𔘓 rosé - on the ground 🎶
Mutfağa girdiğimde tek başına masaya oturmuş çay içen Levi'la karşılaştım. Kaptanın uyuyamadığıyla ilgili bir takım şeyleri işitmiştim önceden. Fakat ben uykucu bir ayı olduğum için geceleri hiç karşılaşmamıştık. Beni görünce çökmüş hâlime bir şey demeden,
"Hazır uyumak için vaktin bolken uyumalısın." dedi.
"Uyuyabileceğimi sanmıyorum..."
"Kabus mu gördün?" Fazla ilgilenmiş gibiydi.
"Evet. Aslında tam kabus denilemez. Garip bir rüyaydı. Anlamlı gibiydi ama anlam çıkaramıyorum. Düşünmekten uyuyamadım..." dedim.
"Anlatsana."
"Sizi sıkmak istemem."
"Tekrarlatma beni." dedi. Anlatabildiğim kadar anlatmaya çalıştım.
"O duvar bizim duvarlara benzemiyordu. Açıkçası bizim duvarlar daha güçlü ve görkemli duruyor. Hayatımda hiç görmediğim bir yerdi. Yakında ilk defa duvarların dışına çıkacağım, biliyorsun. Neden şimdi bu rüyayı gördüm? Oysaki fazla rüya görmeyen biriyim. Hatta genelde hatırlamam." dedim aklım karışık. Sonra aniden aklıma bir şey geldi. 4 yıl önce... Babamı kaybetmeden önce. Bana dediği şey aklıma geldi.
"Annen. Anneni kurtaramadım. Ama sen yaşamalısın. Zamanı geldiğinde hatırlayacaksın. Nolur yaşa Aelin. Yaşa ve özgür ol."
"Ne oldu? Bir şey çıkarabildin mi?"
"Evet.. aklıma şimdi bir şey geldi. Babamın bana son söylediği şeyler. Bana 'Zamanı geldiğinde hatırlayacaksın.' demişti."
Levi, dediklerimi tarttıktan sonra, "Bu iş farklı yerlere çıkacak gibi. Uyuyamadığın iyi oldu. Bir ara Erwin'e bahsedeceğim." dedi ve devam etti,
"Çay soğumuş. Ben hava almaya çıkacağım. Gelecek misin?"
Benim gelmemi neden istiyordu ki? Şaşırarak kafamla onayladım. Yavaşça masasından kalktığında ona eşlik ettim. Dışarı çıktığımızda bir süre hiç konuşmadan yürüdük. Güzel, görkemli ve büyük bir ağacın yanına geldik. Ağacın güzel olması bir yana olduğu yerden manzara gerçekten enfes görünüyordu.
"Manzara demişken burayı sana göstermek istedim."
"Teşekkür ederim." dedim ona gülümseyerek. Beni takmadan ağacın dibine oturdu. Yanına mı otursam yoksa karşısına mi diye düşünürken karşısına otursam saçma olacağına karar verip yanına yayıldım.
Konuşmadan oturuyorduk. Böyle dakikalar geçirdik. Ara sıra onu inceliyordum. Düşüncelere dalmış gözüküyordu. Ne düşünüyordu acaba? Böyle bir adam saatlerce ne düşünüyor olabilirdi ki? Burayı sevdiğine göre sık sık geliyor olmalıydı. Onu incelediğimi fark ettiyse bile sesini çıkarmadı. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama uykumun geldiğini hissettim. Sonunda esnediğimde,
"Sakın ölme. Gereksiz ölüm istemiyorum." dedi.
Ağzımda geveleyerek "Amacım ölmemek zaten Kaptan." dedim.
Huzurluydum. Onun yanında. Günlerce yanında böyle oturmak istiyordum. Başım omzuna düştüğünde sesini çıkarmadı. Ben de uyku âlemine daldım.
૪
Uyandığımda sersem sersem gözlerimi açtığımda ilk Levi'ın yüzünü, sonra da havanın aydınlığını fark ettim. Aradan ne kadar süre geçmişti bilmiyorum ama o da sızmıştı. Kafamı bacaklarına koymuş bir şekilde uyuduğuma inanamıyordum. Ayrıca ilk kafam omzunda değil miydi? Ne ara bacağına geçmiştim ki? Hiç kalkmak istemedim ama uyanır ve bunu görürse diye mecburen kendimi zorlayarak kalktım. Hareketliliği fark edip hemen gözünü açtı. Off, keşke biraz daha uyusaydı da izleyebilseydim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yume | aot, levi
أدب الهواةKuş olmak istemişti. Kuş olup özgürce uçmak. Sahiden özgürlük diye bir şey var mıydı? Ya da nefretin olmadığı bir dünya? Levi x Aelin Aelin kendi yarattığım bir ana karakter. Fakat ismi farklı bir seriden aldım. Seriye uygun ilerlemeye çalıştım. Hat...