Bölüm 34: Son

1K 57 51
                                    

Son bölüme geçmeden önce bana şimdiye kadar destek olan, vote ve yorumlarda bulunan, bazen aylarca atmadığım yeni bölümü sabırla bekleyen bütün okuyucularıma teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum :* Bu benim ilk uzun hikayemdi. Bana inanılmaz tecrübe kazandıran ve gerçekten çok emek verdiğim ilk göz ağrım. Kendi adıma söyleyebilirim ki ben bu hikayeyi çok sevdim. Daha önce hiç ithafta bulunmadım umarım doğru yaparım :D Bu bölümü neredeyse her bölüme yorum yaparak beni yazmaya devam etmem için teşvik eden Real_Cupid seda_sngr @Queen_Of_Dream ve Zeynep_cvdv e ithaf etmek istiyorum.
Keyifli okumalar ;)

PERCY

Çılgın bir melez hayatı, kehanetler, savaşlar, kiklop bir kardeş, ölüler diyarından gelen bir abla, kaybolmak, preator olarak bulunmak, Tartarusa düşmek, Tartarusla savaşmak... Yaşadığım onca şeyden sonra artık beni hiçbir şey şaşırtamaz sanıyordum. Her zaman ki gibi yine yanılmıştım.

Dönüş yolunda ilk roma kampına uğradık. Kampa adım atar atmaz romalı lejyonerlerden kalabalık bir grup bizi büyük bir coşkuyla karşıladı. Reyna her zamanki asilliği ve gücüyle kalabalığı yarıp yanımıza geldi ve bizi selamladı. Başta, gözlerinde her zaman bir ciddiyet taşıyan Reyna nın daha yumuşak ve mutlu bakışlarını anlamlandıramamıştım. Her halde Tartarus u yenmemize aşırı sevindi falan diye düşünürken Reyna nın sağında duran kızıl saçlı ve neredeyse kırmızıya çalan gözleriyle bana bakan çocukla göz göze geldik. Bu tip gözüme aşina geliyordu ancak daha önce nerede gördüğümü hatırlayamamıştım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Reyna bizi selamladıktan sonra gözlerimi diktiğim oğlan konuştu "Merhaba Percy Jackson."
"Şey... Merhaba?" dedim sorgulayan bir tonla. Çocuk anlayışla gülümseyerek " Hatırlamaman normal. En azından bu şekilde. Ben Lance. Yüzbaşı Lance."dedi. Birkaç saniye bu isim bana bir şey ifade etmedi sonra zihnimde bir ampul yandı ve ağzım beş karış açıldı. Bu sırada Piper da "İyi de sen..." dedi şaşkınca. Lance "Evet, deniz adamıydım. Şey aslında benim içinde oldukça yeni bir durum." dedi ayaklarına kısa bir bakış attıp gülümseyerek.
Lance haftalar önce açık denizde karşılaşıp tanıştığımız, Thesolik... aman adı her neyse işte lanetli kolyeye sahip prensesi kurtarmak için yardım ettiğimiz balıkadamlardan biriydi. Ona yardımımız karşılığında bize istediğimiz herhangi bir konuda yardım teklif etmiş Jason da Roma kampına dadanan su basiliksleri sorununu çözmesini rica etmişti.
Leo " İyi de nasıl? Kaçık prenses ancak bir insan tarafından verilen gerçek aşkın öpücüğüyle..."derken Lance gülümseyip "Evet. Bir balıkadam yalnızca gerçek aşk öpücüğüyle gerçek bir insana dönüşebilir. Yani neredeyse imkansız. Beni buraya göndererek imkansızlığımı mümkün kılmama yardımcı olduğunuz için size minnettarım." dedi ve aniden yanında duran Reyna nın elini tuttu." Bütün grup ağzımız beş karış açılırken Reyna utanıp gözlerini Lance den kaçırdı ve bizim şoka girmiş halimize hafifçe gülümseyerek "Kesin şunu. Bu durumu daha da garipleştirmeyin lütfen." dedi. İlk şoku atlatıp her kafadan bir ses gelmeye başlayınca gülüşerek Roma kampının merkezine doğru ilerlemeye başladık. Reyna mutluydu ve onu bu şekilde görmek hepimizi mutlu etmişti.

ALEXİS

"Her fırsatta canımı yakmaya çalıştığın dönemi atlattık sanıyordum."dedi Kyle. Kaşlarımı çatıp "Ne?" diye sordum anlamayarak. Birleşmiş ellerimizi kaldırarak "Biraz daha sıkarsan parmaklarım kırılacak da."dedi. " Afedersin."dedim elimi gevşeterek "Biraz gerginim de."
"Sakin ol Alexis. Sally nin seni sevmemesi için hiçbir neden yok." dedi Kyle içimi rahatlatmaya çalışarak. Melez kampındaki kutlama için Annabeth ve Percy i annesi Sally nin evinden almaya gelmiştik. Sally ve Paul evlenmiş ve deniz kenarı müstakil bir eve taşınmışlardı. " Sevmemesi için bir neden var Kyle. Ben onun üvey kızı gibi bir şeyim. Bu. Garip."
dedim. Kyle beni kapıya doğru çekiştirirken "Sally, Percy için yaptıklarını biliyor Alexis. İnan bana seni sevmemesi için hiçbir neden yok. Hadi. Korktuğun gibi olmayacağından eminim." Sonunda kapıya vardığımızda Kyle beklemeden zili çaldı. Percy nin pis bakışlarına maruz kalmamak için Kyle ın elini bırakırken gergince kapının açılmasını bekledim. Tanrıya şükür kapıyı Annabeth açmıştı. Onunla sarılırken Percy, arkasından da annesi Sally ve Paul yanımıza geldi. Percy e sarıldıktan sonra çekinerek "Merhaba." dedim ikisine de. Sally sıcacık bir gülümsemeyle beni karşılarken "Hoşgeldin tatlım." diyerek sıkıca sarıldı. Bu durum beni aşırı mutlu ederken duyduğum sesle kendimi çekip şaşkınca gülümsedim "Şey ben bilmiyordum. Tebrik ederim." dedim. Diğerleri şaşırmıştı. Sally de şaşkın bir gülümsemeyle bakınca parmağımla karnını işaret ettim " Orada minik bir kalp atışı var. Bilmiyor muydunuz?"diye sordum. Annabeth "Sally?" diyerek küçük bir çığlık atınca Percy jetonu yeni düşmüş gibi "Anne?" dedi ve fal taşı gözleri, yere düşmüş çenesiyle donup kaldı. Sally gülümseyerek kolunu yanında duran Paul a doladı " Aslında bizde yeni öğrendik sayılır. Bir kardeşin daha olacak Percy." dedi.
"Olamaz, ben çok özür dilerim. Sürprizi mahvettim." dedim mahcubiyetle. İnsanların kan akışını dinlemeyi acilen bırakmalıydım. Büyük pot kırmıştım. Sally anlayışla gülümsedi "Sorun değil hayatım. Zaten siz yola çıkmadan önce söyleyecektik. İnan böylesi daha şaşırtıcı oldu." dedi. Annabeth "Yosun kafa." diyerek Percy nin karnına dirseğini hafifçe geçirmesiyle Percy girdiği şoktan çıkıp annesine sarıldı. "Kızdın mı?" diye sordu Sally oğluna. "Saçmalama." dedi Percy burnunu çekerken. Duygulanmış, gözleri hafifçe dolmuştu "Kardeşim olacak." dedi hala idrak etmeye çalışır gibi. Sally de duygulanmıştı "Evet, minik bir kız." dedi. Percy kendini geri çekip şaşkınca annesine baktı. Paul araya girip "İsmini sen koyarsın diye düşündük Percy. Aklında bir isim var mı?" diye sordu. Percy birkaç saniye düşünüp gülümseyerek başını bana çevirdi "Minik Zoe. Ne dersin Alexis?"
...

Olimpos Muhafızı (PJO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin