10. Bölüm - Kandemirler

252 23 25
                                    

Yok öyle el gibi durma gül biraz

Sezen Aksu

Zehir'in gözlerinde kin vardı. Kaçırdığı gün bile böyle bir nefretle bakmamıştı bana. Nefretini kusacak bir yer, bir yüz arıyordu sanki.

Içimde korku katlanırken istemsizce Emir'in elini tutmuştum. Parmaklarımı daha sıkı sararken gözleri zehir'in üzerindeydi hâlâ. Nikâhı bozmamak için önümüze gelen defteri imzaladık sırayla.

İmzaları attıktan sonra nikah memurunun verdiği aile cüzdanını aldım elime. Biz gerçekten bir aile miydik?

Elimi bırakmayan Emir kendi ile birlikte beni misafirlerin yanına sürükledi. Hala gergin ve tetikteydi. Bütün salon gerilmişti. Herkes Zehir'in yapacağı hamleyi bekliyordu.
Ama zehir, bize eziyet etmek ister gibi sakinliğini korudu.

Ağır ağır bulunduğumuz yere gelirken Emir refleks olarak beni arkasına almıştı bile. Zehir'e güvenmiyordu, haklıydı da.

"Demek evlendin ha kara. Aşk olsun beni çağırmamışsın düğüne, çok gücendim. Ama büyüklük bende kalsın dedim kalktım geldim."

Gözlerini bana değdirmiyordu itinayla. Emir'in gözlerine akıtıyordu bütün kinini.

"Ne istiyorsun zehir lafı uzatma."

Güldü zehir. Ne istiyorsun derken gözlerinin bana değmesi içimi ürpertmişti.

"İstediğim şeyi merak etme Kara, almaya kalkarsam burdan kimse sağ çıkamaz."

Emir'in gerilen kasları beni daha da korkuttu. Kötü şeyler olacak diyen iç sesimi susturdum. Emir buna izin vermezdi.

Bir süre sessizce birbirlerini izlediler. Dövüşen iki aslanın karşı tarafın hamlesini merak etmesi gibiydi.

Emir'den aldığı gözlerini bana dikti bir süre. Yüzündeki hayal kırıklığının sebebini merak ettim. Cam mavisi gözleri buğulanmıştı. Daha fazla ona bakmak istemedigim için Emir'i elinden tutup kendimle birlikte sürükledim. Başka insanların yanına varınca onların tebriklerini almaya başladım. Hissettiğim paniği anlayan Emir de bozuntuya vermeden bana ayak uydurdu. Her şey normalmiş gibi havadan sudan bir sohbet açılmıştı. Dinliyor gibi gözüksem de aklım arkamızda bizi izlediğine emin olduğum Zehir'deydi.

Dans müziği çalmaya başladığında belimden tutan Emir beni kendi ile birlikte salonun ortasına çekti.

(Ağlatan Qafe)

Belimi zarifçe sardı uzun kolu. Elimi elinin içine alırken gözlerini gözlerimden çekmemişti.

Her ne kadar dans etmeyi pek beceremesem de kendimi ona ve ritme bırakmayı tercih ettim. Gözlerimi kapatırken sevdiğim adamı hayal ettim hüzünle. Onun kollarında olmak cennetten dünyayı seyretmek gibi olurdu. Bir yanda imkansız bir düş, diğer yanda yalın katran gibi gerçekler.

Müziğin hızlanması ile büyük adımlarla arşınladık salonu. Ruhumun bedenimden ayrılıp diyar diyar gezdiğini hissettim. Biz dans ediyorduk, ruhum geziyordu. Biz dans ediyorduk, ruhum gezegendeki tüm kuyulara girip çıkıyordu.

Biliyordum orada bir yerdeydi. Benim esmer sevdam bir kuyuda beni bekliyordu.

Emir'in elime daha sıkı sarıldığını hissettim. Biliyordum onun da sevdiği biri vardı.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin