Agnes boş boş baktığı kağıda kafasını gömdü. Buraya geleli pek olmamıştı ama biraz da olsa ortama alıştığını düşünüyordu. Önceden, odasında birisi olmasa bile duruşunu bozmazdı. Ama şimdi kafasını masaya yaslamıştı. Burası rahat, sessiz ve sakin bir yerdi. Buna alışabilirdi.
Kapının bir anda açılmasıyla ürktü ve hemen doğruldu.
"Yeni yazarımız neredeymiş? Buradaymış!"
Agnes gözlerini kısıp ona baktı. Dudağını yalayıp konuştu ve saçlarını yüzünden çekti.
"Kendi hikayemi yazmam beni yazar yapmaz. Ama yapsaydı bile iyi bir yazar olmuştum."
Sinclair gülümsedi.
"Yapar, türüne de otobiyografi deniliyor. Diğeri içinse yazdıklarına bakmam lazım."
Elini uzatıp kağıtları istediğini belli etti. Agnes bıkkınca nefes verdi ve kendisini azara hazırlayıp kağıtları onun eline koydu.
Sinclair kağıtlar eline ulaştığı anda hızlıca okumaya başladı. Kelime seçimleri biraz... Depresif. Depresif doğru kelimeydi. Eliyle alnını okşadı ve birkaç saniye gözlerini kapattı.
"Sanırım biraz dışarı çıkıp insanlarla kaynaşman gerek."
Agnes kaşlarını çattı.
"Ama bunun benim ve diğer insanlar için tuhaf olacağını söylemiştin."
"Pantheon aşkına, daha geçen gün birisi duvara ağız eklemeye çalıştı duvarla konuşabilmek için. Emin ol kraliçenin bedeninde başka birinin olması onlar için en az tuhaf olan şeydir."
"Tamam öyleyse."
"Nereye gitmek istersin? Babil asma bahçelerinin bir kopyası var. Ayrıca Mari sarayını da görmeni tavsiye ederim."
"İkisini de bilmiyorum."
"Çünkü sizin dünyanızda yok. Çoğu dünyada da yok oldu. Neyse ki uzun yıllar önce kopyaları yaptırılmıştı. İnşaat gürültüsü hala beynimi deliyor."
Agnes, Sinclair'e meraklı gözlerle baktı.
"Epey yaşlıyım küçük hanım."
"Sen..."
Sinclair Agnes'in lafını kesti.
"Aklını okumuyorum. Gücüm bu değil. Bu da başka bir günün konusu olsun."
Birlikte yürüyüp meşhur bahçelerden geçtiler. Agnes her çiçeği tek tek kokladı. Burnu hiç yorulmuyordu, bacakları hiç ağrımıyordu. Kendi bedeninde olsaydı asla buraya kadar gelemezdi.
"Sizleri burada görmek ne hoş, Kalyan ve Evanie. Ben de sizi ne zaman göreceğimi merak ediyordum."
Agnes karşısındaki adama ve kadına baktı. Kadın sessiz birisi gibi dururken adam tam tersiydi. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Yanındaki kadın ise sessizce durup ona bakıyordu. Tuhaf bir şekilde onun bakışlarından rahatsız olmadı. Uzun yıllar boyunca insanların aşağılarcasına bakışlarına maruz kalmıştı ve artık bakışların niyetini kolayca anlayabiliyordu. Karşısındaki kadının bakışları ise kötü niyetten epey uzaktı.
"Sana da merhaba Sinclair. Kardeşimizin bedenine giren kadını tanımak istedik. Onu senin yanında bulacağımızı biliyorduk."
Agnes bir Sinclair'e bir de Kalyan denen adama baktı. Pek anlaşamıyorlar gibi görünüyorlardı.
"Beni de görmeye geldiğinize göre geçen seferki kargaşanın bedelini ödemeye hazır olmalısın."
"O konuda..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilginin Gücü
FantasyBilgi güçtür. Doğru bilgiyi doğru zamanda doğru yerde kullanmak güçtür. Ve o en güçlüsüydü. İktidarı mutlaktı. Ancak sahip olduğu her şey bir günde yok olmuştu. Ve en baştan başlaması gerekiyordu. Reklam yorumları silinecektir.