3.

2.7K 90 28
                                    

''Beklentin ne kadar çok olursa, o kadar kırılıyorsun.''


Evden çıktığım zaman ayaklarımın beni götürdüğü yere gelmiştim...Küçükken de genellikle buraya gelirdim. Neden buraya geldiğime dair hiçbir fikrim yoktu.  Saatlerce oturup ağlamıştım. Hava kararmaya başlamıştı. Ayağa kalktım ve elimi ceplerime koyup yürümeye başladım. Gözlerim kan çanağı olduğundan emindim, her zaman ki gibi. Mahallenin başına gelince dükkanların yavaş yavaş kapanmaya başladığını gördüm. Eve doğru yürümeye devam ettim. 

'' Ayışığı, kızım nerden böyle?'' Bana seslenen bakkal Emre abiye döndüm... Yaşına göre genç bir adamdı.

'' Gezdim biraz Emre abi, eve geçiyorum şimdi.''

''Tamam kızım, selam söyle babana.''

''Aleykümselam Emre abi, başüstüne.'' Deyip tekrar yürümeye başladım. Eve gelince kapıyı  çalıp açılmasını bekledim. Açılınca annemin bir şey demesine izin vermeden odama çıktım. Tek katlıydı ama çatı katı gibi bir yer vardı ve abimle orayı bana döşemiştik. Hemen kendimi yatağa atıp tavanla bakışmaya başladım. Ağlamam durmuş iç çekişlerim başlamıştı. Kapıda annemi görmemle yatakta oturur pozisyona geçtim. Annem yatağımın yanına çöküp yüzüme baktı...

''Ağlama annem!'' Baktım gözlerinin içerisine, küçük bir çocuk gibi. 

''Anne, acı çekiyorum. Çok kırdı beni.'' dediğimde burukça güldü. ''-Çektiren, sabır gücünü de verir. Sabret!'' dedi.

 Ev gerçekten üstüme üstüme geliyordu... Asla evde duramıyordum... Aklıma gelen ilk isimle duraklasam da hemen aramaya karar verdim. Canım daraldığı için, duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Evde durmak beni daha çok zorluyordu. Nefes alamıyordum. Aklıma, küçüklükten beri yanı başımızda oturan Kemal abi gelince, onu aradım. Abimden daha öte abilik yapmıştı vesselam. 

Burada olduğumu duyunca mutlu olmuştu. Evde daha fazla durmak istemediğimi dile getirdiğim zaman, hemen bahçeye çıkmam gerektiğini söyledi. Aşağıya inip annemle babama baktım. Yoklardı ama salonunun ışığı yanıyordu. Annemi aradım.

''Neredesin, anne?''

''Babanla birlikte misafirlikteyiz annem, gel istersen?''

''Yok ben Kemal abiyle gezmek için izin alacaktım. Gidebilir miyim?''

''Git yavrum, hava almış olursun.''

''Tamam anneciğim öptüm, selam söyle herkese.''

''Aleykümselam kızım. Görüşürüz!'' Annemle telefonu kapattıktan sonra hemen kapıya yöneldim. 

''Nereye?'' Cevap vermeden ayakkabılarımı bağlamaya başladım...

''Nereye dedim?!''

''Sana ne?''

''Ne demek 'Sanane'? Doğru konuş, abinim senin!'' Boş boş baktım, ona. 

'' Ayışığı nereye? Benden izin aldın mı? Bu saatte!''

''Kimsin sen? Annemle babamdan izin aldım hem ben!''

''Doğru konuş!'' Deyip bağırdı. 

'' Konuşmuyorum! Kim oluyorsun ki bana emir veriyorsun?!'' Deyip bende bağırdım. Bana yaklaşıp;

''Kalbini kırarım! Doğru konuş! İçeri geç!'' Sesi asla alçalmıyordu.

''Kırılacak bir kalp mi bıraktın?! Söylesene!''

''Ya şu saçma cümle için dört sene ayrı kaldın lan benden! Öylesine söylenilmiş bir söz için bunu yapmaya hakkın yok! Beni nefessiz bırakmaya hakkın yok! Sana sarılmama izin vermemene hakkın yok! Yok anladın mı lan yok! Sadece sen varsın! Anlıyor musun?! Sensiz yapamıyorum! Şimdi hiçbir yere gitmeyeceksin!'' Deyip kolumdan tutup odama sokmuştu...

''Bırak!''

''Buradan dışarı çıkmayacaksın! O telefonu da ver!'' Şuan aşırı sinirliydi ve ne yaptığını bilmiyordu. Umarım aklımda ki şeyi yapmayacaktı...

''Rahat bırak! Gideceğim!'' Kolumu tutup yatağa itti.

''Kes sesini! Artık benlesin!'' Kapıyı kilitleyip çıkmıştı... Hadi ama, dar ve kapalı alanlarda kaldığımda hastanelik olduğumu bilmiyor muydu?

Son!




TUTUŞMUŞ BERABERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin