Bölüm 1

1.4K 139 54
                                    


Kara bulutlar, sanki yoğun bir mürekkep bulaşıyormuş gibi ufukta yuvarlandı. Gök gürültüsü ve şimşek, gümüş yılanlar gibi kurşun benzeri bulutlar arasından  yeryüzüne düşüyordu. Ufak bir rüzgar bile olmayan donmuş atmosferin sessizliği, hareketsiz bir dereye benziyordu.

Çuvaldan yapılmış kıyafetlerle onlarca genç, dağın tepesindeki dik, kayalıklı yolda yürüyordu. Kafaları önlerine eğik şekilde aceleyle yürüyorlar, sanki arkalarında tehlikeli bir şey pusuya yatmış gibi başlarını bir kez çevirmeye bile cesaret edemiyorlardı.

"Acele et! Neredeyse zamanı geldi!"

"Sadece yarım saat kaldı."

Bu gibi sesler kafilenin her yerinden duyuluyordu. Bu küçük çocuklar o kadar endişeliydi ki yüzleri terle kaplanmıştı. Hızlarını sürekli artırdılar, dağ yolunu bir an önce geçmek istiyorlardı ancak yol o kadar uzundu ki, yürümeyi hiç bırakamayacaklar gibiydi ve görünürde de bir sonu yoktu.

Dağların arasında yarılan ve bu çocukların geçmesine izin veren dar bir yol hariç, etraflarındaki dağlar bulutlara kadar uzanıyordu. Çok geçmeden, birçok genç kızın bedeni zorlanmaya dayanamayarak yere yığıldı. Fakat daha da fazla sayıda insan dişlerini sıktı ve büyük çabalarla ilerledi.

"Honglonglong-"

Kocaman bir yıldırım, dağ yolundaki kafilenin önüne düştü ve toprağa derin, büyük bir çukur açtı. Gök gürültüsünün sesi gittikçe büyüyerek gökyüzü boyunca gürledi. Titrek yıldırım çaktı ve zemini aydınlatarak uzun boylu genç bir adamı korkuyla ürpertti.

"Gitmeyeceğim! Ben gitmeyeceğim! Bu yıldırım çarparsa ölürüm!"

"Ben de gitmeyeceğim! Ölümsüz olmak istemiyorum, Tai Hua Dağı'na katılmak istemiyorum, sınavı* bitirmek istiyorum!"

Ç.n: Eleme turu gibi.

"Ben de bitirmek istiyorum!"

Sınavı hemen bitirmek isteyen çocuklar gümüş ışınlardan kaçınarak hızla dağ yolunda ilerleyerek kayboldular. Diğerleri de oyalanmadan yürüdü ve sınava devam etti.

Tai Hua Dağı, kültivasyon dünyasının bir numaralı sektiydi. Her on yılda bir kapılarını açar ve on beş yaş veya altındaki tüm çocukları sınamak üzere kabul ederlerdi. Üç sınavı geçtikleri sürece bu sıradan çocuklar, Tai Hua Dağı'na girme şansı yakalayabilir ve sonrasında anında başarı elde edebilir, halkın kalbinde çok değer gören ölümsüzler haline gelebilirlerdi.

Tai Hua Dağı'nın üç sınavından ilk ikisi tehlikeli değildi. Ancak sonuncusu olan "Leiting Yolu"nda, her seferinde bir sürü çocuk hayatını kaybederdi. Gök gürültüsü ve şimşek gerçek gök gürültüsü ve şimşekti. Bu çocukların sıradan bedenleri vardı ve yıldırım çarptığında şüphesiz ölürlerdi. Sadece bu da değil, aynı zamanda Leiting Yolu'nda yürümek için bir zaman sınırı vardı. Eğer zaman sınırını aşarlarsa, yine de sınavı geçemezlerdi.

Son on beş dakikaları kalmıştı ve Leiting Yolu'nda hala otuz bir çocuk vardı.

Son varış yerine hala çok uzaklardı ancak gök gürültüsü giderek daha da vahşileşmeye devam ediyordu. Her çaktığında gökyüzü ve yeryüzü sanki dağı ikiye yarıyormış gibi sarsılıyordu.

Gruptaki genç bir kız çekingen şekilde konuştu, korkudan yüzü kül gibiydi, "Chen-gege,* pes edemez miyiz? Bu yıldırım birini öldürebilir..."

*gege: abi.

On dört yaşlarındaki bir çocuk onun önünde yürüyordu. Onu duydu ve kıza bakmak için arkasına döndü.

The Villain Has Something to Say [Türkçe Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin