"Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım Piraye" diyen Nazım'ın saatinde, Verâ yazıyordu. O gün aşk öldü.
Aradan haftalar geçmişti belki de aylar Sahra bu süre zarfı içinde kendini iyice işine vermişti hatta fazlaca bağlanmıştı işine arkadaşlarının nöbetlerini bile sebepsizce devralıyordu.
Gediz ise Sahra kadar ayakta değildi bazen çok normal bir gün gibi hazırlanıp marinaya, otellere gidiyordu bazen ise tembel bir panda gibi akşama kadar hatta bazen günlerce odasından çıkmıyordu davetler, toplantılar, buluşmalar hiç birini umursamıyordu e hâl böyle olunca Gediz yerine Sancar katılmak zorunda kalıyordu her ne kadar o ortama uyum sağlayamasa da...
"Gediz yeter!"
"Ne diyorsun Sancar ne yeter?"
"Bak Marinanın gelirleri ile giderleri burun buruna zarar etmek üzereyiz! İstanbul'dan gelen iş ortakları seninle konuşmak istiyor! Almanlar sen olmadan sözleşme yenilemiyor! Bazen kafan eserse geliyorsun saatlerce durmaksızın çalışıyorsun bazen de bırak evi odandan bile çıkmıyorsun Gediz!"
"Bitti mi?"
"Bitmedi! Sen düzelene kadar da bitmeyecek!"
"Off tamam ne istiyorsun?"
"İşleri rayına oturt!"
"Peki, Denizi çağır yanıma! Songüle söyle hemen iki gün içinde Almanlar ile görüşme ayarlasın sende gelir-gider dosyalarını al gel ha birde sana zahmet bizim otellerin genel müdürünü çağır onunla bugün içinde görüşmem lazım, İstanbulda ki hissedarları ara ve Gediz en yakın zamanda ziyaretinize gelmek istiyor de!"
"Oldu Gediz Ağa başka emrin var mıydı?!"
"Sen bilirsin? Giderim ha zaten hiç iş havamda değilim!"
"Off tamam yarım saate buyruklarınızın hepsini bitirmiş olurum Gediz Bey!"
•••
Sahra hastanenin bahçesinde oturmuş parkta oynayan çocukları izliyordu o hiç oynayamamıştı bazen bu çocukları çok kıskanıyordu bazense onları gördükçe içini huzur kaplıyordu
"Naber kenksim?"
"Hiiç öyle çocuklara bakıyorum."
"Ha mesaine başladın yani?"
"He Emir he!"
"Şey demeye geldim ben akşam hiç birimizin nöbeti yok toplanalım diyorduk sen ne dersin?"
"Bensiz takılın derim..."
"Ayh Sahra yemin ederim gına geldi şu hayattan bıkmış tipinden! Kızım sen neler yaşadın yıkılmadın bir ayrılık mı yıkıyor seni?"
"Hani ağırlık kaldırdığın zaman önce yirmi kilogram takarlar, sonra on, sonra beş ama gittikçe zorlanırsın en sonunda bir kilogram takarlar ama o an ellerinden kayıp gider çünkü yorulmuşsundur o bardağı taşıran son damladır..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UKDE
Hayran KurguYaralı bir kadın ve bir adam, büyüyememiş iki çocuk... Peki iki yanlış bir doğru edermi ? İki temiz kalbi kötülük ele geçirebilir mi?