6

16 1 0
                                    

Agnes'in gözleri korkudan titremeye başladı. Kalbinin hızlandığını hissediyordu. Ağzını açtı. O sırada adam elini çenesinden çekti. 

"Minerva olmadığını ve kötü birisi olmadığını biliyorum. Çünkü ikisi de mümkün görünmüyor."

Agnes kaşlarını çattı. O da kimdi?

Sinclair koltuğa oturdu. Eliyle diğer koltuğu işaret etti. 

"Otur istersen. Anlatacak çok şeyimiz var."

Agnes bir ona bir de koltuğa baktı. Nefes alıp verdi ve gergin omuzlarını indirerek rahatlamaya çalıştı. Koltuğa yöneldi ve oturdu. Sinclair öne doğru eğildi.

"Adın ne?"

"Agnes."

"Pekala Agnes, buraya nasıl geldin?"

"Bilmiyorum. Uyandım ve buradaydım. Burası Eldron İmparatorluğu değil mi?"

Sinclair karşısındaki kadına şaşkınlıkla baktı. 

"Efendim?"

Onu anlayamamasının sebebbi duyamaması değildi, onu çok iyi duymuştu.

"Ben Agnes Motaza. Motaza kralının ikinci kızı olarak Eldron imparatoru ile evlenmek için geldim."

Sinclair beyninin mavi ekran verdiğini hissediyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

"Yani sen Agnes Motaza'sın? Prenses olan?"

'Ölmüş olması gereken.' diye devam ettirdi, ama içinden. 

"Evet. Benim."

Sinclair karşısındaki kadına baktı. Agnes bir prenses gibi görünmüyordu. Daha doğrusu bir prenses gibi davranmıyordu. Kraliçe Minerva kader kitaplarını okuyan tek kişiydi. Eğer onun karakteri hakkında bilgisi olan birisi varsa o da kraliçe olmalıydı. Motaza İmparatorluğu'nun krallık evresinin son zamanları hakkındaki belgeler çok azdı. Motaza, imparatorluk olduğu anda kirli geçmişten kurtulur gibi eskiye dair belgeleri yok etmişti. Eldron İmparatorluğu hakkında sayılı belge olmasının sebebi de buydu. Çünkü o dönemin kralı belgelerin ve kitapların yakılmasını emretmişti. Ve kitap düşkünü kraliçe onun kızının bedenindeydi. Pantheon'a dua etti. Onlar konuyu biliyordu.  

Sinclair başını ortada birleştirdiği eline yaslayıp düşüncelerini toparladı. Agnes onun ne düşündüğünü merak ediyordu. Yüzü şekilden şekle giriyordu. Çoğunlukla sıkıntılı ve bıkkın görünüyordu. Kafasını bir anda kaldırıp kendisine bakmasıyla korktu.

"Agnes, sana durumu kısaca anlatacağım."

Agnes tüm dikkatini ona verdi.

"Öncelikle, boku yedik."

---

Minerva, kendisiyle samimi bir şekilde konuşan Adrian'a baktı. Az önceki gerginliğinden eser yoktu ve bunu saklayamamıştı. Adrian, kendisinin büyücü olma ihtimalinden korkmuştu. Düşündü. Ölümünden 5 yıl önce Eldron imparatoru ve imparatoriçesinin büyücüler yüzünden öldüğünü duymuştu. Bu da halkın büyücülere kötü gözle bakmasını sağlamıştı.  Olayın iç yüzü hakkında pek çok dedikodu olsa da kesin bir şey yoktu. O zamanlar kendisi sadece bir veletti. O yüzden bildiği  pek bir şey yoktu. Eldron Krallığı hakkında her şey bir gizemdi. Kader tanrıçaları o ülkeden çoğu kişinin kader kitabını dondurmuştu. Sebebini asla öğrenememişti. Buraya getirilmesiyle ilgili bağlantısı olmalıydı. Kader tanrıçaları ondan ne yapmasını istiyordu? Geleceği değiştirmesini mi? 

Düşüncelerinin gidişatını fark ettiğinde ara verdi ve karşısındaki adama odaklandı.  Samimi gibi görünen bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

"Umarım. "

Minerva sorma fırsatının eline geçtiğini anladı.

"Eğer boş vaktiniz olursa kütüphaneye gidebilir miyiz? Oradaki kitapları görmek isterim."

Adrian, prenses Agnes'in cahil prenses olduğunu anlatan dedikoduları hatırladı. Söylentiler onun kendi anadilini bile düzgünce yazamadığını söylüyordu ancak karşısındaki kadın kesinlikle öyle değildi. Duruşu, tavırları, etrafa yaydığı hava ve gözlerindeki bakış... Ne olduğunu bilmiyordu. Nasıl tanımlayacağını da bilmiyordu. Bildiği tek şey onun karşısında dikkatli olması gerektiğiydi. Hisleri ona onun kötü biri olmadığını söylüyordu, onu karşısına almaması gerektiğini de.
Konuşmadan önce yutkundu ve boğazını temizlemeye gerek olup olmadığını kontrol etti. Motaza Krallığında konuşma esnasında boğaz temizlemek kabalık olarak algılanıyordu. Prenses Agnes'in karşısında hata yapmak istemiyordu.

"Tabii. Hizmetkarınız aracılığıyla haber vereceğim."

Minerva bundan hoşlanmadı. Neron'a kalan işlerin sorunlu olacağı belliydi.  Ona yanlış vakti ve tarihi verip ya kendisini ya da karşıdakini bekletecekti. Bu da kendisini zor duruma sokacakı.Neron'u halletmesi gerekiyordu ancak bunu yavaşça yapacaktı.

"Tabii. Ondan önce de kardeşiniz Arzeria ile vakit geçirmek  ve tanışmak isterim."

Eğer kütüphaneye gitmeden önce kardeşi ile buluşursa kendisini oradan alıp kütüphaneye kadar eşlik edebilirdi. Böylesi daha güvenilirdi. Hem de Arzeria'yı tanımış olacaktı. Onda diğer kardeşlerden farklı olan bir şey vardı. Göz göze geldikleri ilk anda hissetmişti. Ancak güçsüz olan bu beden hislerini bulanıklaştırıyordu. O yüzden yarın emin olmalıydı.

"Ona ileteceğim. Ne zaman buluşmak istersiniz?"

Eldron İmparatorluğu sabah erken kalkanların ülkesiydi. Burada insanlar erken yatar ve erken kalkardı. Çoğu etkinlik güneş batmadan önce yapılırdı ve güneş battıktan sonra halk evine giderdi. Kraliyet ailesi için bu durum pek de farklı sayılmazdı. 

"Sabah 9 uygun olur mu?"

Adrian, Arzeria'nın Agnes'i ilk gördüğünde yüzündeki ifadeyi hatırladı. Ona hayranca bakmıştı. Onu anlamıyor değildi. Prenses Agnes'in duruşu, bakışları ve tavırları bir liderden beklenenden de fazlasıydı. Arzeria onunla sabah beşte bile buluşabilirdi. 

"Eminim uygundur. İki saat sonra da kütüphaneye gitmek ister misiniz?"

Adrian, prenses Agnes'e baktığında heyecanlı olduğunu gördü. Kütüphanedeki kitaplarının çoğunu okumuştu ama hepsini bitirmeye yakın bile değildi. Kardeşleri de aynı durumdaydı. Eldron kraliyet ailesinin binlerce yıldır topladığı kitaplar buradaydı. Büyücüler her yıl kitapları yeniliyordu. Ancak yakında onlara da gerek kalmayacaktı. İmparatorluğun dört tarafından katip çağırıp kitapları yeniden yazdıracaktı. Bu kitaplar gelecek nesil için de önemliydi ve o, büyücülere güvenmiyordu. 

"Elbette isterim."

Minerva sol elini sağ göğsünün üzerine koydu ve eğildi. Adrian da aynı şekilde karşılık verdi ve kız kardeşinin odasına doğru yol aldı. Ona güzel haberi verecekti. Adrian yol alırken Minerva odasına geçti. Kapıyı çarpmamak için kendisini zor tuttu. yorgundu, Kendisini yatağa attı. Banyo yapmalıydı. Kapıyı araladı ve kapının dibinde bekleyen muhafıza baktı.

"Banyo yapmak istiyorum."

Muhafız, Motaza prensesinin odasının muhafızı olarak seçildiğinde eğitime alınmıştı. Krallığın kültür ve geleneklerini öğrenmişti. Eldron'daki banyo odalarının aksine Motaza Krallığı'nda banyolar odanın içinde küvette yapıldığını öğrenmişti. Eğer prenses Agnes odasında banyo yapmak isterse küvet getirilecek, eğer istemezse de banyo odasına götürülecek ve odanın ihtişamı gösterilecekti. Normalde odalarda banyo odası bulunurdu ama prenses Agnes'in kaldığı misafir odalarında durum buydu.

"Odanızda mı yoksa banyoda mı yapmak istersiniz?"

"Banyoda."

Muhafız rahat bir nefes aldı. Su dolu bir küveti taşımak istemiyordu. Diğer muhafıza banyoyu hazırlamaları için hizmetçilere haber vermesini söyledi. Prenses Agnes'in yanındaki kadına da ihtiyaçları olacakları kesindi. Ona da haber verilmesini istedi. Minerva, ilk adımı atması gerektiğini anladı. Muhafızlardan birisi kendisini banyoya götürürken diğeri de hizmetçilere haber vermek için önden gitmişti. Ancak biliyordu ki Adrian'a haber verecekti. Eğer rahat bir ortamda olsaydı bıkkınca nefes verirdi ama şu an bunu yapamazdı. Davranışlarını sürekli kontrol altında tutması gerekiyordu ve bu onu yoruyordu

Koridorlardan geçtikçe muhafızların bakışlarına maruz kalıyordu. Önlerinden geçtiklerinde her muhafız ve saray hizmetlisi eğiliyor, sonra başlarını kaldırıp göz teması kurmadan yollarına devam ediyorlardı. Şimdilik yapabileceği tek şey onlara bakmadan başı dik bir şekilde onları geçmekti. Banyo odasının kapısına geldiğinde Hizmetçiler kendisini bekliyordu. En önceki hizmetçinin elinde bir kutu vardı. Gözlerini kutudan çekip hizmetçiye baktı. Kendisine keskin gözlerle bakıyordu. Minerva, kutunun içindekini görünce yapacaklarına ve olacaklara kendini hazırladı.



Bilginin GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin