15

9 0 0
                                    

Minerva silahların asılı olduğu duvara doğru yürüdü ve silahlara baktı. Eskrima sopasından boks eldivenlerine, kılıçtan baltaya kadar bir sürü silah vardı. Seçeceği silah aynı zamanda yönetme tarzını temsil edecekti. Tek taraflı balta kuralları aşana acımasız olacağının habercisiyken çift taraflı balta için bu, kuralları sert bir şekilde uyarlayacağının kanıtıydı. Kılıç için ise bu halkı koruyacağını ve onlara zarar verenlere kılıcını doğrultacağını söylemekti. Boks eldivenleri ise kanının son damlasına kadar ülkeyi koruması, kendisini ülkeye adaması demekti. 

Silahlardan sadece birini seçebilirdi ve o neyi seçeceğini çoktan seçmişti. 
Eskrima sopasını eline aldı. Bu silahın anlamı ise bedenini ve aklını imparatorluk için kullanacak olmasıydı. Tam da kendisine göre bir silahtı.

Seçme vakti Adrian'a geldiğinde Minerva onun baltalardan birini seçmesinden korktu ve Adrian onun gerginliğini hissetti. Elini çift taraflı baltaya uzatırken tüm vücudunda bir ürperme hissetti. Eli havada kaldı. O histen kurtulup yutkunması uzun sürmedi. Elini indirdi ve kendisini kılıçlara yönlendirdi. 

Amnon onun kılıcı aldığını görünce şaşırdı. İmparator ona çift taraflı balta seçeceğini söylemişti prenses Agnes ile evlenmeye karar verdiğinde. Belki de fikrini değiştirmişti. Baltaya uzanırken duraklamasına bakılırsa kesinlikle öyle olmuştu.

Minerva onun gözünde donukluğu görmüştü, az da olsa korkuyu. Sonra elini geri çekip kılıçlardan birisini almıştı Adrian. Kaşlarını çattı Minerva. Ancak o adamın aklından geçenlere şimdilik kafa yormayacaktı.

"Saçlarını toplamalısın."

Minerva kaşlarını kaldırıp gülümsedi.

"Neden? Saçlarımı yolmaktan mı korkuyorsun?"

Adrian kısık sesle güldü. Gülerken gözleri kısılmıştı ve başını arkaya doğru yatırmıştı.

"Hayır. Önüne gelebilir ve bu da karşıdaki kişiye avantaj olur, yani bana."

Minerva haylaz bir şekilde sırıttı.

"En azından sana bu kolaylığı vermeliyim, değil mi?"

Dişlerini göstermeden gülümsedi Adrian.
Dövüş çemberinde yerlerini aldılar. Kılıç ve eskrima sopası birbirine değiyordu. Amnon'un başla komutunu bekliyorlardı ikisi de. Bu sırada etraflarında dolanıp birbirlerine bakıyorlardı, kafalarında dövüş stratejisi yapıyorlardı. 

"Başlayın!"

Amnon'un sesi tüm salondaki sesi kesmişti. Geriye sadece silahların çarpışma sesi kalmıştı.
Minerva Adrian'ın sınırlarını öğrenmek için deneme hareketleri yaptı, Hareketlerini gözlemledi. Eklemlerindeki aksamayı, refleksinin zayıf olduğu yerleri... İlk birkaç dakika boyunca sadece gözlemledi ve savunma savuşturma hareketleri yaptı. Gözlemlemesi bittiğinde ise saldırıya geçti Adrian ise taktik değiştirdi. Dövüşün başındayken orta güçte saldırılar yaparken şimdi tüm gücüyle kendisini savunuyor ve bir yandan da saldırmaya çalışıyordu.

Adrian'ın sağ bileğinde sıkıntı vardı Minerva nasıl olduğunu bilmiyordu. Bir yara izi yoktu. Orada hasar olduğunu belli eden tek şey bileğinin arkaya doğru tam bükülememesiydi. Minerva saldırılarında oraya odaklandı ve Adrian bunu fark etti. Kılıcıyla savuşturmaya çalıştı, açıklık bulmaya çalıştı ama karşısındaki kadının tecrübeli olduğu belliydi. 
Kendisine sordu, vücudunda ya da ellerinde ne bir yara vardı ne de bir nasır, bunca zaman boyunca bedenini nasıl korumuştu yaralardan? Eldivenler ve kremler bile bir noktadan sonra imkansız olurdu. Ama eğer büyücüler varsa... Mozata krallığında büyücüler yaygındı. Prenses Agnes'in  onlar tarafından iyileştirilmiş olması mucize olmazdı.

Bilginin GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin