdik bir kere -sen kimsin? -seni seven biri... Not: öylesine yazılmıştır. Bol miktarda klişe içerir