Yedinci Bölüm: Tek Bir Mum Işığıyla Aydınlanan Anılar.

93 14 7
                                    

Natsu içeri gidip Lucy'i takdim ettikten sonra pek fazla olay yaşanmamıştı, Natsu genel onunla konuşmak isteyenler ile muhabbet ederken Lucy etrafta durup nereye dahil olabilir diye bakıyordu. Tek başına kalma konusunda Natsu'ya kızamazdı çünkü adamın ona ayıracak vakti bile yok gibiydi, diğerleri ile konuşmaktansa izlemekte daha eğlenceliydi hem. Tek merakı göremediği Natsu'nun yüzünün şuan diğerlerine karşı nasıl olduğuydu, onlarda mı göremiyordu yoksa bir illüzyon mu yaratmıştı? Soracağı sorular arasında bu da olacaktı. 

"Ah, elbette!" Yanından geçen kadına bir bakış attı. Bugünün kadınlarını görünce izlediği filmler geliyordu aklına, kıyafetler ve atmosfer aynıydı ama günümüzün güzellik anlayışından farklı olarak kadınlar daha doğaldı ve birbirlerinden farklı duruyorlardı. Bu güzellik görüşü onun etkilenmesini yeterince sağlamıştı. Köşede duran masadan bir içecek almıştı, normal şaraptı. Bir bardak onun için yeterli olacaktı. 

"Demek siz güzel hanımefendi, bay Dragneel'ın kahyasısınız. Umarım nasıl birisiyle iş yaptığınızı biliyorsunuzdur. Kendimi tanıtmama izin verin, Eucliffe ailesinin üçüncü varisi olarak Sting, hizmetinizdedir." Adam kıkırdadı ve eğilerek selam verdi. Lucy de Mira'dan öğrendiği kadarıyla onu selamladı. "Kendisi sadece büyük bir müzisyen değil, harika bir adamdırda." Adamın gülümseyişine karşılık verdi. En azından bu zamanda nasıl konuşacağını biliyordu. Muhabbet etmek istememesine rağmen ortama ayak uydurmak iyi olacaktı. 

"Ne zamandan beri yanında çalışıyorsunuz?" 

"Pek uzun bir süre değil açıkçası." Natsu hakkında bir şeyler biliyor gibi görünüyordu. "Kendisinin büyük bir hayranı olmama rağmen bu sıralar dinleme fırsatı elde edemedim. Gösterilere de çok nadir çıktığı için ancak harika parçalarını çalan başka kişilerden dinleme fırsatımız oluyor. Bu yüzden leydim, bulunduğu gibi kadınlar ve hayranlar tarafından saldırıya uğruyor." Tek parmağını kaldırmış, Lucy'e Natsu'yu göstermişti. Lucy adamın yanına geçti ve ikisi de Natsu'yu izlemeye başladı. 

"Ne işle uğraşıyorsunuz bay Eucliffe?"

"Kendisi müzik kulağı iyi olan bir yazar, ne kadar hoş değil mi? Gerçi bu sıralar ilham konusunda patlama yaşadığı için bu beyefendi benimle pek ilgilenmiyor." Arkalarından duyduğu sesle ikisi de sese döndü. Beyaz saçlı ve kahverengi gözlere sahip olan kadın gülümseyerek yanlarına yaklaşmıştı. "Konuşmanın bittiğini bilmiyordum. Tanıtmama izin verin, kendisi Eucliffe ailesinde varis sahibi bir kadın Yukino Eucliffe, kısaca benim eşim." Eğilip elini unutmuştu. "Sevgili karıcığım, kendisi bay Dragneel'ın kahyası ve yardımcısı olur. Bizde konuşmaya yeni başlamıştık." 

İki kadın da birbirlerini selamladılar, Lucy gizli bir biçimde kadını süzdüğünde bir melek gibi göründüğünü fark etti. Elbisesinden boynunun orada bulunan şala kadar beyazdı. Elbisesi Lucy'nin elbisesinden daha detaylı ve abartılmış olsa da beyaz ve gri renkler durumu kurtarıyordu. Varlıklı bir aileden geldikleri belliydi, bu zamanda bulunan sosyetelerin ismini çıkarması gerekiyordu anlaşılan. 

"Memnun oldum efendim." Lucy'nin lafının ardından Sting belirli bir yere bakmaya başlamıştı, Natsu'nun yanı boşalıyordu anlaşılan. "Üzgün olduğumu belirterek çok popüler bir adamın yanına gitmem gerektiğini belirtiyor, siz hanımlara ise güzel bir sohbet diliyorum. Lütfen birbirinize karşı mesafeli olmayın ve bu gecenin tadını çıkartın." Veda selamlamasından sonra Sting yanlarından ayrılmıştı. 

"Adınızı konuşmalar içinde duymuştum leydi Lucy, ancak soyadınızı hatırlayamıyorum. İlk defa duyduğum için olmalı. Belli bir aileden mi geliyorsunuz? Buralı gibi durmuyor." Eh, bu kısmı düşünmemişti. "Buradan uzak, ingilterenin kuzey tarafından geliyorum. Babam eski bir subay ve annemde çiftlik kadını. Pek büyük bir konumumuz olmamakla birlikte kendimize yetecek kadar zenginliğe sahibiz leydim." Heyecanlanmıştı, yaptığı bir hata Natsu'nun ününü de batırırdı çünkü. Dikkatli konuşması gerekiyordu. 

Monster In The Mirror [Nalu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin