"Bazı şeyler planlıdır hayatta, sen tesadüf sanırsın..."
"Şimdi sen ciddi ciddi uğraştın uğraştın sonra da engelledin mi? Üstelik o kadar neden varken hiç olmayacak bir şeyle?" Kaşlarımı çatıp karşımda kahvesini içmeyi bırakıp merakla ve şaşkınlıkla beni izleyen Hilal'e baktım
"Sen niye böyle soruyorsun?" Gözleri parladı "ne biliyim yani... sen. Bu çocuktan... hoşlanıyor olabilir misin?"
Gözlerimi kocaman açtım "kim? Ben? Hayır. Hiç görmediğim aptal birini mi? Delirdin galiba."
Yüzünde şaşkın bir tebessüm vardı "kızım resmen trip atmışsın çocuğa"
Omuz silktim "trip falan atmadım. Sadece zaten ben onu bir gün engelleyecektim bu da bahane oldu."
"Hı hı ben de Mısır klopatrası birinci Hilal"
Dediğine küçük olmayacak bir kahkaha attım. Sinirliyim ama komikti "saçmalama" dedim sonra.
Bana imalı bir bakış fırlatıp ayağa kalktı "hadi derse gidelim" derin bir iç çektim "gidelim tabi yüzüme bile bakmayan sıra arkadaşımla harika bir ders beni bekliyor."
"Sanki sen bakıyorsun" omuz silktim. Benimle konuşmayanı ben ne yapayım?
"Ayrıca da kaç kişi senin yerinde olmak isterdi haberin var mı?"
"Aman aman alsınlar tepe tepe otursunlar benim canıma minnet. Ama hep o sınıfın yüzünden iki dakika tutamıyorlar çenelerini" ben söylenirken bir yandan da sınıfın önüne geldik.
"Şu mesaj işi... bir daha atacak mısın?"
Kafamı olumsuz anlamda salladım "o iş bitti. Gajabaj benim tarafımdan engellendi" dedim hafif gülerek. Keyifli görünmeye çalışıyordum. Aslında kendimi biraz tuhaf hissetmiyor değilim.
Kesin yaklaşan sınavlar yüzünden.
Ah ah! Bütün bir yılın kahramanı yaz beni ne zaman bu esaretten kurtaracak acaba?
"Yaz tatiline ne kadar kaldı?"
"Afra sen iyi misin? Birinci dönem yarılandı daha" derin bir iç çektim
"Tek aşkım yaz. Ne zaman kavuşacağım sana?" Bana aynen der gibi bakan Hilal'e döndüm "mektup yazsam erken döner mi acaba?" Kahkaha attı ve ben sırama geçerken o da yerine geçti.
Telefon kilidini açıp whatsaba girdim. Rn üstte olan isme baktım
Gajabaj
Bu kişiyi engelledinizNasıl biriydi acaba? Yani gerçek hayatta... nasıl saçları vardı mesela? Gözleri hangi renk ya da. Sonra... sesi nasıl çok mu kalın yoksa ona has bir güzelliği mi var? Boyu kaç, hangi sınıfta, daha önce kaç defa gördüm onu ya da. Eğer abartmıyorsa ya da egosunu tatmin etmiyorsa yakışıklı olduğunu söylüyor hem de oldukça.
Sırada bana bakan Eren'e döndüm. Kabul etmeliyim bu çocuk oldukça yakışıklıydı. Herkesin ona hayran hayran bakması bana saçma gelebilirim ama hiç de saçma değildi.
"Ne oldu?" Dedim bana bakmaya devam edince. Neden bilmiyorum ama bana öyle bakınca utanmıştım
"Bir şey yok sadece aynı sınıftayız ama iki kelime bile etmedik doğru düzgün?"
"Evet, biraz tuhaf..."
"Değil aslında ikimiz de birbirimizi pek görmüyoruz... daha doğrusu görmezden geliyoruz."
Ben aval aval ona bakıyordum
"Bak gel bu işi baştan alalım. Farz et ben sanki senenin başındaki gibi yeni gelmişim." Elini bana uzatıp yüzüne oldukça yakışan bir gülümseme yerleştirdi "ben Eren Gürsoy"
Bir eline bir de Eren'e baktım. Uzatacak bir şey yoktu aslında basit bir tanışma ve hakkı da vardı.
Uzattığı elini tuttum "Afra Yazar" onun gülümsemesine karşılık verdim.
"Başarılı bence, sıra arkadaşım." Kafamı salladım "bence de" tanışma faslı burda bitince sabahtan beri içimde olan tuhaflık gitmişti artık. Sanki o kim olduğunu bilmediğim whatsaptaki çocuğu bulmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/240609816-288-k139363.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğruluk Cesaret (Texting)✔
Kısa Hikaye- bunu yaptığıma inanamıyorum ama bir yola girdik bir kere -sen kimsin? -seni seven biri... Not: öylesine yazılmıştır. Bol miktarda klişe içerir