1. Bölüm- adı 'ah eden' çocuk

673 31 23
                                    

Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş
toprağıma

Erdem Beyazıt

Bir yandan üşüyen ellerini ovuştururken diğer yandan yırtık ayakkabından içeri dolan suya bakıyor küçük kız. Çektirmekten uzamış kolları olan kazağı, dizleri yırtıldığı için annesinin sürekli yama ile kapladığı pantolunu ve eski ayakkabıları hava şartlarına pek uymasa da halinden şikayet etmeden sessizce beklemeye devam ediyor.

"Bugün geleceklerdi eminsin değil mi?" diyen annesi de üşüdüğü için kızı gibi ellerini birbirine sürtüyor. Ankara'nın sert ayazı ikisine de acımıyor.

Başıyla onaylayan babasına bakarken yolun başında görünen araba ile üçünün de dikkati yola kayıyor. Altmış iki model eski araba sahibinin zevkini ve zenginliğini belli ederek giriyor mahalleye.

Böylesine bir köşke de böylesine bir araba yakışırdı diyor yaşlı adam yeni gelen patronunu izlerken. Yıllardır çalışmaktan bükülen belini doğrultmaya çalışıyor araba gelene kadar.

Klasik araba eski köşkün önünde duruyor. Yaşlı çift bavulları almak için koşarken küçük kız arabadan inen kadını inceliyor hayretle. Kırmızı elbisesi, inci kolyesi, beyaz ayakkabıları, sarı saçları... Her şeyi yabancı geliyor kıza. Köyden yeni gelmiş olması ve henüz yedi yaşında olması katlıyor hayretini. Daha önce görmediği bu ihtişam kafasında kurduğu hayal dünyasını bile sekteye uğratıyor.

Karısının peşine arabadan inen adam yeni evini izliyor zevkle. Eski olsa da bakımı tam olan köşk peri masallarındaki köşklerden farklı görünmüyor gözüne. Geniş bahçesine ekeceği çiçeklerim hayalini kurarken önündeki demir kapıyı itip bahçeye giriyor.

Kocasını takip eden kadın aniden oğlunun arabadan inmediğini fark edip ona sesleniyor.

"Oğlum Yusuf in artık şu arabadan."

Bıkkınca oğlunun inmesini beklerken inadı kırılan çocuk sonunda iniyor arabadan. Arkadaşlarından koparılıp bambaşka bir şehre gelmeyi baştan beri kabul etmeyen isyankar ruhu inadıyla birleşince annesini kızdırmaya yetiyor.

Arabadan inen çocuğa bakıyor küçük kız bu seferde.

Uzun boyu siyah saçları dikkatini çekmiyor kızın. Kara gözlerine bakıyor hayretle. Hayatında ilk defa bu kadar kara gözler gören kızın hayretini çocuğun öfkesi gizliyor. Karşısına çıkan küçük kızı iterek giriyor bahçeye. Zaten zayıf olan kız bu ufak darbe ile kendini yerde bulduğunda bile ağlamak aklına gelmiyor. Etkisinden çıkamadığı bir çift siyah gözü düşünürken kanayan dizini fark etmiyor.

Yaşlı kadın korku ile kızına koşarken evin yeni hanımı mahcup bir şekilde özür dinleyip oğlunun peşinden eve giriyor.

Annesi küçük kızı kaldırırken kanayan dizine bakıyor hüzünle. Otuz yıl çocuk hasreti çekmişken otuz yıl sonra bir mucize olarak hamile kaldığı kızı onun tek dalı oluyor bu dünyada. Doğduğu günden beri sevgisini hiç eksik etmediği kızının ne kadar nazlım olduğunu biliyor. Dizi kanadığı için ağlamayan kız ise annesini şaşırtıyor.

Kızının iyi olduğuna emin olunca eşine hemen döneceğini söyleyip kızını elinden tutup müştemilata götürüyor. Kanayan dizini yıkarken ses etmeyen kızına tekrardan şaşırken işi bitince eski bir bezle dizini sarıp eşine yardıma dönüyor.

Odada tek başına kalan kız yatağının altına sakladığı küçük teneke kutuyu çıkarıp heyecandan titreyen parmakları ile kısalmış kalemi ve eski defteri alıyor eline. Henüz yeni okuma yazma öğrendiği için tereddütle aklındaki harfleri kağıda yazıyor. Yazarken içinden kopan bir şeylerin harflerin arasına karıştığını, parmaklarının bu beş harfe ömür boyu mühürleneceğini bilmeden yazıyor.

Yamuk yumuk birbirinden uzak olan harflere gururla bakıyor işi bitince. Doğru yazdığına iyice emin olunca seslice okuyor yazısını.

"YUSUF"

..................
Yeni bir hikayeye başlıyorum umarımda aklımda olan kurguyu istediğim gibi aktardığım bir kitap olur şimdiden okuyan herkese teşekkür ederim, iyi okumalar.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin