UKDE

Zaaf

Harun Gediz Sahraya olan zaafına yenik düşüp söyler korkusu ile aklına gelen ilk yalanı attı

"Biz Gediz ile ortak bir projeye karar kıldık!"

"Hemen karar verilecek bir şey mi bu baba?"

"Aslında aylardır düşünüyorduk ama bugün nihayete vardırdık."

Sahra telefonun ekranından saate bakmak için tuşa bastığında şarjının bittiğini farketti ve telefonunu çantasının içine attı

Gediz çalan telefonunu cebinden çıkarıp aramayı yanıtladı

Arayan Mertin kardeşiydi

"Gediz abi, abim yok..."

"Ne demek yok?"

"Basbaya yok saatlerdir ulaşamıyoruz!"

"Polise gitmediniz mi?"

"Koskoca adam! 24 saatten önce bjr şey yapamıyorlar!"

"T-tamam ben hemen çıkıyorum şimdi amir arkadaşım var onu ararız o halleder bende gidebileceği yerlere bakarım!"

Gediz telefonu kapatıp ayaklanınca sorar bakışları yanıtladı

"Merte ulaşamıyorlarmış saatlerdir yokmuş ortada!"

Sahra;

"Gediz Mert berbattı kendine bir şey yapmış olmasın?"

"Yapmaz... Yapmaz değil mi?"

Zeynep;

"Yok Gediz yapmaz tabiki de hadi sen koş git bul arkadaşını!"

Sahra;

"Bende geliyorum!"

İlay;

"Bende gelicem!"

Harun;

"Gediz ben karakola giderim, siz üçünüz de gidebileceği yerlere bakın ne kadar çok kol o kadar iyi!"

---

"Sırada kim var?"

"Seçim yapma sırası bende Kahraman Boz!"

"Hayır anlamadığım şey var biz neden düşmanlarımız yerine çocuklarını öldürüyoruz?"

"Çünkü düşündüm ki onlarda evlat acısından kahrola ola ölecekler. Kurban 1: Simge Kasırga. Babası biricik kızının ölümünden sonra kalp krizi geçirdi yoğun bakımda. Gelelim ikinci kurbanımıza."

"Kimmiş bu ikinci kurban?"

"Emir."

"Emir?"

"Celalin oğlu."

"Onunla derdin ne?

"Celal babamın sırrını taşımadı bunun cezasını çekecek!"

•••

Gediz sinirden saçlarını karıştırarak karakoldan çıkınca telefonunu çıkarıp Sahrayı aradı ulaşılamayınca İlay'ı aradı

"İlay?"

"Efendim Gediz?

"Sahraya ulaşamadım da..."

"Bir saniye veriyorum telefonu."

İlayın telefonu Sahraya verdiğini hışırtılardan anlayan Gediz vakit kaybetmeden sorusunu yöneltti

"Sahra, baktınız mı yazlık eve?"

"Baktık canım baktık burada da yok..."

"Telefon sinyallerine de ulaşılamıyor."

"Acaba mezarlığa mi mı baksak?"