IX

132 18 53
                                    

"Bizim dönüşeceğimiz tek şeyyaktığımız şiir sayfaları olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bizim dönüşeceğimiz tek şey
yaktığımız şiir sayfaları olacak."

*

(6 ay sonra, Mezuniyet)

*

Son kez koridorlarından geçtiğim okulda sağa sola koşturan öğretmenler, mikrofonları nereye koymalarına karar verememe ve bunun gibi daha birçok sorunlar, komiteler nerede toplanacak, zarflar hangi odada, toplantı hangi tarihte, filanca çocuk filanca salonda, onikilerin hepsi okulda mı, kağıtlar, ezberler, yine birtakım koşuşturmacalar ve bitmek tükenmek bilmeyip daha da türeyen birtakım sorunlar... Sorunların üzerinde konuşuldukça daha fazla göründüğü gibi, her sorunu onbeş öğretmenin aynı anda tartışmasıyla öğretmenler odasında kargaşanın şimdiye kadar görülmemiş öyle bir çeşidi vardı ki önünden geçerken odadan gelen sese katlanmak olanca zordu. Seslerden kulağım çınladığı için iki elimle mezun şapkamı başıma oturtmaya çalışarak burayı çabucak geçtim ve köşeden hemen sağa saptım. Sınıfın önüne geldiğimde buradan gelen sedanın hocalarınkini geçtiğini farketmem için gayret serfetmem gerekmedi. Mezuniyet töreni artık yavaştan başlıyor olacaktı ki ben içeri girince sınıftakilerin birkaçı dışarı çıkmaktaydı.

Onca yılın kaygısı, zorluğu, yeri gelince verdiği hoşnutluğu, tek sözle, okulun bir bütün olarak hayatımızdan tek günde arkasına bakmadan çekip gideceği gün bugün, mezuniyet töreni günüydü. Şimdi önümde bu manzara - sınıf toplumunun yüzde sekseninin bulunduğu bu portre duruyorken ve bu portreyi bir daha böyle göremeyeceğimi aklıma getiriyorken, itiraf etmeliyim ki içim bir sızlamıyor değildi. İnsani, elde olmayan bir duygu muydu bilmiyorum; göz alışkanlığındandı belki de. Yarından itibaren gözlerini testlerden ayırmayan bir Chaeyoung, bozduğu ve yeni aldığı, olağandır ki yüz ellincisi olan kulaklığıyla kendi kendine takılıp müzik dinleyen, hep gülümseyen Hoseok'u, Jennie ile ortak arkadaşımız olan, bildiğim tüm bilim kurgu filmlerini, kitaplarını bilen ve hepsini benimle tartmaya daima açık olan Nayeon'u, bazen oldukça ciddi ve düşünceli bazen de şaşılacak derecede komik, samimi Jungkook'u, hepsini saymaya laf tükenecek olsa dahi, hatta kafadan hafif bozuk olduğu inkar edilemez tarih hocası ve son ayların gündemdeki melankolisi Lalisa'yı bile gözüm arayacaktı, biliyordum.

Her ne kadar kendi kabuğuna çekilmeyi seven, mesafesini daima korumuş biri olsam da benim de diğerleri gibi özlem çekeceğim normal ve beklenilendi. İnsanlardan uzak dururdum lakin bu, benim böyle istediğim için böyle olurdu, onların böyle istedikleri için değil. Tören zelzele misali, nasıl geçtiği anlaşılmayacak kadar hızlı geçti. Herkes gibi ben de mezun şapkamı havaya fırlatmış, sınıf arkadaşlarımı tebrik etmiştim. Belki de benim onlardan tek ayrıcalığım, ömür boyu çalışmaya mahkum bir şahıs olarak dünyaya gelmemdi. Hayatta kalmak için üniversiteye girince de çalışacaktım, gel gör ki üniversiteyi de işin sonucunda çalışmak için kazanmak istiyordum.

Your Eyes TellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin