"İmparatoriçe Agnes, dalgalı koyu kızıl saçlarını başıyla savurdu, yüzünü göz önüne çıkartarak konuştu. Konuştukça gözyaşlarını tutmakta zorlanıyor, boğazında düğümler oluşuyordu ve kalbi korkunun verdiği o tatsız telaşla atıyordu. İmparator Adrian, saçları kadar kara gözlerini onun üzerine dikmişti. Gözlerinde merhamet yoktu. Agnes, imparator için halletmesi gereken bir sorundan başka bir şey değildi.
"Sizin için bir böcekten başka bir şey olmadığımı biliyorum ama lütfen, geçirdiğimiz günlerin hatrına, en azından canımı bağışlayın!"
İmparatorun yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.
"Geçirdiğimiz günler demek."
İmparatoriçe Agnes iki kolundan da iki muhafız tarafından tutuluyordu. Darmadağın olan saçları yüzünü örtüyor, görüşünü engelliyordu. Yine de kafasını kaldırdı, saçlarının izin verebildiği kadar görmeye çalıştı. Gözyaşları anın getirdiği heyecan ile durmuştu. Titreyen gözleri, imparatorun kan arzusu taşıyan siyah gözlerine bakıyordu. Kulakları, imparatorun ağzından çıkan bir kelimeyi bekliyordu.
"Muhafızlar, onu zindana götürün. Yarın günışığında yargısız infaz edilecek. Ben Adrian Eldron, İmparatoriçe Agnes Motaza'yı büyü kullanmaktan infaz ediyorum."
Agnes'in gözleri ifadesiz kaldı. Kendini dünyadan bir anlığına soyutladı, kalbinin sesi bir an kulaklarında yankılanmıştı. Kendine geldiğinde acıyan boğazına rağmen bağırdı. Gözyaşları yine akmaya başlamıştı.
"Majesteleri! Ne olur yapmayın! Ben öyle bir şey yapmadım!"
İmparatoriçe Agnes muhafızlar tarafından sürüklenirken bağırmaya devam etti. Bunları duyan imparator ise umursamadı. Elindeki bardaktan bir yudum aldı ve başını yana eğdi, elindeki kadehe bakıp gülümsedi. Bir büyücüden daha kurtuluyordu. Ertesi sabah olduğunda imparatoriçe Agnes idam edilmişti.
En azından imparator öyle sanmıştı.
Agnes hücresinden çıkarıldığında giyotine gitmedi. Muhafızlardan birinin yardımıyla saraydan ayrıldı ve hayatının geri kalanını saraydan uzakta yaşadı. İmparatoriçenin sözde ölümünden sonra her şey daha da kötüye gitti. İmparator, siyasi ilişkilerini iyi tutamadı ve birçok ülkeyle soğuk savaş hâline girdi, zevklerine yenik düştü ve orduyu ihmal etti.
Bir gün, olanlara seyirci kalmaya dayanamayan imparatorun erkek kardeşi ona suikast düzenledi. İmparatorun gördüğü son şey gözleri dolu olan kardeşiydi. Zehirlenerek ölen imparator zamanında sevilmişti, kahkaha atmıştı ve ağlamıştı. Ve bu yüzden kardeşi ona ihtişamlı bir mezar yaptırdı. Tahtı ele geçirdikten sonra yeni imparator, eski imparatorun en iyi zamanları kadar iyi yönetemese de eski imparatorun en kötü zamanından daha iyi yönetmişti çöken imparatorluğu. Yıllar içerisinde imparatorluk dalgalanmalar yaşasa da yıkılışının sebebi Motaza krallığı ile girdiği savaş oldu. Motaza krallığı savaşı kazandı ve Eldron İmparatorluğu'nun topraklarını kendi topraklarına katıp Motaza imparatorluğu oldu. Ancak bununla da yetinmeyen Motaza, tüm kıtaları tek tek fethetti ve zalimliğini tüm dünyaya yaydı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilginin Gücü
FantasyBilgi güçtür. Doğru bilgiyi doğru zamanda doğru yerde kullanmak güçtür. Ve o en güçlüsüydü. İktidarı mutlaktı. Ancak sahip olduğu her şey bir günde yok olmuştu. Ve en baştan başlaması gerekiyordu. Reklam yorumları silinecektir.