"Daha o gün anlamıştım Feride, ben ömrümce seninle sınanacaktım. çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır." demişti Reşat Nuri çalıkuşu romanında. Ben anlayamamıştım Yusuf. Ömrümün o gün ömrüne mühürlendiğini anlayamamıştım. Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım senden; aramıza dağlar, yollar, yıllar girse bile benim bu mührü kırmaya gücüm yetmeyecekmiş, anlayamamışım.
Benim kara gözlü cennetim. Çeşm-i siyahım...
Son nefesimde bile azraile adını son kez tekrarlamak için yalvaracak kadar sevdim ben seni. Ellerimi, saçlarımı, gözlerimi, yüzümü unut; bunu unutma.
İçimde dünyanın en derin kuyusunu kazıp attım ben seni o kuyuya. Çıkarsan bu kuyu kurur. İçimdeki kuşlar susuzluktan ölür. Sesimi unut, bunu unutma.
Bizi birbirimize bağlayan şey kor yangındır kara gözlüm. Eriyip birbirine lehimlenen iki demir gibi karıştık biz o gece birbirimize. Adımı unut, bunu unutma.
Hepsinden önemlisi...
Beni unutma...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
General Fiction"Dinle beni" diyorum son nefesini veren kuşlar misali. "Düne kadar bu hayattaki en büyük arzun benden kurtulmaktı. Seni kendimden kurtaracağım." titreyen ellerimi saklamaya çalışıyorum. Benden kurtulmak fikri ona cazip gelmiş olacakki dikkatle dinl...