Eren'in sorusuna gülümsedi Hange.
"Titana dönüşmüş o sağ elin bunu kavramıştı. Bunu aynı böyle, işaret ve baş parmağının arasına almıştı."
"Cidden mi?"
"Bunun sadece bir rastlantı olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. Üstüne ne oluşan ısıdan ne de üzerine etki eden güçten dolayı kaşıkta bir hasar olmamasını eklersek... Bunun neden olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?"
"Ah! Onu yerden almaya çalıştığımı hatırlıyorum. Sonra da dönüşmüştüm."
Hange kaşığa bakarak "Anlıyorum..." dedi dalgınca. Sonra devam etti.
"Kuyuda dönüşememenin sebebi büyük ihtimalle buydu. 'Titanları öldürmeliyim', 'O toptan kurtulmalıyım', 'O taşı kaldırmalıyım.' Dönüştüğün zamanlarda aklında hep net bir amaç vardı. Kendine zarar vermek, bu dönüşümün tek anahtarı değil büyük ihtimalle. Bir amacın yoksa kendine zarar vermek bir işe yaramıyor." Hange cevabı hemen bulmuştu. Bu kadının zekasına hayran olup duruyordum. Komutan Erwin'in etkisine deliliği yüzünden ulaşamasada bu hâlini seviyordum.
"Katılıyorum, demin olan olay kendimi toptan korumaya çalışmaya benziyor ama yine de... Bir kaşığı almak için titana dönüşmek mi?" Eren sağ elini kaldırıp eline gergince bakarak,
"Bu çok berbat bir şey." dedi.
"Çok safça yaklaştım bu olaya. İnsan haline dönme durumuyla ilgili olarak düşündüklerimi yeniden gözden geçirmem gerek. Gel gör ki genel eğitim formasyonu için yakın zamanda dış bölgeye yapılacak gezi yüzünden buna vaktimiz yok."
"Tüm plan başarısız olursa diye bu işi çok sıkıştırmayalım diyorsun, ha?" diye sordu Levi.
"Evet, şimdilik..." diyerek cevapladı onu Hange, düşünceli bir şekilde.
Gunther, "Yani dönüşüm kurallarını bilerek yıkmadın mı?" diyerek sordu. Sence bilerek yıkmış gibi miydi Gunther? Ters ters baktım. Bunu fark etti.
"Hayır, bilerek yıkmadım." dediğinde Eren, takım derin bir nefes aldı.
Birden Gunther, Oluo, Eld ve Petra elini aynı Eren gibi ısırdı. Ses bile gelmişti. Şiddetle ısırdıkları çok belliydi. Gözlerim büyüdü.
"Siz ne yapıyorsunuz?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Ne yapıyorsunuz?" Eren, benimle aynı şaşkınlıktaki ses tonuyla sormuştu.
"Of..." Oflayan Gunther'ın acı çektiği belliydi.
"Bayağı acı verici bir şeymiş. Eren, sen ellerini bu acıya rağmen böyle ısırıp durdun, değil mi?" diye sordu Eld. Acı çektiğini belli etmiyordu.
"Seni yanlış yargılamışız. Her ne kadar ufakta olsa, buna karşı ödediğimiz bir şey bu. Daha önceden karar vermiştik buna." dedi Gunther.
"Ha?"
"Yalnız bu seni kontrol altında tutmak içindi! İşimizi yaparken hatalı değildik! Yani burnun kalkmasın, seni velet! Benim başka pişmanlıklarım var!" Son cümlesinde bana doğru üzgünce bir bakış atmıştı Oluo.
"Üzgünüz Eren, korkmuştuk. Bu yüzden de aptalca bir şey yaptık. Seni hayal kırıklığına uğratmış olmalıyız. Yine de... Bir kişi anca belli bir derecede fark yaratabilir. Bu yüzden organizasyon olarak hareket ediyoruz. Sana güveniyoruz ve senden de bize güvenmeni istiyoruz. Lütfen bize güven." Petra'nın bu dedikleri sabahki davranışlarıyla fazla uyuşmuyordu doğrusu. Konuşmaya bana bakarak devam etti,
"Ayrıca... Özür dileriz Aelin. Bir anlık korkuyla sana da yüklendik. Ama sen öyle bir tepki verince..."
"Sorun değil." diyerek sahte bir şekilde tebessüm ettim. Umrumda değildi artık. Sadece cevaplara ulaşmam gerekiyordu. Bana güvenip güvenmemelerini artık takmayacaktım.
"Cidden Aelin, özür dileriz. Sana o tür şeyler söylememiz saçmalıktı tamamen. Ama bizi anla lütfen. Titanlar hayatlarımızı mahvediyor. Ve üstelik dönüşebilen bir insan bizim için nasıl bir şok... Anlarsın." dedi Eld.
"Önemli değil dedim ya. Titanlar sadece sizlerin hayatını mahvetmiyor. Suçladığınız çocuğun annesi gözlerinin önünde bir titan tarafından yenildi. Ama tabi, eminim sizinki mahvolmuştur." dedikten sonra aynı sahte tebessümü kondurdum yüzüme.
"B-bilmiyorduk Aelin."
"Bu kadar yeter. Herkes çıksın. Aelin, sen kal." Kaptan Levi'ın sertçe verdiği emir üzerine herkes sıra sıra salondan çıktı. Birkaç dakika sessizlik oldu aramızda. Sonra konuştu.
"Derdin ne?"
"Ha?"
"Sana diyorum. Cevapla. Kendini bir şey sanmadan, doğru düzgün cevapla."
"Kendimi bir şey sandığım yok Kaptan. Olanlara tepki gösteremez miyim?"
"Onları öldürmekle tehdit ettin. Özür dilemelerine şükredecekken gelmiş burada kendini bir şey sanar gibi saçmalıyorsun. Bir daha bu takıma uyum sağlamazsan, sonuçlarına katlanırsın."
Kalbimi delen sözlerine karşılık gözlerim doldu.
"Beni hain diye suçladılar?! Ne yapabilirdim?!" diyerek sesimi yükselttim.
Kaptan Levi'ın tepkisi ellerini masaya vurmak oldu.
"Bir daha bana sesini yükseltme. Çizgiyi aşıyorsun. Daha fazla buna izin vermeyeceğim."
"Aşarsam ne olur?" diyerek sandalyemden kalkıp ona yaklaştım.
"Size teşekkür edecektim. O an Eren'i az bir şey olsa da koruduğunuz için. Fakat şu an beni azarladığınız şeye bakın. Orada ben suçlandım. Titan damgası bile yedim. Hayatım onlar yüzünden kararmışken. Her gün delirecek gibi oluyorum." Dediğimde iyice yaklaşmıştım ona. "O an Eren titana dönüşüp tehlikeyi üzerine aldığında, kanım kaynadı. Hepinizi teker teker öldürmek istedim. Çünkü onu öldürecektiniz. Tamamen içgüdüydü. Duygu değil, içgüdü. Nefret falan hissetmedim. Sadece korumak istedim. Yanımda durduğunuz da nasıl mutlu olmuştum. Artık ne yaparsanız yapın, umrumda değil. Beni cevaplara götürün yeter. Takımdan atmanız veya başka bir şey yapmanızla ilgileniyorum çünkü benim yanım Eren'in yanı. Ondan uzak kalamam. Beni cevaplara o götürecek, sizler değil." Dibindeydim. Çok güzel kokuyordu. Tarif edemeyeceğim, hoş bir kokusu vardı. Çıt çıkarmadan dinlemişti beni. Konuşmaması için konuşmaya devam ettim.
"Şimdilik bir şey demenize gerek yok. Ağzınızdan çıkan her kelime kalbime saplanıyor çünkü." dedikten sonra dudaklarım dudaklarının üstüne kapandı. Sadece dudaklarının üstündeydi dudaklarım. Öpmüştüm. Neden bunu yaptığımı bilmiyordum. Levi, bir an için donup kaldı ve sonrasında beni ittirdi. Karşılık vermeyeceğini biliyordum ama ittireceğini o an için düşünememiştim. Yanaklarıma ateş hücum etmişti. Sağ elini dudaklarının üzerine koyarak,
"Ne yapıyorsun?" dedi.
"Bir ceza. Olmamış sayın." diyerek ona bir daha bakamayarak hızlı adımlarla kapıdan çıktım.
Niye yapmıştım bunu?
Neden o manyağı öpmüştüm?
Sonunda delirmiş miydim ben?
Kalbim niye çıkacak gibi atıp duruyordu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yume | aot, levi
Fiksi PenggemarKuş olmak istemişti. Kuş olup özgürce uçmak. Sahiden özgürlük diye bir şey var mıydı? Ya da nefretin olmadığı bir dünya? Levi x Aelin Aelin kendi yarattığım bir ana karakter. Fakat ismi farklı bir seriden aldım. Seriye uygun ilerlemeye çalıştım. Hat...