Harry odanın içindeyken, dışarıdaki durum pek de iyi değildi. Draco zaten başlı başına bir dertken, başka Ateş Ulusu askerleri de gelmişti. Hermione ve Ron kolonlara bağlıydı. Momo'yu bile onların yanına bağlamışlardı. Sonradan gelen komutan (Draco ona Zhao diye seslenmişti) Ateş Ulusu askerlerine Draco'yu da tutmaları gerektiğini söylemişti. Kısacası, tamamen kapana kısılmış haldeydiler.
Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra, kapı yavaşça açılmaya başladı. Zhao ve askerleri kapının önünde savaş pozisyonu almış, bekliyorlardı. Kapı tamamen açıldığında, Zhao'nun komutu ile bütün askerler odanın içine ateşler yağdırmaya başladı. Hermione'nin endişeyle izlemekten başka şansı yoktu. Bağırıp çağırıyor, Harry'ye çıkmamasını söylüyordu. Bundan başka elinden bir şey gelmiyordu.
Ancak hiçkimsenin beklemediği bir şey oldu. Odanın içine yağan Ateş'leri bükerek sıyrılan kişi Harry değildi. Hermione, Hava Tapınağı'nda görmüştü bu yüzü. Avatar Roku, Harry'nin bedeniyle yer değiştirmişti ve ustalıkla, bütün o ateşleri kendi etrafında döndürerek onlardan kaçınıyordu.
Zhao dahil herkes put gibi olduğu yerde kalmışken, Avatar Roku etrafında döndürdüğü ateş çemberini odanın içine yolladı. Hermione'yi ve Ron'u bağlayan zincirler eridi. Herkes ateşe değse bile, hiçkimse yanmadı. Bunu bilerek yapmış olmalıydı. Hermione göz ucuyla baktığında Zhao ve Draco da dahil bütün Ateş Ulusu askerlerinin kaçıştığını gördü.
Buraya gelmelerine yardımcı olan adam, "Avatar Roku tapınağı yok edecek." dedi. "Hemen buradan çıkmalıyız."
Hermione kafasını iki yana salladı. "Harry'yi bırakamayız."
Avatar Roku bir eliyle yere vurdu ve odanın zemini yanarak ikiye ayrılmaya başladı. Sonrasında, elini yukarı kaldırdı. Yerden tavanlara kadar lavlar ve magmalar fışkırmaya başladı. Hiçbiri Hermione veya Ron'a yakın değildi. Avatar Roku bunu hesaplamış olmalıydı.
Etrafa saçılan lavlar tapınağı sarıp, yavaş yavaş yok ederken Avatar Roku, gözlerini kapatıp, ellerini önünde birleştirdi. Sonrasında etrafı bir duman bulutuyla çevrelendi. Bir saniye sonra ise duman bulutu dağıldı ve Hermione'nin görüş açısına Harry girdi. Hemen Ron ile birlikte onun yanına koştular. Kolundan tutup ona destek oldular. Hızla merdivenlere yöneldiler ama merdivenler tamamen lavlarla kaplanmıştı. Aşağı inemezlerdi. Burada kapana kısılmışlardı.
Ancak unuttukları bir şey vardı. Appa hızla onlara doğru uçarak geliyordu. Appa tam onların hizalarında durduğunda, Harry kendi etrafında hava bükerek dönüp onun boyun kısmına kondu. Hermione ve Ron da sepet kısmına bindiler. Momo ise uçarak Harry'nin omzuna kondu.
Appa hızla gökyüzünde ilerlerken, Harry son kez lavlar içinde kalmış tapınağa baktı.
Buraya asla bir daha gelemeyecek, Roku ile konuşmayacaktı belki ama Roku bir yolunu bulabileceğini söylemişti.
Öyle olsa iyi olurdu çünkü duyduğu şeylerden sonra, Avatar Roku'nun yardımına çokça ihtiyaç duyacağını biliyordu.
-
Birkaç Gün Sonra - Toprak Krallığı
Son olan olaylardan sonra, bir kaç günü kamp kurarak geçirmişlerdi. Artık yerleşim yerlerinde uyumayı göze alamazlardı. Draco her defasında kaldıkları yerleri bulup, oradaki insanları tehdit edip, izlerini sürmeye devam ediyordu çünkü. Harry nereye giderse gitsin onu bulmakta üstüne yoktu. Neden Avatar'ı yakalamaya bu kadar takıntılı olduğunu anlamıyordu ama içten içe sürgün edilmesiyle alakalı bir durum olduğunu anlayabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Airbender | Drarry
Hayran Kurgu"Başka bir zaman diliminde tanışmış olsaydık, "biz" olma şansımız olur muydu?" - *Avatar The Last Airbender çizgi dizisinin Drarry uyarlamasıdır.*