24: ❝Amànt Altruiste❞

3.6K 467 355
                                    

🎼|Tove Lo - Got Love|

■■■■■■■

Merhabalar, yine ben.

Her şey yolunda mı?

30 Bin olmuşuz! *utanan surat* Sevipte benimseyen herkesin gözlerinden öperim, bu da 30 Binin hatrına erken gelen bölüm olsun. 💐

Sizi Seviyorum.

Başlayalım.

.......

Acıya dokunmak.

Sigaraya başlamak için reşit olmayı beklemek, öldüreceğini bildiğin halde içmekle aynıdır. Acıya ellerimizle dokunuruz çoğu zaman, yanlışa düşer yastıklara yorganlara küfreder, gece yine gidip onlara sarılırız.

Ama bu defa acıyı çağıran ben değildim.

Gücümü verdiğim toprak dikenleşti sanki. Yanımdan geçen kelebek son nefesini verdi, suyu usul akan dere hiddetlendi. Solumdan duyduğum ince solukları, en derin yaranın, en acımasız dikeniydi, nereden kanattığını bilmediğim.

"Taehyung, on sekiz oldu bu içme artık lütfen." Geldiği andan itibaren ilk kez kulağımdan sızılarıma dolan sesiyle, dokundu parmak ucumdakine, attı bir zehir bizi saracakmışta kaybolacakmışız gibi anlık bir ihtirasla.

"Çok düşünüyorsun sen beni, öyle değil mi?" Gözlerine bakma cesaretini henüz gösteremediğimde, dizlerimden aldığım destekle kalktım az evvel huzuru sunan toprağın, artık bir dikenden farksız gelişine dayanamadığımdan.

"Gitme, yalvarırım gitme. Canımı avuçladım da geldim, binlerce kilometreyi kokun ciğerime dolsun diye geldim, dinle beni yalvarırım. Öleceğim Taehyung, biraz daha kalırsan ötemde, öleceğim ben, sevgilim gitme."

Bakmaya kıyamadığım gözleri benim azabım yüzünden yaşla dolduğunda, kıymak istedim. Kendime, zihnime, ellerime, bacaklarıma, beni yaşatan ne varsa kıymak istedim, gözünden tek damla aktı diye ölmek istedim. Öfkemden savuramadığım her bir cümleyi vurmak için tutuşsada benliğim, o ağladı diye genzimden ileri yolcu ettim.

Elimi hızla çektiğimde tuttuğu bileğimden, çömdüm az önce oturmaktan göçerttiğim toprağa. Ötesine kaymak isteyen aklıma geçiremediğimden tek bir laf, kıyıldım en dibine, dizlerimin dizlerine değeceği kadar dibine.

"Dön yüzünü bana, bir kere göreyim seni. Dön Taehyung'um, kaçma ne olur."

"Dokunma bana!" Çenemden tuttuğu parmaklarının gücüne yenilmeyecektim, yükselttiğim sesim ürküttüğünde onu keskin bir soluk verdi dudaklarının arasından. "Ben sana hiç dokunamadım zaten. Doya doya bir kere koklayamadım, kaç."

"Böyle olmak zorunda değildi!" Öfkemi bastıramıyordum, yıkıp dökmek istiyordum, buraya geldiyse bunları göze almış olmalıydı.

"Hiçbir şey böyle olmak zorunda değildi. Tüm bu siktiğimin yalanlarına gerek yoktu. Benden saklamana gerek yoktu, Jungkook ben çok yorgunum. Bıktım, doldum anlıyor musun? Ben zaten seni seçmiştim, süslü cümlelerin yerine seni seçmiştim, neden?" Hakim olamadığım gözyaşlarım cümleleri boğazıma tıkadığında, son soluğum yetti tek kelimeye. "Neden, Jungkook neden?"

"Mecburdum!" Bizden ötesi olmayan boşlukta birbirimize özgürce bağırıyorduk, bağırıyordukta yetmiyordu içimizdekileri kusmaya. "Seni korumaya mecburdum, birden değil birden çok şeyden."

Anlayamıyordum, zihnim karmakarışıktı. Gözüm dönmüştü öfkeden, bilmek istediğim halde öyle sabırsızdı ki aklım, tek bir kayba daha tahammülü yoktu.

Epistle | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin