Bölüm 27: Mesaj

752 50 6
                                    

PERCY

Percy avuçlarını buz gibi suyla doldurup yüzüne çarptı. Sonra kafasını kaldırıp lavabonun üstüne asılmış küçük aynadan kendisine baktı. Su her zaman Percy e iyi gelirdi ancak şu an ki tipine bakılırsa bu sefer pek de faydası olmuyordu. Berbat görünüyordu. Sanki üç gündür uyumamış gibiydi. Eh yani tamda görünmesi gerektiği gibi görünüyordu. Alexis şişedeki sıvıyı içeli üç gün olmuştu. Ölmemişti ancak uyanmamıştı da. Percy üç gündür Alex in başından ayrılmamış, endişe dolu düşüncelerle içten içe kendini yiyip bitirmişti. Zihni sürekli Alex in bitkisel hayata girdiği, arafa düştüğü, ruhunun Tartarus tarafından alıkonulduğu, bu çılgın melez hayatından bıkıp ölüm uykusuna yattığı gibi düşüncelerle dolup taşıyordu. Percy, Alex in başında bekledikçe ve Alex uyanmadıkça Percy nin felaket teorileri şiddetlenerek artıyordu.
Kyle, Alex in hikayesini herkese anlatmıştı. O anlatırken herkes hikayeyi şaşkınlıkla, hayranlıkla ve yüreklerinde oluşan bir buruklukla dinlemişti. O anlatırken Percy ilk defa Alex i kaybetmek istemediğini yüreğinde hissetmişti. O gece başında nöbet tutarken kulağına eğilip onun için yaptığı her şey için minnettar olduğunu fısıldamıştı.
Percy ıslak yüzünü havluya silerken kısa süreli bir bitkisel hayatın ona da iyi gelebileceği düşündü. Percy ufak bir işi halletmek için klozete yöneldi ve kapağı kaldırmasıyla çığlığı basması, geri atılıp ayağının kaymasıyla yere yapışması bir oldu. "Kıvırcık?!!"
Kıvırcığın buğulu bir hologramı klozetten çıkmıştı. "Hey Perc, naber? Mesajı gönderirken sana çabuk ulaşsın diye İrise bir paket m&m çikolatasını rüşvet olarak verdim. Acil duyman gereken bir şey var adamım."
Percy toparlanıp ayağa kalktı "Tanrım! Mesaj klozetten çıktığına göre belli ki İris acil mesajlar konusunda oldukça hassas. Rüşvetin işe yaramış dostum. Mesaj otuz saniye sonra gelseydi olacakları hayal etmek istemiyorum." diye söylendi. Kıvırcığın mesajı devam etti " Dinle, birkaç gün önce eski topraklarda yaşayan bazı satir arkadaşlarımdan mesajlar almaya başladım. Başta önemsememiştim ama sonra... Duymaya hazır mısın? Vampirler dostum, bildiğimiz sivri dişli kan içen ucubeler. Biliyorsun Tartarus dünyaya ancak insan boyutlarında bir formda gelebilir. Belki standart insan ölçülerinden biraz daha büyük olabilir ama her neyse konumuz bu değil. Demem o ki fazladan saldırı gücü adına yanına vampirleri seçmiş. Vampirlerden bir ordu topluyor dostum. Dünyada uyku halinde olan vampirleri uyandırıyormuş. Duyduğuma göre iki düzine kadar yarasa kılıklı tip Girit civarındaki terkedilmiş Sapinalonga adlı ada da toplanmış. Tartarus un oradan yüzeye çıkması muhtemel. Mesajın süresi dolmak üzere Perc. Son olarak Nico oraya geliyor. Bu görevde haddinden fazla ölü olduğunu söyledi. Belki de bu mesaj sana ulaşmadan Nico yanınıza gelmiş olur. Dikkatli ol Percy. Yanına birkaç kilo sarımsak almanı tavsiye ederim. Biliyorsun vampire dönüşsen bile en yakın arkadaşı..."
mesaj süresi doldu.
Percy bir süre klozete bakmaya devam etti. Vampirler... Harika! Tartarus ta karşılaştığı daha doğrusu görüpte yakalanmamak için kırk takla atıp saklandığı vampirleri düşündü. Doğrusu karşılaşmak istediği son canavarlardı.
Kaya gibi sert derileri ve The Flash tarzı hızları varken onlarla nasıl mücadele edebilirlerdi ki? Zaten sıkkın olan canı bir kat daha sıkılmıştı. Havlusunu omzuna atıp koridora çıktı. Alex in odasının önünden geçerken durumunda bir değişiklik var mı diye göz atmak için durdu. Kapıyı hızla ittirmişti ki birinin "Ahh!!" diye bağırmasıyla irkildi. "Nico?!" dedi Percy şaşkınlıkla. Nico burnunu tutarak sinirle Percy e baktı "Tanrım!! Senin derdin ne? Kapıları biraz daha yavaş açamaz mısın?" dedi. Percy endişeyle "Afedersin dostum. Kapının arkasında ne işin var?" dedi. Nico gözlerini devirip "Odadan çıkmak üzereydim. Alexis in durumuna bakmak istemiştim." dedi. Percy "Yeni mi geldin? Kıvırcığın mesajını az önce aldım." dedi. Nico " Evet. Konuşmamız gereken şeyler var. Tabi önce şu başımda dönüp duran yıldızların geçmesi lazım."dedi sinirle.

Herkes mutfakta toplanmış, masanın başında Nico nun anlattıklarını hazmetmeye çalışıyordu. Frank endişeyle yüzünü buruşturup " İyi ama vampirlerle nasıl savaşacağız?"dedi. Nico "Dinleyin. Khairon la vampirleri öğrenir öğrenmez eskiden kahramanların vampirlerle nasıl savaştığını araştırmaya başladık. Ve sonunda bulduğumuz en iyi sonuç kendimizi vampire dönüştürmeden asla onlar kadar hızlı olamayacağımız oldu. Biz hızlanamayız ancak onları yavaşlatabiliriz." dedi heyecanla. "Nasıl?" diye sordu Jason. Nico " Dünyada yaşayan(!) vampir sayısının fazla olduğu eski zamanlarda tanrı Hypnos mücadelede kahramanlara yardımcı olması için bir toz yaratmış. Bu tozu vampirin üstüne püskürttüğünde vampir on dakika boyunca bir insan kadar yavaşlarmış. İşte ilk olarak bulmamız gereken şey bu toz. Şanslıyız ki mitolojik tarih açısından önemli bir adadayız ve bu adada tozu kimde bulabileceğimizi biliyorum."dedi. Annabeth " Tamam onları yavaşlattık diyelim. Peki onları nasıl öldüreceğiz? Derilerinin bir kaya kadar sert olduğunu duydum."dedi. Nico parmağını şıklatıp Annabeth i gösterdi ve " İşte çözmemiz gereken ikinci sorun da vampirleri nasıl yok edeceğimizdi. Ve onunda bir yolunu bulduk. Normal silahlarla onları yaralayamayız. Ancak Styx nehrinin suyuyla yıkanmış silahlar vampirlerin derisini delebilir."dedi. Leo yüzünü buruşturup "Yeraltı dünyasına inmeyeceğiz değil mi?" diye sordu. Nico "Aslına bakarsan evet ineceğiz. Adada yeraltı dünyasına açılan bir giriş var. Bir grup girip silahlarımız için nehir suyu getirmeli." dedi. Piper "Pekala anlaşılan gruplara ayrılmalıyız. Bir grup Alex in kılıcını, bir grup yavaşlatma tozunu ve bir grupta nehir suyunu bulmaya gitmeli." dedi. Percy " Kılıç olayı zaten bende. Hekate, Alex in sakladığı bir şeyi bulmak kolay olmayacaktır dedi yani yanıma strateji ve bilgelik tanrıçasının kızını alsam iyi olur."dedi Annabeth e göz kırparak. Annabeth gülümseyip " Leo da bizimle gelse iyi olur. Kılıcı bulmada yeteneklerine ihtiyacımız olacak gibi hissediyorum."dedi. Leo da gülümseyip başıyla onayladı. Hazel " Nico ve benim yeraltı dünyasına inmemiz daha kolay olacaktır. Sonuçta Hades in çocuklarıyız değil mi? Frank da bizimle gelir, yeraltı dünyasına inip Styx suyunu getiririz."dedi. Jason " Öyleyse tozu bulma görevi de ben, Piper ve Kyle da."dedi. Kyle düşünceli bir tavırla "Peki ya Alex?" dedi. Koç Hedge " Ben buradayken ona hiçbir şey olmaz Casper çocuk."dedi göğüsünü kabartarak. Percy derin bir nefes alıp ayağa kalktı " Pekala sanırım görevleri paylaştık."dedi.
"Hadi başlayalım."
                              ***

Olimpos Muhafızı (PJO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin