Mo Qiu yaklaşık dört ay sonra iyileşebilmişti. İyileştikten sonra yaptığı ilk şey ise, Luo Jianqing'i kovalayarak onu dövmekti. Ancak bu sefer Luo Jianqing kazanmadı, Mo Qiu kırbacını tam karşısındaki kişinin yüzüne çarpmak üzereyken durdurdu.
Güldü ve kırbacın sapını Luo Jianqing'in çenesine dokundurarak konuştu,
"Ah, böyle bir güzelliğin yüzünde iz bırakmayı nasıl düşünebildim!"
Mo Qiu'nun bir anlık boşluğunu yakalayan Luo Jianqing, kılıcının kınıyla onun karnına vurdu.
Mo Qiu, "Sen!"
Luo Jianqing, "Kültivatör Mo, lütfen kendine gel."
Luo Jianqing konuşurken, kaşlarının arasındaki kırmızı nokta parıldadı.
Yaklaşık yarım yıl sonra başka bir şiddetli astral rüzgarla karşılaştılar. Tekrar karşılaşacaklarını beklemeyen ikili, suda boğulan fareler gibi yine yerin altındaki mağaraya saklandı. Bu kez dünya seviyesi cennet-iblis devasa oluşumunun kontrolünü ele geçiren Mo Qiu idi. Onu son derece yetenekli bir şekilde kontrol etti ve Luo' nun takdirini kazandı.
Tüneldeyken Mo Qiu, "Liu Yan vadisinin girişi birkaç ay önce açılmıştı ama biz çıkamadık. Mo klanı öldüğümü düşünebilir. Tai Hua Dağı'nda seni bekleyen var mı? Geri dönmediğin için o kişi endişeli olmalı.'' dedi.
Beyazlar içindeki siluet aniden Luo Jianqing'in zihninde belirdi, kafasını eğdi ve kalbinde hafif bir ağrı hissetti. Bir süre sonra konuştu, "Kimse beklemiyor. Ama hayat lambam Tai Hua Dağı'na yerleştirildi, hala hayatta olduğumu biliyorlar.''
Luo Jianqing'in hayal kırıklığına uğramış yüzünü gören Mo Qiu, sessizce dudaklarını büzdü.
Vadide mevsimler yoktu, zaman geçmiyordu.
Altı ayda bir astral rüzgar esiyordu. Luo Jianqing ve Mo Qiu bunun için hazırlıklıydı ve her seferinde yerin altındaki mağaraya saklanıyorlardı.
Vadide iki yıldır mahsur kalmış olan Luo Jianqing, Kan Ruhu meyvelerindeki ruhani güç sayesinde geç aşama Altın Öz seviyesine ulaşmıştı. Mo Qiu soğuk bir gülümsemeyle, "Tebrikler." dedi.
Luo Jianqing iyi bir ruh hali içindeydi ve sözlerindeki ironiyi görmezden geldi.
Zaman bir şekilde geçiyordu. Luo Jianqing, Yanan Nehir'e her gün biraz daha yaklaşıp onun baskısı altında kendini geliştirmeyi istemişti. Ama her seferinde başarısız olup geri dönüyordu. Garip bir şekilde Alev Canavarları, can sıkıntısı içinde Yanan Nehir'in kıyısında dolaşan Mo Qiu'ya hiç saldırmıyorlardı.
"Mo Qiu, sen neden hiç saldırıya uğramıyorsun?"
Mo Qiu ciddi bir şekilde, "Benim seviyem, aptal cennet seviyesi Ateş Yüce İblis'ten çok daha yüksek. Hayattayken onu öldürebilirdim, ama çoktan ölmüştü. Karşımdayken onun seviyesinden nasıl söz edersin?"
Luo diyecek söz bulamamıştı, "Kendinle övünmeyi bırakırsan ölür müsün, Kültivatör Mo?"
Mo Qiu ona küçümseyen gözlerle baktı ama cevap vermedi.
Vadideyken Luo Jianqing, Dokuz İlahi Ele Geçirme Kaydı'nı çalışmaya odaklanmıştı. Kültivasyonunun hızla artmasının Yanan Nehir sayesinde olup olmadığını merak etti. Vücudu, Kan Ruhu meyvelerindeki ruhani gücü büyük ölçüde emen kuru bir sünger gibiydi.
Üçüncü yılda Luo Jianqing, Yeni Doğan Ruh seviyesine ulaştı!
Xuan Lingzi'nin rekorunu kırmıştı. Ancak Luo Jianqing o kadar da mutlu değildi. Yanan Nehir'e sessizce bakarken, Mo Qiu gülümseyerek konuştu, "40 yıldan daha kısa bir sürede Yeni Doğan Ruh seviyesine ulaştın ve bu harika. Aferin sana. Luo Jianqing, Kan Ruhu meyvelerim faydalı mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Villain Has Something to Say [Türkçe Çeviri]
FantasyDünyanın bir numaralı sektinde baş öğrenci olan Luo Jiaqing parlak bir itibara sahipti. Erkek ve kız kardeşlerinin en çok saygı duyduğu kişiydi; kültivasyon dünyasındaki bir numaralı kültivatörün en sonuncu öğrencisi Luo Jianqing, öğretmeninin öğret...