"Gittim gidebildiğim kadar. Hiçbir yere ulaşamadım. Kapının altından odaya sızan küçük bir not kağıdı gibi girdiğim hayatından kırık bir bisikletten vazgeçmeyen üzgün bir çocuk misali vazgeçemedim. Oysa ben neden olmasın deyip gülümsediğimde bazı şe...
Önümüzdeki bölüm final, bu yüzden bol bol yorum yapmanızı rica ediyorum ") Hepinizi çooooook seviyorumm iyi okumalar ♡
Bölüm şarkısı- Eva Cassidy - Fields of gold.
*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*
" Cennet çarpıtılmış yalanların altındaki gerçekte, beyaza boyanmış kanlı bir gökyüzüdür. "
-
(Yazarın anlatımıyla)
O geceden bir hafta kadar bir süre geçiyordu. Kim Taehyung, gözlerini açtığında kolları arasında uyuyan bedeni görmesiyle gülümsedi. Tek bir yatak odası olduğundan ve çocuk odasını da Jennie'nin resim çizmek için kullandığı bir odaya dönüştürdüklerinden, birlikte uyuyorlardı, gerçi birbirlerinin kokusuyla mayışıp uyuyakalmak hoşlarına gitmiyor da değildi. Bakışlarını üçgen tavana dikip düşünmeye başladı. Bugün yapacakları aklından geçti: önce erkenden bankaya uğrayacaktı, sonrasında yeni çalışmaya başladığı işine gidecekti. Yan sokaktaki markete para borcu olduğunu da bir anda hatırlayıp sıkıntılı bir nefes verdi. Böyle şeylerden hiç hoşlanmıyordu ve diğer insanların aksine, en küçük sorunu dahi zihninde büyük bir probleme çevirebiliyordu. Jennie'nin son günlerde içkiye fazla düşkünlük etmesini hatırladı, alkol fiyatlarının ise bu aralar dudak uçuklattığını, bu konuda kız arkadaşını uyarması gerektiğini aklına not aldı. Ne var ki, her ne kadar içmemek için kendilerine söz verseler de, lanet sıvıyı her iş çıkışı eve döndüklerinde tüketmeden duramıyorlardı. Koltuğa sersefil yıkılıp sarhoş ağzıyla edebiyat yapmak favori etkinliklerinden birine çevrilmişti.
Kolunun birini Jennie'nin ellerinden çekip kafasına getirdi, saçlarını karıştırıp gözlerini kapattı. Hayatının bir kısmı yolundaydı, diğer kısmıysa kontrolünü yitirmişti ona göre. Şuana kadar bütün ömrünü sayılı yıla sığdırması gerekiyormuş gibi yaşadığını düşündü, güzel bir ağustos sabahına uyanmış olmasına rağmen zihninde uçuşan şeyler âdeta ruh emiciler gibi peşini bırakmıyorlardı. Şimdiye dek yaşadıkları gözleri önünde can buldu. Annesiz, babasız büyümesi, babaannesini, en yakın arkadaşını kaybetmesi, daha bu erken çağında aşık olması, küçük yaşlardan çalışması aklına geldi. Oysa hâlâ yeni reşit olmuş bir çocuktu, değil mi? Sanki sıkıştırılmıştı, küçük bir zaman diliminde ellili yaşlarında birinin bile yaşamadığı kadar çok şey yaşamaya mahkûm edilmişti.
Çekilebilecek tüm acılara sahipti.
Sol tarafında hissettiği kıpırdanma onu karamsar düşüncelerinden çekip çıkarmaya yetti. Yenice uyanan Kim Jennie, çenesini sevgilisinin göğsüne dayayıp gözlerini yukarı hizada kalan suratına dikti, dudaklarını büzdü:
ㅡAcıktım, -dedi talepkar sesiyle. Taehyung kız arkadaşının bu haline, gözlerini açar açmaz karnını doyurma isteğine gülmeden edememişti.