Bölüm 21: Kılıçtan Önce

797 50 17
                                    

ALEX

Kimsin sen?
Önceki hayatımda ve şimdiki hayatımda en sık duyduğum, olurda dünyaya tekrar gelirsem muhtemelen gelecek hayatımda da en sık duyacağım soru bu olacaktı. Belki de Alexis Winner Kimdir? adlı bir otobiyografi kitabı yazıp birkaç bin tane bastırmalıyım.

Babamın ardından yarım saattir seyrettiğim karanlık suların hipnozundan kurtulup Kyle a döndüğümde gözlerinde işte tam da bu soru vardı.
Kyle çok fazla şey duymuştu. Hikayemi artık saklayamayacağım kadar çok. Panottilerden muhafız olduğumu, tüm canavar alemi tarafından aranan bir ölüm kılıcımın olduğunu duymuştu. Az önce babamın Neptün olduğunu görmüş, Romalı olduğumu anlamıştı. Daha fazla saklamanın bir alemi yoktu. Tüm hayat hikayemi Kyle a anlatmaya o an karar verdim. İlk olarak yer yüzüne çıkarıldığımdan beri sakladığım sol kolumun üzerindeki roma kampı dövmemi gösterdim. SPQR harfleri altında Neptün ün simgesi üç dişli yaba, yabayı çevreleyen ve bir Preator olduğumu gösteren defne çelengi ve altında kampta kaldığım 7 yılı temsil eden 7 çizgi. O kumsalda, Alexis Winner efsanesini ilk ağızdan dinleyen ilk kişinin can düşmanımın oğlu olması Kaderlerin espri anlayışının bir göstergesi olmalıydı.
...
Ben Alexis Winner. Neptün ün en gurur duyduğu kızı, aynı zamanda en yürek burkan hayat hikayesine sahip evladıyım. Afrodit in düşünceleri duyabilme yeteneği ile lanetlenmiş torunuyum. Kadim dille yazılmış, sırtımın soluna yüreğimin ardına mühürlenmiş koruyucu muhafız yeminine sadık 12 Olimpos Muhafızından biriyim. Ahir zamandan bu yana Yunan söylencelerinde adı geçen, saçının telini dahi kesse öldüreceğine inanılan Ölüm Kılıcı nın sahibiyim. Kılıçtan sonra Alexis Winner isminin yerini Ölüm Meleği almış, hakkında onlarca hikaye uydurulan bir efsaneyim.

Aslında 5 yaşına kadar hayatım mükemmeldi. Ta ki sesleri duymaya başlayana kadar. Yanından bir saniye bile ayrılmak istemediğim Denizlerin Tanrısı babam, bir tanrının zihnini okumayı kaldıramayacak olan küçük beynimi korumak için yanımızdan ayrılmak zorunda kalmıştı. Babam bu lanet yüzünden kaybettiğim ilk kişiydi.
Daha sonra büyükannem sesleri sadece istediğim zaman duyabileceğim şekilde kontrol etmeyi öğretti. Hayatım bir parça da olsa normalleşti.
6 yaşında Lupa ya verildim. Kurtlar tarafından eğitildim.
7 yasında Roma kampına getirildim. Yaşıtlarım boya kalemlerini doğru tutmayı öğrenirken ben kılıç tutmayı öğrendim.
14 yaşında çıktığım bir görevde kendimi Kral Alkinous un düzenlediği bir arena dövüşünün ortasında buldum. O dövüşte Kral ın köpekleri, Aurum ve Argentum u kazandım. Kampa döndükten kısa bir süre sonra Preator ilan edildim ve köpeklerin sadakati sonsuza dek Preatorların ruhuna bağlandı. Evet Reyna ile ilk karşılaştığımda köpeklerin önümde eğilmelerinin sebebi buydu. Reyna nın ifadesiz suratı allak bullak olmuştu.
Her neyse tüm bu süre zarfında sırrımı kimseye söylemedim. İki kişi dışında. En yakın arkadaşım Jaime ve ilk aşkım Brian. Preator ilan edilmemden kısa süre sonra sırrım açığa çıktı. Brian büyükonuş ile kandırılarak sırrımı ağzından kaçırmıştı. Kampta büyük bir isyan çıktı. Romalı kardeşlerim düşünce okuyabilen bir lider istemiyordu. Çıkan kargaşada göğsümü hedeflemiş bir hançer beni korumak isteyen Jamie e saplandı. Can dostum kollarımda can verdiğinde, bana ihanet ettiğini düşündüğüm ilk aşkımı da ardımda bırakıp kalbime gömdüm. Ve bildiğim 2. evimden, Romalılardan nefret ederek ayrıldım. Bu, lanetin hayatımı ikinci kez mahvedişiydi. Aylarca dışarıda tek başıma yaşadım. Daha sonra dağlar da ustam Youta ile karşılaştım. Bana bir çok yeni yetenek kazandırdı. Hayatımın tekrar yoluna gireceğine inanmaya başlamıştım, ta ki ustam kokumu bulan dragonlar tarafından öldürülene kadar. Bu hiç hak etmediğim bir lanet yüzünden üçüncü kez sevdiğim birini kaybedişimdi. İçimde baş düşmanım Trivia ya karşı her geçen gün artan bir nefretle, tekrar yollara düştüm.
Roma Kampındaki evimden ayrılalı neredeyse bir yıl olmuştu ki Melez Kampını buldum. Yalnız başıma oradan oraya sürüklendiğim onca günden sonra orada kendimi tekrar evimde hissettim. Romalı olduğumu, Neptün ün kızı olduğumu kimseye söylemedim. Kendimi Afrodit in sıradan bir torunu olarak tanıttım. Ancak sadece Khairon kim olduğumu kısa sürede anladı. Yeni sırdaşım yeni akıl hocam oldu. Lanetim yüzünden yeni evimi de kaybetmek istemediğimden kampta sürekli kalmadım. Khairon dan yeni melezler bulma ve kampa getirme görevini istedim. Ve satirler dışında ilk koruyucu görevi alan melez oldum. Ve bir gün kamptayken Khairon a içimi kemiren intikam duygusundan bahsettim. Umutsuzca 'Ama bir tanrıçayı nasıl öldürebilirim ki?' diye söylenirken Khairon un zihninden bir anlığına saklı bir düşüncenin geçtiğini duydum. Varlığı görülmemiş, yalnızca adı dilden dile, geçmişten bugüne ulaşmış bir mit. Tanrıları bile öldürebileceğine inanılan bir silah."Ölüm Kılıcı".
O an gözlerim intikam ateşiyle parladı. Khairon düşüncelerini dinlememe kızdı ve bu fikri aklımdan çıkarmamı söyledi. Zira kılıç Arthur Pandragon un efsanevi kılıcı gibi bir kayaya saplı, bilinmez diyarlarda saklı değildi. Sanılanın aksine kılıç bulunamazdı ancak yapılabilirdi.
Günlece süren ısrarlarımdan sonra Khairon dan kılıç hakkında birkaç cümle daha çalabilmiştim.

" Efsaneye göre zamanında her tanrı için iki kılıç dövülmüş. İki farklı form için iki farklı kılıç. Yapılırken Tanrıların kanından birer damla katılmış içlerine. İlahi bronzdan yapılana Yunan formundaki kanından, imparatorluk altınından yapılana Roma formundaki kanından birer damla. Yapılan bu kılıçlara Çift Ruh Kılıçları denmiş.
Derler ki kim bu iki kılıcı bulup bir araya getirirse bir Ölüm Kılıcına sahip olur. Tabi var oldukları bile kesin olmayan bu kılıçları bulmak imkansızdır. Söylencelere göre bazıları Olimpos Dağında bazıları Dünya da çok güçlü büyülerle gizlenmiş durumda. Ebeveynleri tarafından melezlere hediye edilmiş kılıçlar da var elbet. Tıpkı senin Molis Collocabat ın gibi. Tabi bunlar sadece efsane Alexis." deyip gülümsemişti Khairon, anlattıklarının sadece hikâye olduğuna emin bir şekilde.
Oysa benim için o andan itibaren yeni bir amaç doğmuştu. İntikam için yeni bir umut. Eğer benim Molis Collocabat ımın yani Latince anlamı Dalgakıran olan imparatorluk altını kılıcımın, Yunan kanından bir ruh eşi varsa onu bulacaktım.

***

Merhaba arkadaşlar bu bölümü telefondan yazmak zorunda kaldım yazım hataları vb gibi yanlışlıklar varsa kusura bakmayın:) bayadır yazamıyordum tekrar başladım umarım yeni bölümleri beğenirsiniz :))

Olimpos Muhafızı (PJO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin