Lucy oturmuş iştahsız bir biçimde yemeğini yerken, koskoca masada tek olduğu için sıkılıyordu. Düşünceleri onu o kadar rahatsız ediyordu ki yediği şeyin ne olduğuna bile bakmamıştı. Vücudu kafasına göre hareket ediyordu sanki. Bir süre daha düşüncelerinde boğulurken önünde duran mumun yanıp söndüğünü görmüştü. "Gajeel?" Dediği de tutmuştu, Gajel mumun dumanından belirmiş dumandan yayılarak etrafı sarmıştı. Nasıl görünse tarif edemiyordu, lambadan çıkan cin gibiydi.
"Mutsuz duruyorsun." Diye giriş yaptı. "Bende seni bekliyordum, beni boyutlardan bir tanesine götürdü sanıyorum ama en son seni söndürdüğünde ve boynumun oradan aldığında açıkçası yok olduğunu düşünmeye başlamıştım. Konuşacak çok şey var."
"Gücü zayıflamış, onunla kavga ettiğini anlayabiliyorum."
"Sinirlenince gücü zayıflıyor mu?"
"Hayır, mutsuz olunca odaklanamayacak kadar dikkati dağılıyor, gihehehe." Nedense bundan zevk alır gibiydi. "Onu kırmak istemezdim kendimi kötü hissetmeme sebep oluyor. Onunla iki göreve daha çıkmam karşılığında yüzünü görmek istedim, galiba birde soru yağmurum onu bunalttı."
"Korktuğunu sanıyordum, neler dediğinden bahsedeceksin değil mi?"
"Aslında bakarsak kafam çok karışık ve o cesareti nereden aldığımı bilmiyorum, cümlelerim bitince tavşan gibi konuşmasını izlemeye başladım, ürkmüştüm ve kelimeleri bana nedense çok ağır geliyordu. Bazı kısımlarda haklı olduğunu düşünmeye başladım."
"Sana edebiyat mı yapıyordu?" Gajeel omuz silkti. "Yalan söylemem ve nicesi, bu laflar çok tanıdık geliyor, galiba güvenini tekrardan kazanmaya çalışıyor."
"Ben de öyle düşünüyorum ama beyaz elbise olayından sonra açıkçası sana daha fazla hak vermeye başladım ve Levy olayını inkar etmedi, sebebini de tam açıklamadı ama." Gajeel şaşırmış görünüyordu. "İnkar etmedi mi? Bak buna şaşırdım işte. Açıkçası sadece bu konuda ona kafa tuttuğunda nasıl tepki vereceğini merak etmiştim, gel gör ki, kafası karışmış olmalı. Her neyse tipik bir örümcek davranışı."
"Örümcek mi?"
"Sana biraz türümüzden bahsetme zamanı geldi gibi görünüyor." Gajeel yanında belirmişti, geçmemişti, belirmişti. Tüm vücudu ortaya çıkmıştı. Bu sefer hiçbir şekilde duman yoktu. "Görev vaktin gelmeden yapalım şunu, iki görev ne kadar uzun sürecek?"
"İki görev kadar?" Lucy şaşırmıştı, ne ima ettiğini anlamamıştı. "Sizle bizim zaman kavramımız farklı, sizin orada geçen günler burada sadece bir gün olarak geçebilir, nasıl hesaplandığını unuttum gerçi. Gelecekten olan bir boyuta gitmeyeli uzun zaman olmuştu." Boğazını temizledi. "Tüttürmek ister misiniz Leydim?" Tek kaşı havaya kalkmıştı. "Gerek yok, teşekkürler." Gajeel karşısında duran sandalyeye oturmuştu, aralarında masa bulunuyordu.
"Bizi hayvan ve insan melezi olarak görebilirsin. İnsanlara anlatmanın en kolay yolu bu. Hayvanların yeteneklerine ve onların ruhunun özelliklerine sahibiz. Bu ruh özelliklerine siz insanlar büyü diyorsunuz. Natsu bir örümcek, ilk önce ondan bahsedeyim. Örümcekler üç türe ayrılıyor, isimleri kendi dilimizde olduğu ve diğer türleri anlatmaya üşendiğim için sadece Natsu'nun türünü anlatacağım..." Dilleri olduğunu yeni öğrenmişti Lucy, o sırada Natsu'nun dün konuştuğu farklı dil aklına geldi.
"Bazı örümceklerin bacakları, bazı örümceklerin kolları fazla olur. İnsan üzerinden düşün, iki kolu var ama altı bacağı var, ya da iki bacağı var ama altı kolu var. Natsu'nun ise iki bacağı altı kolu var. Tabi bir tanesini kırmıştım onu iyileştirdi ama kopardığım hala yok, gerçi o da benim bacağımı kopardı." Gajeel bacağını masaya koymuştu, Lucy o sırada bacağın eski bir protez türü olduğunu fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monster In The Mirror [Nalu]
FanfictionLise son sınıf öğrencisi olan Lucy, oldukça meraklı bir kızdır. Aldatıldıktan bir kaç gün sonra okulun tuvaletinde bir gariplik olduğunu fark eder. Tuvalette bulduğu bu garip tablonun üzerine gitmeye kararlı olan Lucy, kendini başka bir zamana ve bo...