İnsan hiç beklemediği bir şeyi duyunca ilk önce yalanlar. Sonra şüphe duyar. En sonunda ise gerçekliğini kavrar. Ben ise son aşamadaydım. Başta idrak edemediğim sözcükleri şimdi anlamaya başlıyordum.
Yaklaşık 10 dakikadır uykudaymış gibi yapmak sıkıcıydı. Üstelik hafızamı kaybetmeden önce beni tanıyan birinin de başımda olduğunu düşünürsek... Korkutucuydu da diyebiliriz.
Uzun bir süre öyle durdum. Zilin çalmasını bekliyordum. Fakat biri beni kolumdan dürtükledi. Uykudan yeni uyanmış gibi davranıp beni dürtükleyene 'ne oluyor lan?' der gibi baktım. Sınıfta sessiz duran biriydi. Bana deliymişim gibi baktı. Biraz haklıydı tabi.
"5 dakika sonra zil çalacak. Okulda kalman güzel olmaz diye düşündüm."
"İyi düşünmüşsün sağol." dedikten sonra saçlarımı elimle kulağımın arkasına koydum. Baturalp'e baktığımda sınıfta yoktu. Gitmişti demek. Duyduklarımdan sonra düşünmekten başka bir şey yapmıyordum. Baturalp hayatımda hangi konumdaydı meraklanmadan edemiyordum da. Çantamı toparlayıp zilin çalmasını bekledim. Kulaklarımı tırmalayan zil sesiyle herkes hızlı adımlarla kapıdan çıkmaya başladı. Yerimde oturup herkesin çıkmasını bekledim. Tek ben kaldığımda kapıdan çıktım ve okulun uzun koridorunda ilerlemeye başladım. Okul kapısının önünde duran araba sabah beni bırakan arabaydı. Hızlı adımlarla arabaya ilerledim. Arka kapıyı açıp atladım. Oldukça sessiz olan şoför sessizliğini her zamanki gibi koruyordu. Arabayı çalıştırdığında düşüncelerimden sıyrıldım ve etrafta göz gezdirmeye başladım. Tabelaları incelerken gözüme 'Dövüş teknikleri kursuna kayıtlarımız başlamıştır.' yazısı takıldı.
"Arabayı durdurun!" dememle aniden yavaşladı ama durmadı.
"Babanız onaylamadan böyle bir şey yapmam mümkün değil efendim, üzgünüm" Şaka?
"Ne saçmalıyorsun ya sen? Durdur arabayı. Arkada kalan kitapçıdan bir kitap alacağım." diye bir yalan uydurunca durumu çabuk kurtardığım için kendimi kutladım.
"Pardon, efendim. Kitap alacağınızı söylememiştiniz." Şşh. Yola gel.
"Durmayı düşünüyor musun?"
"İlerideki boş yerde duracağım." Her ne kadar görmese de başımla onayladım.
Tabelanın olduğu yer biraz uzakta kalmıştı ama yürüyebilirdim. Babamların böyle bir kursa gelmeme izin vereceklerini sanmıyordum. Üstelik bu yolları ezberleyememiştim. Kursu yeni bulmuştum ve böyle bir fırsatı kaçırmamalıydım. Araba hareket etmeyi kestiğinde kapıyı açtım ve arabadan indim. Okul eteğimin arkasını düzeltip şoföre baktım. Bana soru sorar gibi bakıyordu.
"15 dakikaya gelirim." konuşmasına izin vermeden yürümeye başladım. Bu cadde çok güzeldi. Bir ara Armina'yı da alıp gelmeliydim.
Tabelanın asılı olduğu yere gelince daha çok siyah ve lacivert renklerinin hakim olduğunu farkettim. Üstelik ileride barların olduğunu da tahmin edebiliyordum. Tabeladaki yazılara dikkatlice yeniden baktım. Tarif edilen girişi bulmam zor olmadı. Kapıdan girince uzun koridorun başındaydım. En sonda bulunan odaya doğru ilerledim. Sarışın uzun saçlı kız kum torbasına var gücüyle vuruyordu. İçimden o kum torbasını yumruklamak geldi. Ama öylesine bir istek değildi. Sanki yapmalıymışım gibiydi. Arkasından izlediğim için yüzünü göremiyordum. Hızlı bir hareketle arkasına döndü ve bileğimi çevirdi. Acıdan çığlık atmadım. Sanki alıştığım bir şeymiş gibi hissediyordum. Kız beni süzerken bileğimi bıraktı. Aynı anda ben de onu süzmeye başladım. Benden biraz büyük duruyordu. Yüzü kusursuz denecek kadar güzeldi. Gözlerinden ateş çıkarcasına baktığını görünce bir adım geriledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ebruli
Novela JuvenilGözlerinde o boş ifade vardı. Söyleyeceğim şeyi bekliyordu, evet... "Silinmiş hatıralar en beklenmedik anda zihnimde canlanırken nasıl normal olabilirim ki? Peki ya güvendiğim insanlarda durmadan arıza çıkarsa? Tekrar söylüyorum değişmedim, sadece k...