2. Bölüm- Ay

479 27 20
                                    

Mümkün olsaydı eğer sesini ekerdim saksıya, bir çiçek gibi.

Anonim

Üşüyen bedenimle olduğum yerde sallanmaya başlıyorum. Faturaları ödeyemediğim için doğal gazı kestiklerini bilsem de param olmadığı için battaniyelere sarılarak oturmak zorundayım tüm gün.

Beyaz tenimin dez avantajı olarak parmaklarımın ucu kıpkırmızı olmuş halde. Ciğerlerimden çıkan sıcak havanın işe yaramasını umarak ellerime üflüyorum ama kâr etmiyor. Hala kırmızı olan parmaklarım onu gördüğüm güne götürüyor zihnimi.

Aniden zihnime dolmaya başlayan düşünceler ile gözlerimin seğirmeye başladığını fark ediyorum. Anılar destursuz dalıyor yüreğime.

"Hayır hayır şimdi olmaz hayır..."

Gelişini önceden haber veren nöbetimin bu kez beni yoracağını anlayınca battaniyeye daha sıkı sarılıyorum.

"Nerdeler?"

"Ölmüşler mi?"

"Hepsi mi ölmüş?"

"Hepsi ölmüş, hepsi ölmüş, hepsi ölmüş..."

"İki çocuk varmış. Yaşıyorlarmış. Tabi buna yaşamak denirse."

"Ben yaşıyorum, ben yaşıyorum, ben yaşıyorum ..."

"Vah vah el kadar iki sabi ne yapacaklar bir başlarına..."

"Neden çıkmış yangın?"

Üzerimden kayan battaniyeyi fark edemiyorum o an. Soğuğu hissetmek istiyorum. Hissedemiyorum. Sürekli olarak bozuk plak gibi tekrarladığım kelimeleri durdurmaya çalışıyorum son bir çaba ile. Her tekrarda yumruk yaptığım ellerimle başıma vurduğumu fark edemiyorum yine. Sabah uyandığımda korkunç baş ağrısı ile karşılaşınca anlıyorum bunu da.

O güne kitlenen zihnimle savaşacak gücüm kalmadığında kararan gözlerimle sevinç kaplıyor içimi. Kısa sürede olsa hissiz kalabileceğimi biliyorum. Kafamın içinde hiç susmayan itfaye ve ambulans sirenleri ninni gibi geliyor o an kulağıma. Ölümün okuduğu en çirkin ninni bu seslerdir biliyorum.

............

"Alya duruyor musun beni?"

Daldığım kitaptan başımı kaldırıp ne zamandır yanımda olduğunu bilmediğim Miray'a bakıyorum.

Yüzündeki yorgunluk uzun bir blok dersten çıktığını belli edercesine oturmuş üzerine.

"Şu kitaplara senin gibi dalabilsem keşke. Bu sıkıcı dünyadan kısa süreliğine de olsa uzaklaşmak ne iyi gelirdi."

Önündeki kahveyi içiyor dalgınca.

"Sen iyi misin fazla solgun görünüyorsun."

Boşluğa bakan gözleri hızla bana dönüyor. İrkilmiş yüzünden anlıyorum olanları.

"Burak'la kavga ettik yine. Her zamanki gibi konu İrem."

Gözlerini deviriyor İrem derken. Ondan ne kadar nefret ettiğini bildiğimden ses etmiyorum. İrem Burak'ın eski sevgilisi ve yeni arkadaşı olduğu için Miray bundan rahatsız oluyor. Klasik sevgiliden arkadaş olmaz mantığıyla bakıyor olaya. Daha önce bir sevgilim olmadığı ve onu kıskanmadığım için anlayamasam da anlamış gibi başımı sallıyorum.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin