ALEX
Normal bir tavuğun bile sizi kovalaması yeterince korkunçken inanın bana mitolojik dünyanın tavuğunun sizi kovalamasını kesinlikle istemezsiniz.
Tırmanışın en zor kısmı başlarıydı. Sonrasında hem kayaların keskinliği azalmış hemde yürüyebilecekleri dar bir patika bulmuşlardı. Patika o kadar dardı ki tek sıra halinde yürüyebiliyorlardı ve tek bir hatalarında kendilerini kayalıkların dibinde bulacaklarından yavaş yavaş ilerliyorlardı. Tepeye ulaşmalarına az kalmıştı ki çok dar bir kısma geldiler. Alex "Tamam sırtlarımızı taşlara dayayıp yan yan yürüyelim. Dikkatli ol Leo."dedi. En önde Alex ortada Leo vardı. Kyle arkalarından geliyordu. Sırtları taşlara sürtünerek yan yan yürümeye başlamışlardı. Bu halde bile ayaklarının yarısı boşlukta kalıyordu. Alex geniş alana henüz ulaşmıştı ki hemen arkasında olan Leo nun ayağının altındaki kaya parçası bir anda koptu. Leo öne doğru sendeleyip aşağıya uçacakken Alex hızlı bir şekilde gömleğinin yakasından tutup onu kaldırdı ve yanına çekti. Bu arada aşağıda demir atmış olan 3.Argo dan birinin çığlığını duydular. Muhtemelen dürbünle onları izleyen Piper ın çığlığıydı. Leo "Aman tanrım."diye bağırdı ve kalbini tutarak sakinleşmek için birkaç dakika soluklandı. Leo "Hayatımı kurtardın Alex. Teşekkür ederim."dedi. Alex "Abartma. Ben olmasam Jason uçarak gelip seni tutardı yada Percy sen düşmeden aşağıda senin için bir su yatağı hazırlamış olurdu."dedi. Leo "Ama yetişemeyebilirlerdi de. Yine de.. aşağıdaki kayalara patates baskımın çıkmasını engellediğin için sağol."dedi gülümseyerek. Alex de gülümseyip " Sorun değil. Benim görevim bu unuttun mu "profesyonel koruyucu"."dedi. Ve gözü arkalarında sırıtan Kyle a takıldı. Sinirle kaşlarını çatıp "Neden sırıtıyorsun sen?"diye sordu. Kyle "Hiç sadece.. Farkında mısın bilmiyorum ama az önce 50 kiloluk bir çocuğu yakasından tutup yukarı kaldırdın."dedi. Leo "Heyy?! Ben 60 kiloyum dostum."dedi gururla. Kyle "Ciddi misin?"dedi esprili bir şaşkınlıkla. Leo ve Kyle aralarında birkaç dakika şakalaştıktan sonra Leo Alex e dönüp "Cidden Alex. Bunu nasıl yaptın?"diye sordu. Alex bir an durup sırıtmamaya çalışarak " Adrenalin patlaması yaşadım."dedi. Leo ve Kyle aynı anda küçük birer kahkaha attı. Leo "Birileri boş zamanında Twilight izlemiş."dedi. Alex "Bir ay boyunca evde nasıl vakit geçirdim sanıyorsun. Açığı kapatmam gerekiyordu."dedi. Bu arada hala tepeye doğru çıkıyorlardı. Az bir yolları kalmıştı ki Alex çocukları kontrol etmek için arkasını döndüğünde Kyle ın hala ona sırıtarak baktığını gördü "Sen hala neden gülümsüyorsun? Kes şunu. Sırıtman içimde yüzüne yumruk atma isteği uyandırıyor."dedi sert bir şekilde. Kyle Alex i tınlamayarak gülümsemeye devam etti ve " Az önce neyi fark ettim biliyor musun? Gerçekten bir vampir olabilirsin. Soğuk, katı ve vahşi. Ayrıca hızlı ve güçlü olduğunu da biliyoruz. Yoksa az önceki gizli bir itiraf mıydı?"dedi. Alex umursamaz bir şekilde "Kapa çeneni."dedi. İçinden hee vampirim ayrıca Edward Cullen gibi zihinde okuyabiliyordum. Bunu bilerek mi yapıyor bu salak diye söylendi. Kyle birkaç saniye susup tekrar konuşmaya başladı "Ama sanırım bir kategoriye uymuyorsun. Vampirlerin bembeyaz tenli ve nefes kesici güzellikte veya yakışıklılıkta olmaları gerekiyor, değil mi?". Alex bir an durup yüzünü ona döndü. En önde olduğu için Leo ve o da durmak zorunda kalmıştı. Leo Alex in sinirlendiğini anlamıştı ve yüzünde endişeli bir ifade ile uçurumdan aşağıya baktı. Bu yükseklikteyken kavga etmelerini istemediği belliydi. Alex "Hiç gerçek bir vampir gördün mü lejyoner? Karanlık, çıkmaz bir sokakta hiç onlardan biriyle karşılaştın mı? Belli ki karşılaşmamışsın. Bundan önceki hayatımda birbirinden beter yüzlerce canavar gördüm. Ama bir daha asla karşılaşmak istemeyeceğim yaratıklar listesinin başında vampirler var. Ayrıca inan bana televizyondakiler kadar güzel ve yakışıklı değiller. Hayvan kanı içtikleri falan da yok."dedi ve sustu, onları hatırlamak istemiyordu."Şimdi kapa çeneni."diye tamamladı. Adanın yüzeyine çıkana kadar hiçbiri konuşmadı. Adanın yüzeyi tamamıyla ormanla kaplıydı. Yavaş yavaş ve tetikte iç taraflara doğru ilerlemeye başladılar. Kyle "Belki de ayrıl.." sözü Alex in aniden durmasıyla yarıda kaldı. Alex "Şey sanırım.. aradığımız kuşlar bunlar olmalı."dedi parmağıyla az ilerideki ağaçların arasındaki devasa kuş yuvalarını göstererek. Hepsi kendini en yakınındaki ağacın arkasına atarak gizlendi. Hızlı ama sessizce ağaçtan ağaca geçerek kuşlara yaklaşmaya başladılar. Kuşların onları fark edemeyecekleri kadar yakına yaklaştıklarında Leo korkuyla "Nasıl kuş bunlar be?!"diye sordu. Alex " Stymphalia kuşları. Ve ımm.. bilginiz olsun diye söylüyorum bu kuşlar insan eti yiyorlar."dedi. Stymphalia kuşları tavuk büyüklüğünde, tunçtan gagaları ve pirinçten, büyük pençeleri olan çirkin yaratıklardı. En kötü kısımları ise tüyleriydi. Her biri keskin metalden olan tüyleri, ağaçların yaprakları arasından geçebilen az miktardaki güneş ışığının altında keskinliklerini belli edercesine parlıyordu. Bu kuşların onlarca usturanın birleşmesiyle oluşmuş gibi duran kanatlarla nasıl uçtukları ayrı bir merak konusuydu.Alex "Pekala."dedi. " A planını uyguluyoruz. Şu yere inmiş olanı görüyor musunuz? Bize en yakın olan, diğerlerinden ayrılmış olan. Hedefimiz o. Potter görünmezlik pelerinini giysen iyi olur. Leo ve ben hafifçe ıslık falan çalarak onu yanımıza çekmeye çalışıcaz. Tabi diğer kuşların bizi fark etmemesi çok önemli."dedi. Kyle tereddütle bir an duraksayınca Alex "Ne var?"dedi bıkkın bir sesle. Kyle "Şunun tüylerine bak. Usturaya benziyorlar. Görünmez olsam bile fark ettirmeden birini nasıl kopartıcam. Hafifçe kopmayacağından eminim."dedi. Alex "Denemeden bilemezsin. Dur biraz yoksa korkuyor musun Potter?"dedi. Kyle yüzünü buruşturup "Draco Malfoy gibi konuşmayı keser misin? Ayrıca insan yiyen, zırh giymiş tavuklar mı? Lütfen neden korkayım ki, sıradan şeyler işte."dedi ve yüzünde çoğu kızın hayran kalacağı bir gülümsemeyle görüntüsü bulandı ve bir anda ortadan kayboldu. Alex gözlerini devirip "Artist" diye fısıldarken Leo da "Tanrım bu çok havalı" diye fısıldadı. Alex o an garip bir şey fark etti. Kyle görünmezdi ama Alex onun zihninin yoğunluğunu hissedebiliyordu. Bu şekilde onu göremese de nerede olduğunu anlayabiliyordu. Alex içinden umarım şu zihin okuma laneti geri gelmiyordur diye düşündü. Leo ve Alex çalıların arkasına gizlenip ıslık çalmaya başladılar. Kuş anında sesi duymuş garip garip onların bulunduğu tarafa bakıyordu. Alex kuşun yanlarına gelmeyeceğini anladı ve hafifçe çalıları salladı. Kuş garip bir ses çıkartıp hızlı adımlarla onlara doğru gelmeye başladı. Leo "Ne yapıyorsun?"dedi korkuyla. Alex "Dikkat çekiyorum. Sessiz ol."dedi omzunda beliren ok kılıfından bir ok alıp yayına yerleştirirken. Alex in o an çekindiği tek şey kuşun çığlık falan atıp arkadaşlarını da yanına çağırmasıydı. Ama korktuğu olmadı. Kuş çalıların önüne gelip durdu. Harbiden tavuğa benziyordu. Kafasını bir o yana bir bu yana oynatarak şaşkın şaşkın bakıyordu. Alex, Kyle ın kuşa yaklaştığını hissetti. Yayı iyice gerip nefesini tuttu. Kuş bir anda gözlerini pörtletip kanatlarını çırpmaya ve bağırmaya başladı. Alex anında oku kuşa fırlattı ancak çok geçti. Diğer kuşlar sesi duymuştu. Uzaklardan garip kuş çığlıkları gelirken Alex çalıların ardından çıkıp Kyle a baktı. Kyle eski haline dönmüştü ve eli kanlar içindeydi. Tüy tahminlerinden daha keskin ve koparılması da bir o kadar daha zor çıkmıştı. Kyle "Üzgünüm. Ama o tüylerin kopacağını hiç sanmıyorum."dedi. Alex askılı bluzunun üzerine giydiği gömleğin sağ kolunu çıkartıp hançeriyle kesti ve dik dik Kyle a bakarak elini sardı. Kyle "Teş..."diye söze başlamıştı ki Alex sözünü kesip "Acele etmeliyiz. Diğerleri başımıza üşüşmeden..."dedi ve 6-7 tane kuş ağaçların arasından fırladı. Leo kendini tekrar çalıların arkasına atarken Kyle da anında görünmez oldu. Alex en öndeki kuşa bir ok fırlattı. Kuş altın renkli bir toza dönüşürken arkadan gelenler garip bir savaş nidası atarak havalandı. Kuşlar en fazla 1-1,5 metre yukarıya çıkabiliyorlardı. Alex yayına başka bir ok yerleştirirken kuşlardan biri kanadını Alex e doğru sert bir şekilde savurdu. Kanattan kopan iki keskin tüy ok gibi fırladı. Alex anlık bir şaşkınlıktan sonra kendini yere atacaktı ki Kyle kalkanıyla birlikte Alex in önünde belirdi. Keskin tüyler kalkandan sekip ağaçlara saplanırken Alex büyük bir şaşkınlıkla Kyle a baktı. Birden ortaya çıkmasına değil, onu korumasına şaşırmıştı. Bu pek Alex in alışkın olduğu bir şey değildi. Kyle o muhteşem gülümsemesiyle "O kadar şaşırma. Hayat kurtarmak bir tek senin görevin değil. Birbirimizin arkasını kollamalıyız değil mi?"dedi. Alex kendine gelip kaşlarını çattı "Ne yaptığını sanıyorsun? Kendi başımın çaresine bakabilirim,tamam mı? Bir daha bunu asla yapma!"dedi.Kyle "Tamaaam. Sakin ol. Teşekkür etmen yeterli."dedi kendini beğenmiş bir tavırla. Alex " Ben teşekkür etmeye alışık değilim canım. Ayrıca seni ilk gördüğümde öldürmediğim için sen bana teşekkür etmelisin. Ödeştik say." Kyle gözlerini devirdi. Leo araya girerek "Çocuklaaar."dedi endişeli bir sesle. Alex ve Kyle, Leo nun baktığı yere dönünce 3-5 tane daha kuşun geldiğini gördüler. Alex "Leo yu çalıların arkasından al ve şurada ki ağacın arkasına geçin. B planına geçiyoruz."dedi Kyle a. Kyle "İyide sen..."demeye kalmadan Alex kendini en yakın ağaca doğru attı ve yerde bir kez takla atıp ağacın arkasına geçti. Hemen ardından üç tane tüy ağacın gövdesine saplandı.
Bu böyle olmayacak diye düşündü Alex. Öldürdükleri her kuş anında toza dönüşüyordu. Bu gidişle bir tüy bile alamadan bütün kuşlar ölecekti yada onlardan biri yaralanacaktı. Kyle kuşlara bıçak fırlatıyor -ki isabet konusunda oldukça yetenekliydi- Leo da ateş topları fırlatıyordu. Ateş topları... Alex bir anda "DURUN!!"diye bağırdı. Aklına bir fikir gelmişti. Çocuklar şaşkınlıkla ona bakınca "C planı. Artık neyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Bu duruma göre yeni bir plan yapmak için 3. Argo ya geri dönmeliyiz."dedi. Leo " İyi de bu ağaçların arkasından çıktığımız anda bizi şişlerler. Nasıl geri çekilicez?"diye sordu. Alex gülümseyip "O iş sende Leo. Umarım üzerindekiler yanmayan kıyafetlerindendir."dedi. Leo "NE?! NASIL?!"dedi. Alex "Fenix."dedi "Fenix kuşu tüm kuşların hükümdarı sayılır. Ve bil bakalım isminin anlamı ne? Fenix, ateşten doğan, ateş saçan demek. Tıpkı senin gibi." Leo "Yani? Kuşa benzeyen bir halim mi var?"diye sordu. Alex " Yeterince ışık saçarsan neye benzediğinin bir önemi kalmaz. Onlardan daha büyüksün bir de üzerlerine doğru gidersen korkup kaçacaklardır. Alevlen yeter dostum. En azından gemiye geri dönebilecek kadar zaman kazanırız."dedi. Leo endişeyle "Peki ya işe yaramazsa. Beni süzgeç gibi delik deşik ederler."dedi. Alex "Yarayacak. Bana güven Leo. Ayrıca Casper la seni koruruz."dedi yumuşak bir ses tonuyla. Leo bir an durup Alex in tam gözlerinin içine baktı ve "Tamam."dedi gülümseyerek.
"Pekala. Hazırım."dedi Leo. Alex "3 deyince ağacın arkasından çıkacaksın. Unutma tüm vücudun yanmalı."dedi. Leo tamam anlamında kafasını salladı ve birden alev topuna dönüştü. Kyle hayranlıkla "Aman Tanrım."dedi. Leo "Bizde de bir iki numara var Casper."dedi. Kyle "Yapma Leo sende mi?"diye sitem etti. Leo gülümseyip daha çok yanmaya başladı ve Alex 1,2,3 der demez ağacın ardından çıktı. Yere inen kuşlar Leo yu görünce bir an şaşırıp birkaç adım geriledi. Ama daha sonra meraklanmış olacaklar ki tekrar Leo ya yaklaşmaya başladılar. Leo korkuyla geriye bir adım atınca tetikte duran Alex arkadan "Hayır Leo. Geri çekilemezsin. Sen onların hükümdarısın unutma. Korkamazsın."diye seslendi. Leo cesaretlenip daha çok alevlendi ve kuşlara doğru yürümeye başladı. Kuşlar geri çekiliyordu ancak kaçmıyorlardı. Bunun üzerine Leo korkunç bir çığlık atıp üzerlerine doğru koşmaya başladı. Alex bu görüntüyü hayatı boyunca unutmayacaktı. Zaten son anda cebinde taşıdığı minik fotoğraf makinesiyle güzel bir kare çekebilmişti, istese de unutamazdı. Tavuk tipli Stymphalia kuşları şaşkın gözlerini pörtletip öyle bir hızla kaçmışlardı ki Alex yerlere yatıp gülme krizine girmemek için kendini zor tutuyordu.
Ormandan çıkıp yamacın kenarına geldiklerinde Leo ve Kyle hala olayı konuşup gülüyorlardı. Alex cebinden altın anahtarlığını çıkardı. Kyle "Ee aşağı nasıl incez."diye sorunca anahtarlığın düğmesine bastı. Son model motoru yanlarında belirmişti. Kyle "Vay. Güzel alet."dedi hayranlıkla. Leo "İnanmıyorum. Motorun uçabildiğini söyleme."dedi. Alex yarım ağızla gülümseyip ağzını açmıştı ki ağaçlarda bir hareketlilik gördü. Bir kuş onları takip etmişti. Kuş kanadını Kyle a doğru savurup 2 tane tüy fırlatırken Alex hızla Kyle ın belindeki bıçaklardan birini kaptı ve Kyle ı yana doğru itti. Her şey ağır çekimde oluyormuş gibiydi. İki tüy Kyle ı ıskalayıp uçurumdan aşağı düşerken Alex elindeki bıçağı kuşa fırlattı. Tam gözüne giren bıçak kuşu toza çevirdi. Yere düşen Kyle "Lanet olsun."dedi şok içinde Alex e bakarak. Alex bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki acı dolu bir kız çığlığı yeri göğü inletti.
***
Selam:))) umarım bu bölümü bir önceki bölüme göre daha çok beğenirsiniz;))) yorumları bekliyorum korkmayın yorup yapıp oy verenleri yemiyorum ama diğerleri için aynı garantiyi veremem >:( şaka iyi okumalarrrrr :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos Muhafızı (PJO)
AdventureTAMAMLANDI.✔ Wattpad'deki en iyi pjo kurgusu. "Efsaneye göre zamanında her tanrı için iki kılıç dövülmüş. İki farklı form için iki farklı kılıç. Yapılırken Tanrıların kanından birer damla katılmış içlerine. İlahi bronzdan yapılana Yunan formundaki k...