Monster In The Mirror [Nalu]

On İkinci Bölüm: Canavarın Dokunuşu.

Natsu ile faytonda yolculuk ederken Lucy yanında oturan adamı inceliyordu. Gajeel'in dedikleri aklında yankılanıyordu. Kavga sayılabilecek tartışmalarından sonra koluna girmiş ve faytona binmişlerdi, yolun uzun süreceğini söyledikten sonra aralarında bir diyalog geçmemişti. Şimdi ise Natsu dışarıyı izliyor, Lucy ise Natsu'yu izliyordu. 

Gajeel'in söylediğine göre Natsu ona değer veriyordu, sebebini öğrenmekte elbette can atıyordu ama onu bir kere daha kırıp ne gücüne etki etmek istiyor, ne de onu kızdıracak bir şey yapmak istiyordu. Ayrıca aldığı teklifin sonucunda Natsu'yu kendine aşık etmesi gerekiyordu. Natsu hiç yalan söylemediğini iddia etmişti, kırılgan yapısı ya da abartılmış bir söz gereği olarak düşündü. Diyelim ki Lucy sevmediği bir adamı kendine aşık edip, ileride başka bir adamı sevdiğinde bu adamı bırakırsa başına neler gelirdi kim bilir? Bu sefer dış görünüşüyle yargıladığı kişiden farklı olarak, asıl canavar olmaz mıydı? 

İlk başlarda onu canavar olarak yadırgamayacağına söz vermişti. Şimdi o sözün tam tersine düşündüğü için kendine kızmaya başlamıştı. Dediği gibi güvenip, bu boyutların bir parçası olsaydı, kim bilir hayatı nasıl olurdu? Bir kraliçeden bile daha iyi demişti Gajeel, peki kraliçeden iyi olmak isteyen kimdi? Levy için yardım etmeyi istiyordu, tek şanstı ve Lucy'nin göz göre göre aşıklar hakkında Natsu'ya nutuk çekmesinden sonra işin tam tersini yapmasına imkan yoktu. Bu yüzden aşk yerine çok yakın arkadaş olmayı deneyecekti, his olarak onu az çok anlayabileceğini düşünüyordu. Ayrıca insanı öldüren duygusu merak onu ilk günden beri ele geçirmişti, şimdi ise uzaylı gibi yeni bir tür öğrenmiş, o türü incelemek istiyordu. 

Vampirlerin ve Kurt adamların yok oluşu hakkında da bir sürü sorusu vardı ama hiç birini sormaya fırsatı olmamıştı. Keşke Gajeel'i çağırdığı gibi Gajeel bir şekilde yanında bitseydi ve uzunca bu konular hakkında sohbet etselerdi, onunla konuşmaktan hem keyif alıyor, hem de korkuyordu. Eh, yeni bir dünyaya atılmanın getirdiği zorlukta buydu işte. 

Gajeel'in betimlemesine göre Natsu'yu tekrardan hayal etmeye çalıştı, o sırada Natsu'nun ellerine yöneldi bakışları. Parmakları uzun ve ince duruyordu. Eli kendi bacağının üzerinde düz bir haldeydi, diğer eliyle de kafasına destek vermişti. Cama doğru dönük duruyordu. Lucy eklem bacaklılar hakkında pek bir şey bilmiyordu, özellikle canavar ve insan karışımı olanlardan. Korkuyordu ama tiksinmiyordu. Örümceklerle ilgili bir fobisi olmadığı için mutluydu. Derin bir nefes aldı ve Natsu'nun eldivenli elini izlemeye devam etti.

Natsu bir süre sonra onun izlediğini anladığını göstermek için ellerini sıkıp yumruk yapmıştı sanki. "Dikizlemekle rahatsızlık verdiysem üzgünüm." Bakışlarını göremediği suratına kaydırdı. "Önemli değil Leydim, sadece bir refleks." Natsu'yu gerdiğini hissediyordu. Madem konu açılmıştı onunla sohbette etmek istiyordu. "Ben... Sabah tartıştığımızı biliyorum ama soru sormak istiyorum. Yine Gajeel'den duyduğum şeyler..." Tepki vermesini bekliyordu ama ses gelmemişti, devam etme kararı aldı. 

"Seni kırdıysam üzgünüm Natsu." İsmini söylemesi ile kafasını Lucy'e doğru döndürmüştü Natsu, ona baktığına yemin edebilirdi. "Üzgün olmanızı gerektirecek bir şey yok, ikimizinde yanlış anlaması sonucunda olan bir tartışmaydı, büyümesine ve üzerine konuşulması gerekmiyor." Pozisyon değiştirmişti. "Şaşırdım..." Natsu'nun kısık sesle söylemesi yüzünden bir anlığına kelimeyi anlamamıştı Lucy. "İsmini söylememe mi? Nedense uzun zamandan beri tanışıyormuş gibi hissettiğim için aramızdaki resmiyeti kırmak istedim. Ayrıca ismini söylemek iyi hissettiriyor. Kulağa hoş gelen bir tınısı var, Nat-su." 

Sabahki oluşan buzun kırıldığını hissediyordu. "Sorunuzu bekliyorum." Lucy gülümsedi, kendini bir nebze de olsa ona açmasını istiyordu. "Duyduğuma göre kavga etmişsiniz, bunun sonucunda ikinizde yara almışsınız. Kollarından birisi kopmuş." Natsu'nun yumruğunu sıktığını gördüğünde Lucy gözlerini hemen çevirdi, odaklanmamaya çalışıyordu oraya. Hoş bir soru değildi nede olsa. "Size dış görünüşümden bahsetti değil mi?" Kafasını evet anlamında salladı.