Yoongi
Herkes geldikten sonra depodan uzakta olan bir masaya oturduk.
Hoseok: ee şimdi napıyoruz?
Yoongi: Siz gelmeden gizlice etrafı biraz inceledim ve arka tarafta bir pencere var ayrıca içeri giren polisin tarifine göre jungkook'un olduğu bölmeden uzakta bir bölmeye çıkıyor yani dong hyun bizim geldiğimizi duyamaz. Ben, taehyung ve içeri giren polis oradan içeri girip jungkook'u kurtarıcaz. Sizde sessizce dışarıdaki adamları bayıltın ve her ihtimale karşı sizinde yanınızda silah olucak. Fazla dikkat çekmemek için yarımız diğer taraftan yarımız öbür taraftan arkaya gidicez ve Arka taraftan bayıltmaya başlıycaz arkadakiler bittiğinde üçümüz içeri giricez sizde adamları bayıltmaya devam edeceksiniz. Hepsini bayılttıktan sonra içeri girmenize gerek yok. Anlaşıldı mı?
Polisler her ne kadar bana şaşkın bir şekilde baksada daha sonra kendilerine geldiler ve onlarda kafalarını sallayarak onaylar kelimeler söylediğinde ayağı kalktım.
Yoongi: hadi başlayalım.
Yoldan geçermiş gibi arka tarafa geldikten sonra çoktan havaya girmiş ve sessiz bir şekilde arkada olan 3-4 tane adamı bayıltıp üçümüz pencereden içeri girdik. Oda görünümlü ama depoya konan eşyalar karışmasın diye sadece duvarla ayrılmış çokta karanlık olmayan yere ses çıkarmadan girmeyi başardık. Görünürde dong hyunun adamları yoktu ve jungkook'un olduğu bölmeye yaklaştıkça dong hyun ile jungkook'un konuşma sesleri daha net geliyordu.
Jungkook: yoongi bir buraya gelsin senin ağzına sıçacak görürsün it.
Dong hyun: ona dediğin onca şeyden sonra gelir mi sanıyorsun. O kadar dedi sana jungkook ben öyle bir şey yapmadım diye sen inanmadın üstüne birde çocuğa yumruk attın. Bak ne kadar güzel plan yapmışım dimi ah biliyorum çok zekiyim.
Jungkook: n-ne? Seni şerefsiz adi köpek öldürücem lan seni piç.
Dong hyun: hadi ama kookie sinirlenme nasıl olsa artık benim yanımdasın o yoongi de ne buldun hala da anlamış değilim gerçi ama o da boyunun ölçüsünü almıştır artık.
Duyduklarımla sinirim daha da arttı ve daha hızlı bir şekilde yürüyüp önce ben sonra taehyung ve polis jungkook'un olduğu bölmeye vardık. Jungkook bölmenin yan tarafında sandalyeye bağlı duruyordu ve dong hyun da bölmenin girişine arkası dönük bir şekilde bir şeylerle uğraşıyordu. Jungkook beni gördü ve gözlerinde adeta bir galaksi oluştu. Ben işaret parmağımı dudağıma bastırıp konuşmaması işaret ettim ve hızlı bir şekilde içeri girip dong hyunun tam arkasında durdum. Tam arkasını dönecekken ensesine dayadığım silah buna engel oldu.
Yoongi: yiyiyorsa az önce dediklerini tekrar desene.
Yavaş hareketlerle belindeki silahı almaya çalışırken taehyung bunu fark etti ve gelip dong hyun'un kafasının yan tarafına silahını dayadı.
Taehyung: şşş çek o elini silahtan. Alıyım ben onu. Yok be silahı da güzel değilmiş bunun.
Dong hyun: tek başına gelmeye korktun sanırım yoongi jungkook yokken fazla ağlamamışsındır umarım.
Silahı indirip herhangi bir yere fırlattım ve dong hyunu döndürüp kafa attım. Anında yeri boylarken bu sefer tekme atmaya başladım. "Ben sana sakın ona dokunma demedim mi köpek!" Her tekmede acıyla inlemesine rağmen gülen dong hyun yüzünden daha çok sinirlenip üstüne çıktım ve suratını yumruklamaya başladım. "Sana seni geberticem dedim dimi." Dong hyun en sonunda bayılınca üstünden kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GANG
Fanfictionüniversitede ki gizli bir çete ve bir hastalığı olan çete lideri ayrıca ona çok iyi gelen bir arkadaş