"Ne zamandan beri?!" Natsu ortalığı yıkacak gibiydi. "Nasıl olurda bana haber vermezsin?" Mirajane efendisine karşı sesini çıkaramıyor idi. "Dün gece öye değişikti ki, birileri ona bir şeyler söylemiş olmalı. Kim ve neden bilmiyorum, çünkü bana güvenip bir şey anlatmıyor!"
Evde ki eşyaların yerleri kendi kendine değişiyor, odalar labirent gibi hareket ederken aynalar titriyordu. "Efendim, ama Lucy özel. Daha önce söylemem gerekirdi biliyorum ama..."
"Ama ne?" Natsu sakince kadına döndü.
Mirajane istememişti. Lucy'i Natsu'dan korumak istemişti. Olan şeyler onu çok germişti. "O özel." Dedi tekrardan.
"Ne söylüyorsun sen!?"
"Onu eskiden beri izliyorsunuz, çocukken ilk geldiğinden beri!" Bu kızı koruması gerekiyordu. "O diğerlerinden farklı, bir çok boyut ve zaman değiştirdik efendim. Eninde sonunda nedense şu bir kaç gün içinde sizi ilk defa bu kadar sakin görüyorum! Aklınızı karıştıran kadın kimdir biliyorum, çaldığınız parçalar bile yumuşamaya başladı."
"Bir şey bildiğin yok, seni hizmetçi!"
"Benim görevim sizi korumak ve size yardımcı olmak, bu keder nereye kadar sürecek? Bu zamana kadar bir sürü kadın geldi buraya, hepsine aynı muamele, canavar olmaktan şikayet edip öyle davranmasınız!"
"Kapa çeneni! Haddini aşıyorsun."
"Yarın bir gün bayan Lucy sizi böyle gördüğü zaman gitmesine izin vermeyeceksiniz, biliyorum! Daha ne kadar yalan söyleyeceksiniz? Aşık olduğunuzu kabul edin. Tüm gün aynalara baktığınız-" Aynaların bir kaçının kırılma sesi gelince Mirajane sustu. Olacaklar belliydi.
"Leydi Lucy, bir kez daha gelecek ve sonrasında bu iş bitecek." Mirajane konuşmak için ağzını açtı ama Natsu'nun kızgın bakışlarını gördüğü gibi sustu. "Ona ne olacak ben karar vereceğim." Natsu bastonunu üç kere ye vurduğunda, Mirajane kendini alt katta bulmuştu.
Odada deli gibi bir oraya bir buraya dönüyor, kimin Lucy'nin aklını karıştırdığını bulmaya çalışıyordu. Özel miydi? Sadece diğer kadınların aksine Lucy'i daha erken tanımıştı ve büyümesini izlemişti. Bunun dışında onu özel kılan bir şey yok diye düşündü Natsu.
Odasından Lucy'e ayrılan odaya geçti. Kıyafetler buraya geri gelmişti, Natsu'nun gücü sayesinde. Komidinin üzerinde duran küpeleri görünce derin bir nefes aldı. Cep saatini çıkardı ve boyut, tarih ve saate baktı.
Etrafta ki aynaları devreye soktu, Lucy ne yapıyor görmesi gerekiyordu.
İki gözü önüne bakarken, diğer iki gözü aşağıda ki aynalara bakıyordu.
Lucy odasında mışıl mışıl uyurken Natsu az da olsa rahatladı. "Bana güvenmiyor." İnce uzun parmakları bastonun baş kısmına vuruyordu. Ritimli bir şekilde ses çıkarıyordu. Yarın buna son verecekti, diğerleri gibi olmayacaktı.
İnsanlar ile takılmak yeterince endişeli bir hal almıştı, özellikle bayan Lucy ile.
Lucy okuldan çıktığında kendini yine bambaşka bir yerde bulmuştu. Bu kaybolmalar yüzünden annesinden azar yiyeceğine emindi.
Etrafına bakındığında kendisini Dragneel malikanesinde bulmuştu, içeri doğru ilerlemek için adım attığında boynunun yanından geçen kırmızı duman "Kaç buradan, bir daha gelme." Demiş ve kaybolmuştu.
Lucy'nin kalbi duyduğu şey ile yerinden çıkacak gibiydi. Tam arkasını dönecekti ki evin kapısı kendiliğinden girmesi için açılmıştı. Lucy sessiz sedasız Natsu'nun onu izlediğini bilerek içeri doğru adım attı, anında kendini Natsu'nun çalışma odasında buldu.
"Bayan Lucy, leydim, sizi görmek ne güzel!" Natsu etrafta yürüyordu. "Haber vermeden çağırdığım için özür dilerim, sizinle konuşmam gerekiyordu."
"Dinliyorum." Dedi Lucy kalbi deli gibi çarparken. "Sizinle boyut ve zamanlarda gezerek bir şeyleri başarmaya çalışmak çok güzeldi Leydim, ama bir kaç sorun çıktı."
"Ne gibi?"
"Boyutlar başka birisini kabul etmiyor..."
Dumanın sesini duydu, kulağına fısıldamıştı ama ses nereden geliyor bilmiyordu. "Yalan söylüyor."
"Bu yüzden son iki görevinizi yapmanız, ardından ise sizi geri göndermem gerekiyor. Karşılığında size istediğiniz şeyi vereceğim." Odada ki mumun teki yandığında Natsu konuşmayı kesti, bastonuna vurduğunda mum söndü. Bir şeyi fark etmişti, Lucy bunu hissedebiliyordu.
"Leydim, bana güveniyor musunuz?"
Soru odanın ortasına düşmüş gibiydi sanki.
"Neden soruyorsunuz? Ayrıca sizden istediğim bu boyut kavramının ne olduğunu, burada işlerin nasıl gittiğini öğrenmek."
"Size zarar vereceğimi düşünüyor musunuz?"
Lucy soruyu yanıtlamaya korktu, arada ki sessizlik artarken cam çatlama sesi duydu, bu sesle beraber ağzından küçük bir çığlık kaçtı.
"Sizin yerinize cevap vereyim Leydim..." Natsu dibine kadar geldi. "Benden korkuyor ve bana güvenmiyorsunuz." Eldivenli eli Lucy'nin boynuna dolandı, sonrasında Natsu kırmızı dumanı eliyle yakalamıştı. Dumanı götürüp mumun üzerine yaydı ve mum yandı. "Bay Redfox ile tanışmış olmalısınız..."
Çaresizce etrafına bakıyordu. "Ben artık bu anlaşmayı devam..."
"Sadece son görevler, gitmene izin vereceğim." Natsu aklını okuyordu sanki. "Sadece Leydim, benimle beraber son görevler." Mumu eldivenli eliyle söndürdü. Anlaşılan duman yok olmuştu.
"Sizin ağzınızdan çıkacak kelimelere muhtacım, söyleyin bana, bu kalan iki günde bana güvenip partnerim olacak mısınız?" Lucy kafasını evet anlamında salladı. Karşı gelmeden sözüne güvenmeye çalışacaktı. Olmazsa ne olacaktı duymaya bile gerek yoktu, Natsu bir şeyleri bildiğini biliyordu.
İnsan yiyen bir şey ile karşı karşıya gelmek istemezdi.
Birden Lisanna ile olan hikayesi aklına gelince gerçek olup olmadığı şüphesi geldi, kime güvenecek bilmiyordu. Yine de aynaların hikayesi onu üzüyordu. "Bu akşam, sizi alacağım." Natsu bastonunu yere vurdu ve Lucy evindeydi. Gelen şok ve mide bulantısı onu sarmış, korkudan rengi atmıştı.
"Ne söyledin ona?" Gajeel ile Natsu karşı karşıya bekliyordu. "Sting haklıymış, ona gerçekten değer veriyorsun. Yoksa buraya kadar gelme zahmetine katlanmazdın." Ah Mira, diye geçirdi Natsu içinden, kimlere neler anlatmıştı.
"Aklını biraz karıştırmış olabilirim."
"Ne söyledin?" Diye tekrarladı Natsu, Gajeel'in yoğun duman kokusu onu boğuyordu. Gajeel ise inadına daha da tüttürüyordu. "Bir şeyler işte, bilirsin, seni yaptığın gibi."
"Benim Levy olmayında bir parmağım yok!"
"Aynen, beni de amcam doğurdu." İkisi de birbirine derin bakışlar atarken Natsu şapkasını çıkartıp kafasını kaşıdı. "Kavga etmek ister misin? Son kavga da ne olduğunu biliyoruz." Natsu bir şey demedi. "Biliyor musun Gajeel, seninle kavga etmeyeceğim..."
Çıkışa doğru ilerledi. "Ama şunu bil ki, Levy'nin yerini bir tek ben biliyorum." Kapıyı kapatıp oradan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monster In The Mirror [Nalu]
FanfictionLise son sınıf öğrencisi olan Lucy, oldukça meraklı bir kızdır. Aldatıldıktan bir kaç gün sonra okulun tuvaletinde bir gariplik olduğunu fark eder. Tuvalette bulduğu bu garip tablonun üzerine gitmeye kararlı olan Lucy, kendini başka bir zamana ve bo...