On Altıncı Bölüm: Aslanın Pençesinde.

35 3 28
                                    

Gajeel'in ona söylediği zamana göre nerede olduğunu tahmin etmeye çalışan Lucy Yukino'yla yaptığı görüşmeden kalan kıyafeti ile oldukça dikkat çekiyordu. Tahmini olarak bin dokuz yüz yirmiler ya da otuzlardaydı, kıyafetler o zamanları andırıyordu. Okulda kendi araştırmalarına dalmak yerine dersleri daha dikkatli dinlemeliydi. 

Pavyon ve gazinoların bulunduğu ara sokaklardan birindeydi büyük ihtimalle. Bazı kadınlar köşelerde içmekten sızmış bir halde yatarken bazı erkeklerde çöp kutularının yanına kusuyordu. Burada başına bir şey gelmemesi imkansızdı ve Natsu'nun onu neden tam Gajeel'in yanına değil de buraya ışınladığını merak ediyordu. Üç seçenek vardı, ya kızgınlığından bilerek yapmıştı ya da kızgınlığından Lucy'i doğru yere gönderememişti. Üçüncüsü ise Gajeel nasıl Natsu ile görüştüğünde gizleniyorsa aynı şekilde şu anda gizleniyordu ve Natsu yerini tam tespit edememişti. Gerçi Gajeel gelmesini nasıl karşılayacaktı bilmiyordu. Adamın bu ortamlardan birinde olması onu yeterince korkutuyordu. 

Buradan çıkıp geri dönme ihtimali olmadığı için dükkanların kapılarını uzaktan beri izlemeye başladı, girip çıkanlara bakarak bir ipucu bulmaya çalışıyordu. En sonunda konuşmadan bu işi halledemeyeceğine karar verdikten sonra kapıda duran bir adamın yanına gitti. "Üzgünüm beyefendi birisini arıyordum..." Adam şapkanın altından ona bakıyordu. "Buralı olmadığın çok belli, kimi arıyorsan sana yararı olmayacak birisidir, burada iyi adam zor rastlanır. Fahişeye de benzemiyorsun git buradan." Adamın aksanından ana dilinin ingilizce olmadığını anlamıştı. 

"Tek ayağı topal ve siyah uzun saçları var, kırmızı ve siyah renkte takım giyiyor. Gözleri kırmızı." Diğerlerine nasıl gözüküyor bilmiyordu bu yüzden bildiği kadarıyla tarif etti. "Çok garip bir ingilizce konuşuyorsun hangi bölgedensin?" Sorduğu adamın yanında duran adam konuşmuştu. "İngilterede bir köyden geliyorum, ailem buraya taşınalı çok olmadı. "Lucy hızla kafasından yalan uydurdu. Eh, günümüz İngilteresinde konuşulan ingilizce ile burada konuşulan ingilizce arasında çok fark vardı ve büyük ihtimalle Amerika'daydı. Adamlar yabancı olduğu için anlamaz diye umuyordu. 

"Oyuncu musun?" Adam gözleriyle kıyafetini göstermişti. "Tiyatroda bulunan bir sergiden acil çıkmam gerekti, lütfen bu adamı bulmama yardım edin."

"Neyin oluyor?" Galiba Gajeel'i tanıyorlardı. "Bir arkadaş, aile dostu." İlk başta konuştuğu adam şüpheli bir bakış atmıştı. "İyi bir aileden gelmiyorsun anlaşılan... Geç içeri bakalım." Eğer cidden Gajeel'i tek seferde bulursa dua edecekti. Ona eşlik eden adamı takip etti ve sigaradan görüntünün hafif bulandığı bir alana girdi. Kadının teki sahnede şarkı söylüyordu, insanlar kumar oynuyordu ve kumar oynayan adamların kucaklarında, yanlarında kadınlar oturuyor kahkaha atıyorlardı. Bazı masalarda korumalar vardı ve sürekli etrafı kesiyorlardı. Anlaşılan popüler bir yerdi. 

"Burada bekle." Adam yanından ayrılırken köşede durmaya başladı, fark eden insanlar dönüp ona bir daha bakıyordu. Çoğunluk ise oyununa odaklandığı için onu fark etmemişti. Lucy derin bir iç çekti ve kendisinin tanımadığı bir adamla bu kadar iyi konuşabilmesine şaşırdı. Bu gelecek geçmiş olayları ve yaratıklar ile konuşuyor olması onu değiştiriyordu, daha cesaretli bir hale bürünüyordu. 

Sahnede şarkı söyleyen kadına odaklandığında bir anlığına kadının Levy gibi göründüğünü görmüştü. Gözlerini bir kaç kere kırptı ve gördüğüne inanmaya çalıştı, kadın tekrar eskisi gibi görünüyordu. Hayal gördüğünü sanmıyordu çünkü bir tek kadının görüntüsü gidip gelmişti. Ya Gajeel'in gücü yanlışlıkla ona etki etmişti ya da çok fazla görüntü gördüğü için artık beyni bir şeyleri idrak edemez hale gelmişti. Bir yanlış üzerine olmasını tercih ederdi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Monster In The Mirror [Nalu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin