6. Bölüm 'Belirsizlik'

361 24 8
                                    

Söyledikleri kulaklarımda yankılanırken vücudum kaskatı kesilmeye başlamıştı. Ondan hem nefret ederken hem de değer veriyordum. Nedensizce olmadığının farkındaydım ama nedenini öğrenmem için de Baturalp'i ikna etmem gerekiyordu. Bu iş de beni uğraştıracağa benziyordu.

Bana bu kadar kötü davranan birini sevmem içler acısıydı. Şuan geçmişi düşünmeden onu sevmeyi bırakmalıydım. Fakat olmuyordu işte. Onu tanımıyorken seviyordum.

Gözlerindeki duyguyu çözmeye çalışıyordum. Konuşmaya başlayınca ses tonu beni ona çekmeye devam etti.

"Beni incelemen bittiyse gitsen diyorum. Uğraşamam." Çok kabaydı.

"Sana aşık olduğum falan yok." Yalan bir.

"Kendini mükemmel sanma çünkü değilsin." Yalan iki.

"Benim kolumu tutan sensin ve bana gitmemi söylüyorsun. Ahmak."

Söylediklerim üzerine kahkaha attı. Her ne kadar ona sinir olsam ve nefret etmeye çalışsam da bu gülüş hepsini etkisiz bırakıyordu. Alayla gülse bile içimde tebessüm etme isteği oluştu. Tabiki de bu isteği bastırmayacak kadar salak değildim. Gülüp pot kırmamalıydım. Ben gülüşünün etkisini henüz atlatamamışken kolumu bıraktı.

"Seni senden daha iyi tanıyorum." Duygusuzluğunu aşmasını isterken gözlerinin içinde kayboluyordum. Konuşmaya devam etti. "Beni kandırmayı deneme Ebru. Bu arada seninle hesaplaşmamız henüz bitmedi." Durdu ve beni süzdü.

"Mesela şuan benim duygularımı belli etmemi istiyorsun. Aslında ben belli ediyorum ama sen anlayamıyorsun. Anlayamamın nedeni kapasitesizliğin. Kapasite yok sende. Seni sevmeyeceğimi öğren artık. Aklına kazı bunu." Söyledikleri gururumu kırmıştı. Aslında gururum bile yoktu benim. Şuan gurursuzun teki gibi davranıyordum. İçimdeki nefret duygusuyla sevgi büyük bir savaştaydı.

Fakat söylediklerinden sonra nefret daha üstün geliyordu. Bunu yapması iyi olmuştu benim için. Gerçeklerin yüzüme söylenmesi canımı ne kadar acıtsa da yalan söylenmesinin yerine bunu tercih ederdim.

Ama bir konuda haklı değildi. Kapasitesiz değildim ben. Sadece onu çözemiyordum. Mantığıma ters düşüyordu bütünüyle. Bana bu kadar kötü davranmasının nedeni geçmişle ilgiliydi. Gitmeden önce yüzümü buruşturdum.

"Senden iğreniyorum." Arkamı dönüp yürümeye başlamışken sözlerini duydum.

"Ben de öyle."

Sınıfa girerken Armina'yı görmemeyi umut ediyordum. Ona her şeyi açıklamalıydım. Bu benim stres olmama neden oluyordu. Tanışalı kısa bir zaman oluyordu ama benim için değerliydi.

Sınıfa girdiğimde gördüğüm manzarayla gerildim. Armina Ozan'ın omzuna yaslanmıştı ve gözleri kapalıydı.

Armina'nın ne kadar üzüleceğini tahmin edemiyordum bile. Ozan beni görünce kafasını iki yana salladı. Bu 'sakın söyleyeyim deme' anlamına geliyor olmalıydı. Ozan'ın neden böyle bir şerefsizlik yaptığını anlayamıyordum.

Niçin Doğukan'ın saçma oyunlarına yardım ediyordu ki? Arkadaşımın kandırılmasına hayatta göz yumamazdım. Elbette anlatacaktım. Fakat vakit uygun değildi. Umursamaz tavırlar sergileyerek sırama geçtim. Sınıfa yeni bir sıra koyulmuştu ve ben bunun kim için getirildiğini anlamıştım.

Kavgadan bu yana ortalıkta gözükmüyordu. Yarı açık gözlerle kapıdan giren öğrencileri süzüyordum. Baturalp girince gözlerimi iyice açtım ve gördüklerimin hayal olmadığından emin oldum. Kanla kaplı kıyafetlerinden ve yüzünden eser yoktu. 'Fondoten mi sürdü acaba?' dedim içimden. Ama dikkatli baktığımda sağ gözünün altındaki morluk kendini ele veriyordu. Bu hali beni üzmüştü.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin