12. Bölüm- Buz mavisi

277 21 9
                                    

Sokaklar ki küçük çocukların kara zindanları.
Sokaklar ki kara gözlü adamın en naif anıları.

Inanmakgerek

Titreyerek Emir'in boşta duran elini tuttum. Onun bakışları hâlâ Zehir'in üzerindeydi. Zehir'in soğuk gözleri ikimizin arasında geziniyordu. Amacının ne olduğunu merak ettim.

Gülerek silahını indirmesi ile amcasıyla aynı anda derin bir nefes vermiştik. Bizimle oyun oynuyordu sürekli. Bu oyunların bir gün birkaç kurşuna maal olacağı belliydi. Ama onun korkusu yoktu, ölümle uzun zamandır tanışık gibiydi. Ölüm, gözlerinin kenarına ne zaman çöktüğünü bilmediğim çizgilerin görünmez mânâsıydı sanki.

"Neden buradasın zehir?"

"Unuttun mu kara, evlensen de hâlâ bir anlaşmamız var. Çocukların başına adam dikmişsin birkaç tanesine ihtiyacım var."

Çatılan kaşlarımla Emir'e döndüm. Çocukları ona vermeye devam mı edecekti. Benim ona baktığımı hissetmiş gibi döndü yüzünü bana. Daha sonra açıklayacağını belli eden bir ifade vardı yüzünde. Kavga etmek istesem de düşüncesizce yaptığım son hareket büyük şeylere maal olmuştu. En iyisi susmak ve sakince hareket etmekti.

"Anlaşma devam ediyor, belirlediğin söyle getirsinler sana ama unutma en geç bir ay içinde o çocuklar o kapıdan çıktıkları gibi geri dönecek yoksa senin derini yüzerim."

Gülen zehir'in bu cümlelere alışık olduğu belliydi. Çocukları sağlam bir şekilde geri getireceğini öğrenmek içimi rahatlatsa da ona güvenmiyordum. Boşuna zehir adını almış olamazdı.

Bir süre sessiz kalıp kafalarında durum analizi yaptılar. Bu arada Emir koltuğa oturmuş beni de kolunun altına almıştı. Zehir'e gövde gösterisi yapıyordu.

Gözlerini yerden alan zehir üzerimizde gezdirdi bir süre. Yüzünde umutsuz ve mağlup bir ifade vardı. Parmaklarına baktım sakince. Bu parmaklarla bana piyano çalmıştı. İnsanlardan bu yüzünü neden sakladığını merak ettim. Hep acımasız ve sert adamı oynamak zorunda olmak bu alemdeki insanları yormuyor mu diyen için sesime hak verdim.

Zehir'in amcasının müsade isteyip kalkması ile çıktılar evden. Onun gidişi ile rahatlayan Emir'e yaklaştım. İçimi merak kaplamıştı ama sormaya korkuyordum. İçimden gelen son bir cesaretle en basit olanı sordum.

"Ona neden zehir diyorsunuz?"

Kara gözlerini bana çevirdi. Aklının başka şeylerle meşgul olduğu belliydi ama sormam gerekiyordu.

"Düşmanlarını zehirleyerek öldürdüğü için."

İçimin titrediğini hissettim. Düşmanları derken sesinde acayip bir tını vardı.

"Düşmanları derken alemdeki insanları mı yani?"

Güldü. Havaya kalkan kaşları onun bile bunu yadırgadığını belli ediyordu.

"Onlar da var tabi ama ilk zehrini en büyük düşmanına verdi."

Yutkundu.

"Babasına."

Buz gibi olan parmaklarımı avucuma gömdüm. Ben yıllardır babamın hasreti ile yanarken o babasına kıymıştı. Bunun için ne yapmış olabilirdi ki. İnsan bu dünyadaki tek dağında çığ olur muydu?

"Neden, bir insan neden babasına kıyar ki?"

Gözlerinde acıma vardı bu kez. Onun zehir'e acıyacağını düşünmezdim.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin