4

1K 102 33
                                    

Dün ki yüzümün kızarmasına sebep olan olaylardan sonra Kaptan Levi'yı hiç görmemiştim. Çalışma odasından çıkmamıştı. Sabahtan beri takımdakilerle antrenman yapıyorduk. Şu an öğle saatlerinde olmalıydık. Antrenman sayesinde hepsiyle yakınlaşabilmiştim. Petra çok sevimli bir kızdı. O gün davet etmeme sebebinin gerek olmadığını, zaten yanlarına geleceğimi düşünmesiymiş. Sanırım Alex'in beni yanında istememesinden sonra epey kırılgan biri olmuştum. Kalbimdeki kırıkları başka insanlara yansıtmamalıydım. Boşu boşuna yanlış anlaşılmalara neden oluyordu. Ayrıca artık takımımla daha iyi anlaşıyordum. Gunther ve Eld ağabey gibilerdi. Oluo ise kendini çok beğenmiş biriydi ama anlaşılmayacak kadar gıcık özellikleri yoktu. Petra'yla kavgalarına çok gülüyorduk. Gavriel yine dibimden ayrılmıyordu. Yanlışlıkla çarpar gibi yapıp sürekli yanımda bitiyordu. Bu durumdan gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Yakında takımın diline düşecektik. Eğitim günlerindeki şeylerin tekrar yaşanmasını istemiyordum.

"Maket devleri yerleştirdik. Diğerleri sizi bekliyor." dedi yanımıza koşarak gelen Petra. Onu kafamla onaylayıp peşinden yürümeye başladım. Demek ki sırada maket devleri kesmek vardı. Bizi tekrar sınamak istiyorlardı. Başlangıç alanına gittiğimizde Levi'yın da geldiğini gördüm. Petra iyice yanımıza yaklaşarak,

"Kaptan ve Eld nasıl savaştığınızı gözlemek için sizi takip edecek. Onların arkanızda olduğunu unutmaya çalışın. Ben tam tersi çok heyecanlanıp işleri batırmıştım." dedi gülerek.

"Duydun mu Aelin? Yine hayallere dalıp gitme." dedi Gavriel. Sinirli gibiydi. Ona doğru alayla baktım,

"O zaman önden buyur." dedim. Belli ki ilk başlamak istemiyordu. Bunu dediğim için daha çok sinirlendi ama bir şey demeden hırsla üç boyutlu manevra teçhizatıyla yola çıktı. Levi bana işaret verince pozisyonumu hesaplayıp uçmaya başladım. Levi'da arkamdan geliyordu. İlk görünen maket devde tuzak yok gibi görünüyordu. Onu ekstra bir hamle duymadan kolayca keserek yoluma devam ettim. Yoluma devam ederken birden sağ taraftan dev attılar üzerime. Fakat arkamdaki ağaca kendimi vererek ileri atıldım ve havada takla atarak devin ensesini biçtim.

"Oh!" diye şaşkınlık belirtisi gösteren Oluo'nun sesini işittim. Demek ki maket devi üzerime atan oydu. Soluk veremeden başka bir dev çıktı karşıma. Onu da takla atarak kesmeye çalışıyordum ki ağaçların sol tarafından bir dev daha atıldı üzerime. Manevra teçhizatını kullanarak ağacın biraz yukarısına hızla atıldım ve ayağımla destek aldım. Elimdeki kılıçları döndürdüm ve takla atarak ilk devi kesip ikincisine atıldım. O sıra arkasında biraz uzakta bir ağaç dalına yaslanmış Levi'yı gördüm. Bana değişik bir biçimde bakıyordu. Ona gülümsedim. Nasıl bir tepki verdiğini göremedim çünkü maket devi kesmek zorundaydım. Onu da hallettikten sonra yoluma devam ettim. Hareket yapacağım diye gazı çok harcamıştım sanırım. Ama buna değmişti. Çünkü Levi'ın o bakışlarını görmüştüm. Kalan devleri gülümseyerek kestim. Son deve yaklaşırken tahmin ettiğim gibi gazım bitti. Yere düşüyordum.

O sırada biri bana atıldı. Düşmeden yakalandım.  Levi'yın kucağındaydım. Vay canına. Güzel kokuyordu. Temizlik manyağı birinden kötü kokmasını bekleyemeyiz herhalde?

 Temizlik manyağı birinden kötü kokmasını bekleyemeyiz herhalde?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çok umursamazsın. Gazı bu derece umursamazsa kullanırsan devlere yem olursun." dedi ve uçmaya başladık. Kucağından indirmemişti beni. Çok utanıyordum. Yine rezil olacaktım. Gavriel ve Eld çoktan dönmüş olmalıydı. Başlangıç alanına yaklaştığımızı görünce ilk Levi'ın yüzüne baktım. Yine herhangi bir ifade yoktu üzerinde. Baktığımı farkedip kısa bir an bana bakıp gözlerini çevirdi. Saçları dalgalanıyordu ve hoş görünüyordu. Bakışlarımı ellerime çevirdim. Bu kadar çok etkilenmem normal miydi?

Sonunda yere indiğimizde Petra alkışlıyordu.

"İzledim, izledim! Ben de izledim! Kaptan Levi gibi hareket ediyordu, öyle değil mi?" dedi heyecanlı heyecanlı.

"Evet, çok güçlüydü. Kazanan belli Gavriel. Üzgünüm koçum." dedi Gunther Gavriel'ın omzuna vurarak. Gavriel bir şey demedi.

"Gazını çok kullanıyor. Gereksiz bir hareket sadece yem olmasına yarar." dedi Levi. Haklıydı ama bu bir sınama yarışı olduğu için kendimi göstermek istemiştim. Gerçek devlerle savaşırken daha dikkatli olurdum. Umarım.

"Evet ama bu gücünüz işimize çok yarayacaktır. Sizin gibi güçlü insanların takımımıza katıldığına çok sevindim. Tekrardan hoş geldiniz." dedi Eld. Gülümseyerek karşılık verdim.
...

Çay içmeye bahçedeki masaya gelmiştik. Havadan sudan muhabbet ediyorlardı.

"Sizce bir daha o dev ortaya çıkar mı?" diye soruyordu Gavriel. Aklımın Armin'in söyledikleri geldi,
'Duvarların içinde kalmanın bizi sonsuza kadar koruyacağına inanan insanları da merak ediyorum. Duvar 100 yıl boyunca yıkılmamış olabilir. Ama bunun bugün olmayacağının bir garantisi yok. Ve hâlâ...' dediğinde duvar yıkılmıştı. Bu tesadüf bana hâlâ çok garip geliyordu. Hüzünle gülümsedim.

"Yine neye daldın gittin öyle?" dedi Gavriel.

"Seni ilgilendirmez."

"Ahh, hadi ama. Bu soruda ne var?"

"Bir şey olduğu yok. Niye her hareketime dikkat ediyorsun? Seni ilgilendirmiyor. Çay içiyorum işte." dedim.

"Bugün olduğundan daha gıcıksın." diyerek gözlerini devirdi Gavriel.

"Sizin aranızdaki şu şey ne?" diye sordu Oluo. Ahh. Kaptanın önünde Gavriel'la olan iletişim bozukluluğumdan konuşmak istemiyordum. Cevabı Gavriel'a bıraktım.

"Aslında pek bir şey yok. Ondan hoşlandığımı itiraf etmiştim birkaç ay önce. O yüzden böyle davranıyor." dedi gülerek Gavriel. Cidden hiç utanması yoktu.

"Senin hiç utanman yok mu? Reddedilmekle nasıl böyle böbürlenirsin?" diye hayretle sordum.

"Ömrümüz ne kadar sürecek ki utanayım? Her anın tadını çıkarıyorum işte. Seninle uğraşmak çok güzel oluyor. Baksanıza şuna." dedi gülerken beni göstererek.

Cevap vermeyip çayımdan yudum aldım. Kesin yine kızarmıştım. Levi bile bana bakıyordu.

"Böyle utandığına bakmayın. Eğitimdeyken onunla Ashryver olduğu için dalga geçen bir çocuğu dövüp ceza almıştı. Şimdi kesin beni de dövmek isteyecek. Neyseki Kaptan burada. Rahatça konuşabilirim." Utanmaz pislik. Delirtiyordu beni.

"Uğraşma kızla. En sonunda dayak yiyeceksin gibi duruyor. Aynı dediğin gibi." diye lafa girdi Oluo. Sonra anlatmaya başladı,

"Bu aşk ne tuhaf bir şey... Hange'i hatırladım birden. Devlere aşıkmış gibi davranıyor manyak kadın." dedi. Böylece muhabbet konusu değişti ve derin bir nefes aldım. Levi hiç konuşmamıştı. Acaba hiç arkadaşı var mıydı? Aman, niye bu kadar merak ediyorsam.

 Acaba hiç arkadaşı var mıydı? Aman, niye bu kadar merak ediyorsam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


yume | aot, levi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin