3. Bölüm 'Yeni'

435 31 4
                                    

"Ebru, hadi ! Okula geç kalıyorsun."

"5 dakika daha" diye mırıldandım. Tam tekrar uykuya dalıyordum ki başımdan aşağı dökülen buz gibi suyla çığlık attım. Okuldan nefret ediyordum. Niye sabahın sekizine ders konulurdu ki. Esma ablaya baktığımda su döktüğü yetmezmiş gibi bir de benim düşünceli ve ıslak halime bakıp sırıtıyordu.

"Hadi biraz hızlı ol" deyip odadan çıktı. Lanet okuyarak sevgili yatağımdan kalktım ve banyoya gittim. Aynada kendimi görünce bir çığlık daha attım. Saçlarımın arkası elektriklenmiş ve önü de ıslak olduğundan yüzüme yapışmıştı. Gözlerime baktığımda altlarının şişmiş olduğunu gördüm. Saçımı yıkayıp kuruladım. Yüzümü de temizledikten sonra krem sürüp banyodan çıktım. Okul formamı giyindim ve elimde çantamı sürükleyerek aşağı indim.

Saate baktığımda yetişmek için kahvaltı yapmamaya karar verdim. Beni okula kim bırakacak diye düşünürken Esma abla beni aydınlattı.

"Bugün babanın işi çıkmış tatlım, seni okula şoför bırakacak."

Kafamı tamam anlamında aşağı yukarı salladım.

Telefonumu cebime atıp evden çıktım. Şoför bir şoförden ziyade gardiyanı andırıyordu. Taktığı gözlükle bütünleşmişti adeta. Onu süzmeyi bitirdikten sonra arabaya bindim.

Araba mı? Ah, bu bebeğe araba demek hakaret olurdu! Arabadaki sessizlik beni rahatlatıyordu. Geldiğimizi durmamızdan anladım.

İnerken okul çıkışı beni alacağını söyledi. Tabi samimiyetle söylememişti daha çok "Okul çıkışı sizi benim almam söylendi Ebru hanım." tarzında bir şeydi bu.

Okulun bahçesinde yürürken cebimden gelen titreşimle elimi cebime attım. Arama ekranına baktığımda annem yazısını görünce telefonu tekrar cebime koydum.

Şuan bebek muamelesine tahammül edecek halim yoktu. Aslında hiçbir zaman yoktu ama neyse. Sınıfa doğru yaklaşırken yere bakıyordum. Yere bakmaktan yerdeki desenleri ezberlemiştim bile.

Ayaklarımın önünde fazladan bir çift ayak görünce durdum ve hafif bir şekilde başımı yukarı kaldırdım. İçimden bir ses 'yine mi bu çocuk' diye söylendi.

Diğer ses de 'Allah neler yaratıyor' diye onu övünce iç sesime göz deviresim geldi. Yani o kadar da mükemmel değildi.

Sadece saçları, gözleri, burnu, gülüşü , fiziği...

Lanet olsun! İkinci iç ses haklı çıkmıştı. Gözlerine baktığımda alay edercesine beni izlediğini gördüm. Beni ürkütüyordu. Benimle uğraşması hoşuma gitse de buna bir son vermeliydi. Hareket etmeden aynı onun gibi yerimde dikildim.

On saniyeye yakın bir süre gözlerini gözlerimden ayırmadı. Kim daha önce gözlerini ayıracak diye iddaalaşmıştık sanki. Yaptığımız şeyin saçma oldugunun farkındaydım. Bu saçmalığa daha fazla dayanamayıp gözlerimi çevirdim.

Aslında ilgimi başka bir şey çekmişti. Mesela Armina ile Ozan'ın sınıfa doğru el ele yürümesi gibi. İkisini görünce kahkaha attım. Ne ara olmuştu bu? Armina mutlu ise benim için sorun yoktu. Ben kahkaha attıktan sonra gözlerini benden ayırdı ve benim baktığım yöne döndü. Yeniden bana döndüğünde yüzünde hiçbir değişim yoktu. Tepkisiz bir biçimde tekrar gözlerime baktı. Daha fazla bu sessizliğe dayanamayıp konuşmaya başladım.

"İsmin ne?"

Onun yanındayken heyecanlanıyordum. Bu nedenle duygusuz gözükmeye çalışıyordum. Peki işe yaradığı söylenebilir miydi? Hayır.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin