Bölüm 3: Su perisi

1.8K 99 21
                                    

ANNABETH

Annabeth bu akşam daha ne kadar garipleşebilir diye merak ediyordu.Beklediğinden daha unutulmaz bir akşam olacağı kesindi.

Leo nun kendine has tarzıyla geri dönüşü kampta büyük sevinçle karşılandı.Gerçi pastayı mahvettiği için küçük bir sinir krizi geçiren Lily i sakinleştirmek pek kolay olmamıştı.Leo nun gerçekten geri döndüğünü algılayıp onu pastadan çıkarttıktan birkaç dakika sonra Festus gökyüzünde belirdi ve yanlarındaki açıklık alana indi.Festus un kanat çırpışıyla küçülen kamp ateşinin alevleri tekrar yükseldiğinde bronz ejderhanın yanında duran kızı fark ettiler. Leo kızı yanlarına getirip tanıttı. "Çocuklar bu Kalipso."dedi gülümseyerek.Kız kesinlikle Percy nin anlattığından daha güzeldi.Tarçın renkli uzun düz saçları badem biçimli güzel gözleri vardı. Kalipso sırayla yanındakilerle selamlaşmaya başladı. Sıra Annabeth e geldiğinde bir an durup dikkatle ona baktı ve mahcup bir şekilde gülümseyip selam verdi. Bu oldukça garip bir durumdu. Annabeth nasıl davranması gerektiğine karar verememişti. Percy Kalipso nun adasına düştüğünde kız ondan hoşlanmıştı. Ama bunun üzerinden oldukça uzun bir zaman geçmişti. Ayrıca Kalipso nun artık Leo dan hoşlandığı açıkça görülüyordu. En sonunda Annabeth " Aramıza hoş geldin." deyip hafifçe gülümseyerek elini uzattı.Kalipso da teşekkür ederek Annabeth in elini sıktı ve içi rahatlamış bir şekilde gülümsedi. Sonra Annabeth in yanında duran Percy e döndü. Annabeth Percy nin nasıl tepki vereceğini görmek için ona baktı. Oldukça gergin ve çekingen duruyordu. Kalipso ise daha rahattı. Asıl çekindiği kişinin Annabeth olduğu kesindi. Kız Percy e sanki eski bir dostunu görmüş gibi gülümseyerek selam verdi. Percy de utangaç bir şekilde karşılık verdi. Ortam da garip bir sessizlik oluştu. Onları bu garip durumdan kurtaran Leo oldu. " Ee. Kahramanın nasıl geri döndüğünü merak eden yok mu?" dedi ve Gaia yı patlatmasından, Festus un ona ilacı enjekte edip hayata geri döndürmesine; Kalipso nun adasını bulup, kampa geri dönerken yaşadıklarına kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladı. Tam pastanın içine nasıl girdiğini anlatıyordu ki Jason ciddi bir şekilde " Hey çocuklar. Sanırım yine bir şeyler oluyor." diyerek nehrin olduğu ağaçlıklı kısmı işaret etti. Birkaç melezde o taraftan gelen ışıkları fark etmiş oraya doğru yürüyordu. Hazel "Gidip bir baksak iyi olur." dedi. Hep birlikte oraya doğru yürümeye başladılar. Percy " Umarım başka bir sürpriz değildir." dedi. Leo " Ne yani sürprizim hoşuna gitmedi mi? Mumu üflerken benim geri dönmemi dilersin diye düşünmüştüm." kalbi kırılmış gibi elini göğsüne koyarak Percy e baktı. Percy " Bir dahakine ne dilediğime dikkat edeceğim kesin."deyip Leo ya göz kırparak güldü. "Sadece kalbimin böyle bir sürprizi daha kaldırabileceğini sanmıyorum."diye devam etti başıyla nehri göstererek. Annabeth Percy nin neden bahsettiğini anlamıştı. Asıl korktuğu nehirde bir sonsuz boşluk falan oluşması olmalıydı. Aslında Annabeth te bundan korkuyordu. Nehirden çıkan ışıkların kehanetle bir ilgisi olmalıydı. Nehrin kenarına vardıklarında suyun her zamankinden daha hızlı ve hırçın aktığını fark ettiler. Ayrıca sudan mavi yeşil ışıklar çıkıyordu. Piper "Neler oluyor?"dedi korku dolu bir sesle.

Tam o sırada nehrin tam ortasında bir girdap oluştu ve kenarları yükselerek koca bir su topu oluşturdu. Su topu yükselip nehirden çıktı ve nehrin üzerinde asılı kaldı. Nehir eski haline dönmüştü. Ancak su topu hala mavili yeşilli ışıklar yayıyor, topun etrafını saran sular da hızla dönüyordu. Annabeth çılgın bir topaç gibi dönen su topunun içinde bir karaltı olduğunu fark etti. " Hey şuna bakın. İçinde bir şey var."dedi. Tam nehrin üzerinde asılı duran dev su topuna yaklaşmaya başlayacaktı ki su topu ondan önce davrandı ve onlara doğru yaklaşmaya başladı. Su topu nehir kıyısında, Annabeth ve arkadaşlarının birkaç metre önünde durup yere doğru alçalmaya başladı.Yere değdiği anda dev su topu patlamış gibi dağıldı ve önde duran birkaç kişiyi ıslattı. Annabeth topun ani patlamasıyla kapattığı gözlerini açtığında su topunun içinden çıkmasını hiç beklemediği bir şeyle karşılaştı.Su topunun patladığı yerde baygın halde yatan bir kız vardı. Herkes şok içinde kıza bakıyordu. Ona doğru yaklaşmaya başladılar. Nehirden çıkan ışıklar söndüğünden etraf karanlıktı. Sadece ay ışığı ve birkaç ateşböcekli lambanın cılız ışığı vardı. O yüzden kızı net bir şekilde göremiyorlardı. Leo etraftan bulduğu birkaç dal parçasını tutuşturup yanındakilere verdi. Frank "Bu da kim ?"dedi şaşkın bir şekilde. Connor Stoll elindeki meşaleyi kıza doğru yaklaştırdı ve "Belki de Poseidon Percy e doğum günü hediyesi olarak bir su perisi göndermiştir."deyip sırıttı. Annabeth Connor a ölümcül bir bakış attı. Sonra da Percy e döndü. Percy hemen gözlerini kaçırıp "Saçmalama Connor ." dedi ciddi bir şekilde. Annabeth kıza baktı. Gerçektende güzel bir yüzü vardı. Uzun saçları ıslak olduğundan koyu renk gözüküyordu ama siyah olmadığı kesindi. Bir peri olabilecek kadar güzel bir kızdı. Annabeth bunları düşünüp garip bir şekilde sinirlenirken kız bir anda yan dönüp öksürmeye başladı. Yuttuğu suları çıkarttıktan sonra gözlerini açtı ve neler olduğunu anlamaya çalışır gibi kaşlarını çattı. Kızın en yakınında Connor ve Travis vardı. Connor dizinin üstüne çöküp meşaleyi doğrulmaya çalışan kıza iyice yaklaştırdı ve "Hey iyi misin ?" diye sordu. Kız bir Connor a bir Travis e bakıp kaşlarını çatarak gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra "Sanırım pek iyi değilim.Şu an seni çift görüyorum."dedi. Stoll biraderler birbirlerine bakıp güldüler. Bu sefer Travis "Anlaşılan oldukça iyisin. Ve kesinlikle iyi görüyorsun. Biz ikiziz."dedi gülümseyerek. Kız "Oo anladım."dedi şaşkınlıkla."Pekii ben nerdeyim?" diye devam etti etrafına bakarak."Melez Kampındasın." dedi kızın diğer tarafında duran Gabriel. Kız Gabriel e bakıp "Melez Kampı mı?"dedi önce şaşkınlıkla. Sonra önüne dönüp " A anladım. Orayı çok özlediğim için olmalı." dedi kendi kendine konuşarak. Hazel kıza doğru yaklaşıp " Orayı mı? Zaten buradasın. Az önce bir su topundan çıktın.Su perisi misin yoksa ?" dedi. Kız ayağa kalkarken Hazel e bakıp "Su topu mu?" dedi gülerek. "Elbette su topundan çıkmışımdır.Ayrıca en son baktığımda su perisi falan değildim.Ama bu bir rüya her şey olabilir öyle değil mi ?" Hazel kıza şaşkınlıkla bakarken Annabeth ayağa kalkan kızın kemerine taktığı hançeri fark etti.Daha iyi görebilmek için önünde duran birkaç kişiyi geçip öne çıktı. Annabeth in olduğu taraftaki hareketliliği fark eden kız da o yöne döndü. Tam o anda göz göze geldiler. Kızın insanı olduğu yere çivileyen delici bakışları Annabeth in duraksamasına neden oldu. Koyu yeşil gözleri öyle dikkatli bakıyordu ki Annabeth kızın ruhunun derinliklerini görebildiğini hissetti. Annabeth kızı daha önce görmediğine emindi ama kızın gözlerinde Annabeth i gördükten birkaç saniye sonra onu tanımış gibi bir parıltı belirdi. Annabeth kızın bakışlarının etkisinden kurtulup kemerinde sallanan hançere bakarak "Onu nereden buldun?"dedi.Kız bu soru karşısında şaşırmış gibiydi. Hançere hızlı bir bakış attı. Sonra başını tekrar kaldırıp gülümseyerek Annabeth e doğru birkaç adım attı. "Sen Annabeth olmalısın." Şimdi şaşırma sırası Annabeth teydi. "Daha önce tanışmadığımıza eminim."dedi Annabeth. Kız hala gözlerinin içine bakıyordu. Annabeth te meydan okur gibi kızın zekayla parlayan gözlerine baktı. Kız " Yer altı dünyasında oldukça popülersiniz."deyip göz kırptı. "Ayrıca melez kampında kaç tane fırtına grisi gözlere sahip sarışın kız olabilir ki ? Tahmin etmek pek zor olmadı." Annabeth in su topunun oluşmaya başlamasından beri çatık olan kaşları şaşkınlıkla yukarı kalktı. Kız az önce yer altı dünyasında mı demişti? Kız seri bir hareketle kemerindeki hançeri çıkartıp Annabeth e uzattı.Bu Annabeth in hançeriydi. Tartarus a düştüklerinde onu kaybetmişti. " Onu Cocytus ta yani Ağıt Nehrinde sürüklenirken gördüm. Bir hayalet sana ait olduğunu söyledi. İnan bana onu almaya çalışırken pek hoş şeyler yaşadığım söylenemez."dedi kız. Annabeth sadece "Teşekkür ederim."diyebilmişti.Bu hançeri bir daha görebileceğini hiç düşünmemişti. Sanki hançerle birlikte anıları da geri gelmişti. O hançerini incelerken kız konuşmaya devam etti. " Onu sana verebilmenin bir yolunu arıyordum. Anlaşılan bu rüya olayı.. bu yüzden olmalı. Bu arada hazır şu yüksek çözünürlüklü rüya devam ederken meşhur Percy Jackson la da tanışabilir miyim?" Annabeth hala şaşkınlığından kurtulamamıştı ve şaşkınlık üstüne şaşkınlık yaşamaya devam ediyordu. Neler oluyordu böyle. Annabeth " Bak bu bir rüya değil. O yüzden bize en azından kim old.."

"Evet evet tabi." diyerek sözünü kesti kız. Kız merakla Annabeth in etrafına bakınırken Annabeth in birkaç adım gerisinde duran Percy gittikçe kalabalıklaşan melez grubunun arasından sıyrılıp yanlarına geldi. Onun da yüzünde şaşkın bir ifade vardı. "Selam" dedi kıza soran gözlerle. Kız Percy yi gördüğünde gözleri ışıl ışıl parladı. Sanki uzun zamandır onu görmeyi bekliyormuş gibiydi. Dikkatlice Percy yi inceledikten sonra gülümseyerek "Tanıştığıma memnun oldum Percy Jackson" deyip elini uzattı. Percy de elini uzatırken "Bende memnun oldum.. Şey ismim ne demiştin ?" dedi gözlerini kısarak. Kız gülümsedi. "Kendimi tanımayı unuttum. Ben..."

sözü Khairon un şaşkın sesiyle bölündü."Alex".
Henüz gelmiş olmalıydı. Yüzü de sesi kadar şaşkındı. Alex Khairon un sesinin geldiği tarafa dönünce aynı şaşkınlığı o da yaşadı. "Khairon. Vay canına hayal ettiğimden bile daha çok yaşlanmışsın." . Khairon "Alex burada ne işin var?" dedi. Hala şaşkındı. Alex " Hey bende seni özledim Khairon. Sağol. Her neyse birazdan uyanmış olurum herhalde ve..."

"Alex bu bir rüya değil. Bu gerçek. Buradasın. Melez kampındasın."dedi Khairon. Alex bir an duraksamıştı ama hala inanmakta güçlük çekiyordu. " Khairon , bu bir rüya olduğu için sanırım sana saçmalamamanı söyleyebilirim. Geri dönmüş olamam. İmkansız. Ayrıca az önce bir su topundan çıktığımı söylediler. Hadi amaa."dedi hafifçe gülerek. Ama gözleri ciddileşmişti. Khairon "Alex" dedi sakince." Ölüler rüya göremez."

***

Mitosözlük

Khairon= Kampın yöneticisi, melezleri eğiten hoca,eğitmen.Ayrıca kendisi bir sentor olup bedeninin alt kısmı attır.

Leo , tanrı Hephaistos un oğlu olup vücudunun her yerinden ateş çıkartabilme gücüne sahiptir.Hephaistos zanaatkarların ve ateşin tanrısıdır.

Kalipso , bir titan olan Atlas ın kızlarından biridir.Tanrılarla olan savaşta babasının tarafını tutmak zorunda kaldığı için cezalandırılmış, yeri normal yollarla asla bulunamayan bir adaya sonsuza kadar hapsedilmiştir.

Olimpos Muhafızı (PJO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin